Sözcü’den Rahmi Turan’ın yazısı gündeme bomba gibi düştü: Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’den etkili bir isim ile gizli bir görüşme yapmış ve ona “Türkiye’nin güvenliği, memleketin iyiliği için senin CHP Genel Başkanı olman gerekir. Ben de yardımcı olurum” demiş.

MUHARREM İNCE’NİN TROL KORKUSU

Bu habere ilk tepki Muharrem İnce’den geldi. İnce, Tvitır hesabından “CHP Genel Başkanını özgür iradeli kurultay delegeleri seçer, Saray CHP’ye müdahale edemez” diye yazdı.

Muharrem Bey’in bu hızlı ve sert çıkışı, bazı rakiplerinin adını bu işe karıştırma ihtimaline karşı bir tedbir olarak görülmeli. Çünkü, Türkiye’de siyaset uzunca bir süredir dedikodu düzeyinde yapılıyor, sosyal medyanın HDP/PKK’cı, FETÖ’cü ve bilumum zerzevatçı trolleri sayesinde, karalama ve iftira başarılı oluyor.

Yargısız infazların norm haline geldiği “İmTrol” döneminden geçiyoruz. Bir konunun karara bağlanması için sosyal medyada duyulması yeterli, adalete mahkemeler değil Tivitır çeteleri karar veriyor. Muharrem İnce de Erdoğan ile görüşme dedikodusunun üstüne kalmasından endişe etmiş olmalı ki anında cevap verdi.

‘ÖZGÜR İRADELİ’ CHP DELEGESİ!

Tamam, bu kişi Muharrem İnce değil bunu anladık. Peki kim olabilir? Muharrem Bey’in iddiasına göre CHP Genel Başkanını “özgür iradeli kurultay delegeleri” seçer. Kurultay delegelerinin seçtiği doğru da “özgür irade” kısmı biraz tartışmalı.

Halk edebiyatında dört dizeden oluşan manilerin ilk iki dizesine “doldurma” denir. Bunlar asıl anlatılmak istenen konu ile ilgisi olmayan, ses uyumu olsun diye söylenen sözlerdir.

Dağdan kestim kereste

Kuş besledim kafeste

Yârin hasta dediler

Yetiştim son nefeste

İşte bu “özgür irade” sözü de dağdan kesilen kereste misali konu ile artık pek ilgisi olmayan bir sözdür. CHP’nin delegeleri o kadar özgür iradelidir ki Kemal Bey’den önceki Genel Başkan, FETÖ bir kaset komplosu kurana kadar koltuğunu bırakmamıştır. Kemal Bey ise on yıldır girdiği her seçimi kaybedip her kongreyi kazanan müstesna bir isimdir, dünyada eşi benzeri bulunmamaktadır.

AK PARTİ’NİN İSTEYECEĞİ İSİM

CHP’nin 18 yıllık yönetimi, Ak Parti’ye adeta Allah’ın bir lütfudur. Ak Parti’nin bunca yıllık başarısının sırrı kendi yaptıklarından ziyade muhalefetin yapamadıklarında, eline yüzüne bulaştırdıklarında gizlidir. Dolayısı ile Sayın Erdoğan, konuya eğer Ak Parti Genel Başkanı sıfatı ile yaklaşmışsa CHP’nin başına geçmesi için Kemal Neişivaroğlu’dan daha iyi bir isim bulamaz.

Ama eğer Erdoğan, görüşmeyi Ak Parti Genel Başkanı olarak değil de Cumhurbaşkanı sıfatı ile yaptı ise Rahmi Turan’ın kast ettiği kişi mutlaka başka biri olmalıdır. Çünkü bunca yıl Ak Parti’nin iyiliğine olan, ona seçimler kazandıran CHP yönetimi memlekete de en büyük zararları verir hale gelmiştir. Sadece Bay Neişivaroğlu değil, onun döneminde türeyen tüm ibişler, Türkiye’ye düşman kim varsa onunla yan yanadır. FETÖ için yürüyen, HDP/PKK için gövde gösterisi yapan, Brüksel’de, Paris’te Türkiye’yi karalayan bu hokkabazların eline düşen CHP’den memlekete hayır gelir mi?

ERDOĞAN CHP’Yİ KURTARABİLİR Mİ?

Hepimiz, CHP’nin başında emperyalistlerin kuklalarını değil, Cumhuriyetin kurucu değerlerine bağlı, vatanperver, milli isimleri görmek isteriz. Ancak akla gelen ilk soru, bunun mümkün olup olmadığıdır. CHP’nin “dağdan kestim kereste, al sana özgür irade” delegeleri asla böyle bir iş yapmaz, yapamaz. Çünkü CHP, sadece yönetimi ile değil teşkilatı ile de öylesine geri bir pozisyona sürüklenmiştir ki oradan çıkmasını sağlayacak tüm imkanlarını kendi elleri ile budamıştır. Bir mucize olmadığı sürece, CHP’yi değil kendi delegeleri, Tayyip Erdoğan bile kurtaramaz.


Aydınlık