85 yıl önce ilk kez Xing Moquing tarafından kaleme alınan Atatürk'ün biyografisi kitabı Kopernik Yayınları'ndan Türkçe olarak basıldı.

Atatürk'ün Çin'de yayınlanan ve Türkiye'de çok da bilinmeyen ilk biyografisi Kopernik Yayınları'ndan Türkçe olarak basıldı. Giray Fidan tarafından hazırlanan "Kaimo'er (Kemal)" isimli eser, ilk baskısı 4 Ekim 1933'te yapmıştı. 

Xing Moquing tarafından kaleme alınan kitap, 20. yüzyıl başlarında yaşadığı krizi aşmaya çalışan Çin'in dünyadaki reform örneklerine yönelik merakının da bir sonucu.

Daha sonra birçok baskı yapan kitap, Çinliler'in Atatürk'ü nasıl algıladığına ilişkin de bir perspektif sunuyor. Giray Fidan tarafından hazırlanan kitapta, Çin'de yayınlanan eserin orjinal metni de yer alıyor.

EVLİLİĞİNİ ANLATTILAR

Kitaptaki bir bölüm ise Atatürk ile Latife Hanım'ın evliliğini konu alıyor.

'Kırk üç yaşında bir damat' başlıklı bölümde Atatürk ile Latife Hanım'ın Çinliler tarafından merak uyandıran evliliği şöyle anlatılıyor:

Eşinden bahsedeceksek önce İzmir’den başlamamız gerekiyor. O sırada düşman tarafından üç yıldır işgal edilmiş halde olan bu şehrin halkı, onu, hayatlarını kurtaran bir tanrı olarak görüyordu. İki üç gün sonra genç bir kız, aniden karargâhına geldi ve onunla görüşmek istedi. Karargâhını, evlerine taşımasını talep etti.

Bu kız, Fransa’dan memleketine yeni dönmüştü ve anne babası hâlâ yurtdışındaydı. Kocaman evde kendisinden başka sadece birkaç hizmetçi vardı. Yunan ordusu oradayken onun, Türk ordusuyla bir irtibatı olduğundan şüphelenmiş, birkaç kez evlerini aramıştı. Onu ciddi şekilde gözlem altında tutmuşlardı. O, hiç korkmamış ve kaçmamıştı. Kemal Paşa eğer İzmir’e girerse onu mutlaka evine davet edip birkaç gün misafir edeceğine yemin etmişti.

ataturk008.jpg

Kemal, bir kızın bu kadar cesur olmasına çok şaşırmıştı. Başta bir cevap vermedi. Fakat ısrar edince ona şöyle dedi: Büyük bir savaştan çıkmıştı, birkaç gün dinlenmeliydi, şehrin merkezindeki karargâhın dinlenmeye bir yararı olmayacaktı.

Kız cebinden yenilmez komutanın bir resmini çıkardı ve heyecanla şöyle dedi:

'Fotoğrafının bende olmaması gerektiğini mi düşünüyordun?'

Kemal gülerek davetini kabul etti.

Onun adı Latife Hanım’dı. Babası armatördü ve İzmir’in en zenginlerindendi. Şehrin dışında bir villası vardı, yüksek bir yerde ve deniz manzaralıydı. Evin içi de çok güzeldi. Kemal, yanındakilerden birkaç kişi ile oraya gitti. Kız, onları kapıda karşıladı. Yüzünde peçe yoktu ve güzel yüzü görünüyordu. 20’li yaşlarındaki bu genç kız, çok güçlü bir karaktere sahipti.

Eve yerleştikten sonra hizmetçiler onlara memnuniyetle hizmet etti. Kemal, ev sahibi bu hanımın ne kadar becerikli olduğunu görmüştü. Fransa’da hukuk tahsili yapmıştı ve yabancı dilleri hem konuşabiliyor hem de yazabiliyordu. Bu, Kemal’in çok işine yarardı. Yunanistan’ın yeni hükümeti ile İngiltere arasındaki ilişkiler günden güne gerginleşiyordu. Latife, Kemal’in sekreteri olmuştu.

43 yaşındaki general, bu kıza hayran olmuştu. Ankara’ya döndükten kısa bir süre sonra bir gün aniden kimsenin haberi olmadan İzmir’e gitti ve bu kıza evlenme teklif etti. O gün sokağa çıkıp ilk gördüğü imamın önünde evlendiler. İmam buna çok şaşırmıştı, bütün halka da eski adetleri bırakmaları konusunda örnek olmuşlardı.

Türk kadınları bundan sonra Latife’nin öncülüğünde, erkeklerle eşitliğe doğru yol aldı. O, ülkenin bütün kadınları için bir örnekti ancak yüreğinde bir acı vardı. Çünkü asla başa çıkamayacağı karakterde bir kocası vardı. Bu yenilmez general de eşiyle başa çıkmayı düşünüyordu ancak bu, İzmir’i geri almaktan daha zordu. Bu mücadele herkesten gizli şekilde iki buçuk yıl kadar sürdü. Sonu ise bir trajedinin son sahnesi gibiydi: boşandıklarını ilan ettiler.'