CIA eski ajanı Henri Barkey, Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Barış Doster’in köşe yazısını alıntılayarak sosyal medya hesabından ağır bir eleştiride bulundu.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Doster, Cumartesi günü “Suriye’nin kuzeyi ve Akdeniz’in doğusu” başlıklı bir yazı kaleme almış ve yazısında terör örgütlerine yardım eden Amerika Birleşik Devleti’nin Ortadoğu politikasını irdelemişti.
Doster’in yazısına tepki, Türkiye'de 15 Temmuz'un ardından hakkında yakalama kararı çıkarılan eski CIA uzmanı Henri Barkey’den geldi.
Henri Barkey, Twitter hesabından “Yeni Cumhuriyet gazetesinin düştüğü zavallı durum işte… İlkel insanların köşeleriyle dolu. Yakında Yeniçağ’a dönüşecekler” ifadelerini kullandı.
“DOĞRU YOLDAYIZ”
Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya, Twitter hesabından Barkey’e yanıt verdi. Küçükkaya, “Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeni olarak, 25 yıllık bir Cumhuriyet çalışanı olarak demek isterim ki siz bizi eleştiriyorsanız doğru yoldayız...” dedi.
“CIA EMEKLİSİNİ DE RAHATSIZ ETMİŞ, GÜZEL”
Gazetenin yazarı Bartu Soral’ın da hedefinde Barkey vardı. Soral şu ifadeleri kullandı:
“1) Barkey, Cumhuriyet okuman güzel, bilgilenirsin... 2) Barış, Suriye'de PKK/PYD'yi kullanarak terör devleti yaratmaya çalıştığınızı yazmış, nesi rahatsız etti? 3) 32 bin tirajlı Cumhuriyet gazetesi, pek çok iç ve dış mecra dışında CIA emeklisini de rahatsız etmiş. Güzel.”
Barış Doster’in söz konusu yazısı şöyle:
“ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey şöyle demiş: ‘ABD’nin Suriye’de işbirliği yaptığı PYD, PKK uzantısı. Biliyoruz. Ama PYD’yi terör örgütü olarak tanımıyoruz. PYD yerel ortağımız. İlişkimiz geçici bir alışveriş.’ Türkiye’de de büyükelçilik yapan Jeffrey açık konuşmuş. Anımsayalım, ABD’nin önemli bir istihbaratçısı ve Türkiye uzmanı olan, bir zamanlar mevcut iktidar blokunun akıl hocaları arasında bulunan, adını en son, emperyalizm destekli FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimindeki karanlık rolüyle duyuran Henri Barkey de benzer laflar etmişti. ‘Türkiye, Irak’ın kuzeyinden sonra, Suriye’nin kuzeyinde de Kürt özerk varlığına alışmalı’ demişti.
Israrla belirtmek gerek: ABD; Irak’ta Mesud Barzani ve PKK terör örgütü eliyle yaptığını, Suriye’de PYD YPG terör örgütü eliyle yapıyor. PKK PYD YPG terör örgütüne çok yatırım yaptı. 18 bin TIR dolusu silah, 3 bin hava kargo uçağı dolusu mühimmat verdi. ABD sayesinde terör örgütü Suriye’nin dörtte birini, Türkiye Suriye sınırının üçte ikisini elinde tutuyor. Onun etkili olduğu bölgelerde, ABD’nin 20 üssü var. Kaldı ki, ABD’nin Suriye’ye bu kadar çullanmasının sadece Suriye’yle ilgisi yok. Asıl hedef, İran’ı kuşatmak. Suriye, İran açısından stratejik. Suriye’ye yönelik saldırganlığın diğer nedeni, Rusya’nın Ortadoğu’da, Suriye’de artan etkisini kırmak. ABD, hem doğrudan, hem NATO eliyle Rusya’yı Akdeniz’de, Karadeniz’de, Orta Asya’da, Kafkasya’da, Baltık Denizi’nde, Doğu Avrupa’da, Balkanlar’da çevrelemek istiyor. Bir zamanlar SSCB’yle müttefik, Varşova Paktı’na üye olan ülkelerin çoğunu hem Avrupa Birliği, hem NATO üyesi yapmasının önemli bir nedeni de bu. Çünkü tarihsel, siyasal, kültürel, ekonomik, jeopolitik, stratejik olarak Rusya, her zaman ABD’nin rakibi.
Rusya da şu formülü biliyor: ‘Avrasya’da etkili olmak için Ortadoğu’da etkili olmak, Ortadoğu’da yere sağlam basmak için Avrasya’da yere sağlam basmak zorunludur’. O yüzden Moskova; NATO’nun genişlemesini, Rusya’nın sınırlarına doğru yayılmasını öncelikli tehdit olarak tanımlıyor. Soğuk Savaş döneminden bu yana, Suriye’deki varlığının temel nedenlerinden biri bu. 1971’de SSCB ile Suriye arasında imzalanan antlaşmayla kurulan Tartus’taki Rus deniz üssü bunun somut kanıtı.
LİBYA’DAKİ HATAYI, SURİYE’DE TEKRARLAMADILAR
ABD’nin iki büyük hasmı Rusya ve Çin, ABD ve müttefikleri Libya’ya saldırdıklarında, tepkisiz, çekimser kalarak yaptıkları hatayı, Suriye’de tekrarlamadılar. Şunu gördüler: Suriye’de de çekimser kalırlarsa, Ortadoğu’da artan etkileri azalacak, İran’da itibarları sarsılacak, diğer müttefikleri nezdinde inandırıcılıkları zedelenecek. Dahası ABD; Rusya ve Çin’in çekindiğini, geri adım attığını düşünecek.
Batı emperyalizminin Suriye ve Libya’ya yönelik saldırganlığının önemli bir nedeni de Akdeniz’deki enerji kaynakları. Sondaj sonuçları, tahminler farklı olsa da, Doğu Akdeniz’deki zengin petrol ve doğalgaz kaynakları büyük güçlerin iştahını kabartıyor. Bu kaynakları, en büyük müşterilerinden olan Avrupa’ya taşıyacak en önemli güzergâhlardan biri de Türkiye. Fakat Türkiye Akdeniz’de hem yalnız, hem adım atmakta gecikti. İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’yle enerji odaklı adımlar attı. Keza Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’yle ilişkilerini geliştiriyor.
Türkiye ise Rusya’yla imzaladığı İdlib Mutabakatı uyarınca, bölgedeki köktenci, cihatçı teröristlerin silah bırakmasına, bölgeden çıkarılmasına çalışıyor. Bu gruplardan kimin, nereye, hangi ülkenin mihmandarlığında gideceği soruları ise yanıt bekliyor. En önemlisi, ABD bu teröristleri yarın bir gün kullanmak için elinin altında, yedekte tutmak istiyor.
Kıssadan hisse: Emperyalizm; bunca yatırım yaptığı, işlevsel araçlar olarak kullandığı PKK PYD YPG, IŞİD, FETÖ gibi terör örgütlerinden vazgeçmez.”