Sözcü gazetesi yazarı İsmail Saymaz aşı deneyimini paylaşarak sürecin nasıl işleyeceğini açıkladı...

Sözcü gazetesi yazarı İsmail Saymaz bugünkü “Ben de Çin aşısı oldum” başlıklı yazısında aşı olduğu anı ve süreci anlattı.

“Her şey 9 Aralık akşamı Habertürk TV'de yayınlanan, Veyis Ateş'in sunduğu Gündem Özel programında başladı. Covid19 aşısı hakkında konuşurken, yayını izleyen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, stüdyodaki yorumcuların aşı gönüllüsü olması halinde yardım edecekleri yönünde bir mesaj gönderdi” diyen Saymaz şöyle devam etti:

“GENAR Araştırma'nın sahibi İhsan Aktaş, yerli aşı için gönüllü olacağını belirterek çalışmaya katılmayacağını söyledi. Veyis Ateş ve Hadi Özışık, geçmişte Covid19 geçirdiği için aşılanmadı. Geriye Deniz Zeyrek, Kemal Öztürk ve ben kaldık.

Aşı maratonum, 15 Aralık'ta başladı. O sabah Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın Müşaviri Hakkı Kırkaya ile birlikte, eski adı Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi olan Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi'ne gittik. Beni hastanedeki aşı çalışmasının koordinasyonunu yürüten Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Taner Yıldırmak karşıladı.

Doç. Dr. Yıldırmak ve ekibi, ‘Dışlama Kriterleri' adı verilen iki sayfalık formdaki soruları yönelterek, çalışmaya katılmak için uygun olduğumu saptadı.

Aşı vurulmam için halen ve geçmişte Covid19'a yakalanmamış olmak gerekiyordu.

Bu amaçla ilkin PCR testim yapıldı. Ardından Covid19 geçirip geçirmediğimi belirlemek üzere antikor testi için kan örneği alındı.

Yarım saat sonra eve döndüm.

16 Aralık'ta hastane tarafından arandım.

PCR testimin ve antikor sonucumun negatif olduğu bildirildi.

Yani, bugüne dek Covid19 geçirmemiştim.

17 Aralık'ta bekleniyordum.

saymazasi.jpg

AŞI NUMARAM: 107006

Dün saat 11'de Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi Enfeksiyon Ünitesi'nde aşı için kabul edildim. Başlangıçta, ateşim ve tansiyonum ölçülerek, aşıya uygun olduğum tespit edildi.

Aşı grubunda mı, yoksa plasebo (aşı görünüm verilmiş sıvı) grubunda mı olduğumun bilinmediği ifade edildi.

‘107006' numaralı aşım kutudan çıkarıldı.

Bu aşı bir tüp içinde yer almıyor.

Diğer aşılar gibi tüpün ucu kırılarak, enjeksiyon aletine çekilmiyor.

Aşı sıvısı bizzat aletin içinde yer alıyor.

HAFİF BİR ACI

Aşı omuz ile dirsek arasına vuruluyor. Diğer aşılardan daha fazla ve daha yoğun bir acı hissetmedim. Kolumda uyuşukluk veya sancı olmadı.

Hafif bir baş dönmesini saymazsak, bir yan etki ile karşılamadım.

Aşı vurulduktan sonra yarım saat gözlem altında tutuldum.

Yarım saat sonunda tansiyonum ölçüldü.

Bu vakti, Başhekim Prof. Dr. Hakan Gürbüz ve Doç. Dr. Mustafa Taner Yıldırmak ile değerli ekip arkadaşlarıyla sohbet ederek geçirdim. Emekleri ve ilgileri için bir yurttaş olarak teşekkür ederim.

İKİNCİ DOZ 31 ARALIK'TA

Usul gereği, bir ay boyunca her gün sabah ve akşam ateşimi iki kez ölçerek, bir forma işaretleyeceğim. Aksi bir durum yaşanırsa, bana verilen telefon numarasını arayacağım. Aynı hattan her cuma günü aranarak, gelişmelerim takip edilecek. Bu tam bir yıl boyunca devam edecek.

İkinci doz aşımı 31 Aralık'ta olacağım.

Böylece süreç tamamlanacak.”

zeyrekasi.jpg

DENİZ ZEYREK NEDEN ÇİN AŞISINI TERCİH ETTİ

Sözcü gazetesi Deniz Zeyrek ise aşı deneyimini şöyle paylaştı:

“Çocukluğumdan beri doğa bilimlerine ilgim var. Yüksek öğrenimimin önemli bir kısmı biyoloji alanındaydı.

Bakmayın siz ‘Bu gazeteciler de her şeyi biliyor. Virüs dahi konuşuyorlar’ diyenleri kızdırmamak için sustuğuma, işin kimyasını da biyolojisini de akademik ortamda öğrendim, laboratuvar ortamında gördüm.

Haliyle, insanı hasta eden, ölümcül olan bakterilerle, virüslerle mücadelenin en önemli bilimsel yollarından birinin de aşı olduğuna inanıyorum.

Aşı yaptıracağımı söyler söylemez, ailem başta olmak üzere yakın çevrem hemen telefona sarıldı. ‘Çin aşısına güvenilir mi hiç?’, ‘Faz 3 deneyleri bitmemiş’, ‘Alman aşısını bekle’, ‘Virüs altı ay sonra biter, risklerini bilmediğin bir aşıyı yaptırmakla kalırsın’ gibi onlarca ‘vazgeçirme’ cümlesi dinledim.

Ancak başta da söylediğim gibi, işin bilimsel boyutunu, avantajlarını ve risklerini bilen, konuyla ilgili çok sayıda yerli/yabancı makale okuyan biri olarak, gelen o çağrıları ‘bilim için kendimi feda ediyorum’ esprisiyle karşıladım ve aşı olmaktan vazgeçmedim.

Çin aşısını, geleneksel yöntemle yapıldığı için özellikle tercih ettiğimi, gelişen teknolojiyle yeni tekniklerin kullanılmasıyla üretilen mRNA aşısının uygulamalarını görmeyi tercih ettiğimi de özellikle belirtmeliyim.”