Türk ve Çinli akademisyen ve araştırmacıların çalışmalarıyla yayın hayatını sürdüren BRIQ’in dördüncü sayısında Dünya’dan ve Türkiye’den önemli isimler yer aldı. Dergide Çin Devlet Başkanı XiJinping’in Danışmanı Prof. ChengEnfu’nun bir makalesi ve Rusya Devlet Başkanı Putin’e yakınlığıyla bilinen Rus AvrasyacıStratejist Alexander Dugin’le röportaj çıktı. Dikkat çeken ise Çin Devlet Başkanı XiJinping’in Danışmanı Prof. ChengEnfu’nun Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye verdiği destek oldu. Prof. Enfu’nun “Kuşak ve Yol Girişiminde Deniz İşbirliğinin Günümüzdeki ve Gelecekteki Durumu” başlıklı makalesinde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de etkin ve hâkim olmasının barışa katkı sunacağını belirttiği ve “Mavi Vatan” kavramını kullandığı görüldü. Prof. Enfu ayrıca Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yaşadığı sorunları Çin’in Güney Çin Denizi’nde yaşadığı sorunlara benzetti.
Bölge dışı ülkelerin müdahalesini eleştiren Prof. Enfu, “Üç tarafı denizle çevrili Türkiye, denizlerdeki egemenlik haklarını vurgulamak için, ‘Mavi Vatan’ kavramını geliştirmiş ve ilan etmiştir. Türkiye Doğu Akdeniz’de, ÇHC’nin Güney Çin Denizi’nde karşılaştığı sorunlara benzer sorunlarla yüzleşmektedir. Karşılıklı müzakereler yoluyla çözülmesi gereken sorunlar, bölge dışındaki ülkelerin müdahil olması nedeniyle askeri çatışmalara yol açmaktadır.” diye yazdı.
Prof. Enfu, “Türkiye’nin Deniz İpek Yolu’nda etkin bir şekilde yer alması, Doğu Akdeniz’deki sorunların barışçıl çözümüne katkıda bulunacaktır. Türkiye’nin Deniz İpek Yolu’na tam katılımı, Kuzey Afrika ve Batı Asya ülkelerinin katılımını da teşvik edecektir. Dolayısıyla, Akdeniz’in barışın ve refahın denizine dönüşmesi imkânlı hale gelecektir.” diye de ekledi.
Dergide, Kuşak ve Yol Girişimi’nde denizlerde işbirliği konusu jeopolitik ve jeoekonomik yönleriyle ele alınıyor. Rusya Devlet Başkanı Putin’e yakınlığıyla bilinen Rus StratejistAlexander Dugin’in röportajı ile İran’ın iki önemli üniversitesinden olan İslami Azad Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi AssadollahAthari ve Gulian Üniversitesi’nden Dr. EhsanEjazi’nin makaleleri bulunuyor. Ayrıca Moskova Üniversitesi’nden Dr. Mehmet Perinçek, Dr. Ersel Zafer Oral ve Serhat Latifoğlu’nun da yazılarıyer alıyor.
İşte BRIQ Dergisi’nin dördüncü sayısında öne çıkan vurgular:
Alexander Dugin:
“Çin, adım adım Rusya'nın Kuşak ve Yol Girişimi'ne dâhil edilmesi gerektiği sonucuna vardı ve projeyi birleşik bir AvrasyacıGirişim’e dönüştürdü. Böylece projenin tamamı ‘Avrasya yolu’na dönüşmeye başladı.
“Her şeyden önce, Çin o kadar güçlü, o kadar bağımsız ve o kadar egemen bir devlet oldu ki, küreselleşme yanlılarına karşı, Batı’ya karşı yeni bir meydan okumanın temsilcisi olmaya başladı. Çin artık ikinci bir kutup oldu. Küreselleşmeci / Batılı seçkinlerin bir kısmı Çin'in giderek daha bağımsız hale geldiğini gözlemleyerek, Çin'e saldırmaya başladılar. Bunu Huawei meselesinde, ABD ve Çin'deki konsoloslukların karşılıklı kapanmasında ve Trump’ın tüm Çin varlıklarını ABD'den çıkarmak için yürüttüğü kampanyada görebiliyoruz. Çin ile ekonomik bir savaş yürütüldüğünü görüyoruz. Dolayısıyla bu değişiklikler, Çin’in, Kuşak ve Yol Girişimi'ni jeopolitik olarak yeni bir bağlamda değerlendirmesine yol açtı.
“Çin'in büyümesi ve Putin'in Rus egemenliğini savunma ve genişletme ısrarı ile Kuşak ve Yol Girişimi son iki yılda yeni bir şeye dönüştü. Şimdi ise daha çok Çin ve Rusya'nın ittifak halinde, birlikte çalışarak kendi bağımsızlıklarını güvence altında aldıkları bir stratejiyi temsil ediyor. Artık Atlantikçi dünya düzeni ve tek kutupluluğa karşı bir jeopolitik ittifak olan RusÇin ittifakından bahsedebileceğimizi düşünüyorum.
“Ulus devletler, yalnızca kendilerine güvenerek gerçek bir egemenlik kuramazlar, egemenliklerini güvence altına alamazlar ve bunu sürdüremezler. Bu küresel baskıya birlikte karşı çıkmalıyız. Her şeyden önce, bu aşamada, bağımsızlıkları için savaşan tüm kuvvetler, bütün devletler, ülkeler ve medeniyetler arasında çok kutuplu bir ittifak kurmalıyız. Bu süreç, sömürgecilikten kurtulma (dekolonizasyon) sürecinin mantıklı bir devamıdır. Sömürgecilikten kurtulma dönemi henüz tamamlanmadı, aksine yeni başladı.
“Rusya, Türkiye, İran, Çin, Hindistan, Pakistan ve diğer birçok Arap ülkesi, Afrika ülkesi ve Avrupa'nın kendisi de dâhil olmak üzere diğer ülkeler, gerçek bağımsızlıklarını ancak bir tür jeopolitik Avrasya ittifakı kurarak, bir çok kutuptan oluşan bir ittifak yaratarak güvence altına alabilirler.
“Her şeyden önce, bu aşamada, bağımsızlıkları için savaşan tüm kuvvetler, bütün devletler, ülkeler ve medeniyetler arasında çok kutuplu bir ittifak kurmalıyız.
“Batılı liberal küreselleşmenin yayılmasına bir son vermeli ve Batı’yı kendi doğal alanına çekmeliyiz. Ardından Rönesans(yeniden doğuş) görevimize başlamalıyız yani yeniden kurma ve kaderimizi yeniden çizme görevine. Ve bu Rönesans sayesinde, yeniden doğan medeniyetler arasındaki çelişkileri azaltabiliriz. İlişkiler, karşılıklı konuşma, işbirliği ve karşılıklı tanıma temelinde geliştirilebilir ve zenginleştirilebilir. İlle çelişki olması gerekmez. Kaçınılmaz olan tek bir gerçek medeniyetler çatışması var, o da insanlık ile bu saldırgan, şu anda liberal ama her zaman ırkçı olan Batı arasındaki çelişkidir.”
Prof. Dr. AssadollahAthari& Dr. EhsanEjazi:
“Kuşak ve Yol Girişimi (KYG), Asya ülkelerinin ekonomisine olumlu bir etkide bulunacak ve güçlü bir Asya’nın ortaya çıkmasına imkan verecektir. KYG, güzergah boyunca yer alan ülkelerin altyapısını geliştirecek, daha fazla yatırım yapacak ve ekonomilerini modernize edecektir. KYG, Yol’da yer alan ülkelerin ticari ilişkilerini Asya, Avrupa ve Afrika’ya yaymaları için yeni bir fırsattır.
“KYG, ABD hegemonyasına ciddi zorluklar yaratan Çin’in yükselen gücünün emarelerinden biridir. Bu projenin gerçekleştirilmesiyle yalnızca Çin’in bölgedeki ve uluslararası alandaki etkisinin ve gücünün artması değil; aynı zamanda, Asya’nın ekonomik kalkınmasına yol açması ve onun dünya çapındaki siyasi ve ekonomik gücünü arttırması beklenmektedir. Tüm bunlar olurken ABD, KYG’ye karşı ekonomik, siyasi ve mali engeller koyarak Çin’in bir hegemon olmasını önlemek için sert önlemlere başvurmaktadır.
“Çin’in yakın gelecekte küresel hegemonik bir tutum sergilemesi olası görünmemekte ve kendi güç çemberini tamamlayana kadar herhangi bir güç bloğuyla bağlanmak istememektedir.
“Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan gergin ilişkilerinin yanı sıra, ABD (NATO’daki ana müttefik) ile de arasında siyasi ayrılıkların ortaya çıkmasıyla (Türkiye şu anda Avrupa ülkeleri ve ABD ile en fazla kültürel ve ticari ilişkiye sahip olmasına rağmen), Türk hükümeti dış politikasında giderek Doğu ülkeleriyle işbirliği kurmaya başlamıştır. Bu proje aracılığıyla Türkiye, Çin ve Rusya ile ticari ve endüstriyel ilişkilerini ilerletmeyi amaçlamakta ve bu projede yalnızca Doğu ve Batı arasında bir geçiş güzergâhı değil, aynı zamanda Avrupa ve Asya arasında stratejik bir rol oynamayı hedeflemektedir.”
BRIQ Genel Yayın Yönetmeni Fikret Akfırat:
“Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta ABD’nin yönlendirdiği provokasyonlara karşı hak ve menfaatlerine sahip çıkma kararlılığı, KYG’nin geliştirilmesi ile doğrudan ilişkilidir. Kıtalar arasında köprü konumundaki Türkiye’nin etkin katılımı, Girişim’in Batı Asya ayağının inşası için belirleyici önemdedir. Ama etkisi, sadece bununla sınırlı değildir. Türkiye’nin katılımı KYG’nin Asya’ya hapsedilmesi planını da bozacaktır.”