Türkiye’ye dayatılan Batı programının belki de en önemli unsuru PKK’nın yasallaştırılması. ABD’nin çabası yıllardır bu yönde olduğu gibi, AB üyelik sürecinin de temel şartlarından birisi bu. 

Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP yöneticilerinin sürekli “Kürt sorunu Mecliste çözülür.” çıkışı yapmalarını bu amaç doğrultusunda okumak gerekir. Dünkü Cumhuriyet gazetesinde Kılıçdaoğlu’nun başdanışmanı Erdoğan Toprak’ın demeci yayınlandı. Toprak, Kılıçdaroğlu’nun “Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer.” sözlerine hak veriyor ve Kürt sorununun çözüm adresinin TBMM olduğunu ekliyor.

Cumhuriyet'in aynı haber için görüştüğü ve isimleri verilmeyen "İyi Partili kaynaklar", çözüm adresinin Meclis olması konusunda CHP ile bir görüş ayrılıklarının olmadığını belirtiyorlar. Kaynaklar, İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu'nun "Ülkeye ne fayda gelecekse yolu TBMM'den geçer." çıkışının, Kemal Kılıçdaroğlu'na bir tepkiden, başka bir ifadeyle, Millet İttifakında bir çatlaktan çok, Kürt sorununun çözümünün TBMM'den geçtiğine bir vurgu olduğunu belirtiyorlar. 

KILIÇDAROĞLU'NUN 

çözüm süreci

Aslında Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkan olmasından bu yana birçok çözüm sürecine karşı olmadıklarını, bunun Meclis çatısı altında yapılmamasına itiraz ettiklerini söyledi. İşte bazı öne çıkan örnekler: 

6 Haziran 2012 – Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan'la görüşmede çözüm önerilerini sundu: Bu önerinin birinci ayağı TBMM'de "Toplumsal Mutabakat Komisyonu" kurulmasıdır. İkinci ayağı ise Meclis çatısı dışında görev yapacak, ancak "Toplumsal Mutabakat Komisyonu"na bağlı olarak çalışacak bir "Akil İnsanlar" grubunun oluşturulmasıdır. Toplumumuzun tamamını ilgilendiren ve etkileyen bu sorunun çözüm yeri ulusal iradenin mekânı olan TBMM'dir. Ancak TBMM bünyesinden çıkacak bir çözüm sağlıklı, kapsayıcı, kalıcı ve sürdürülebilir olacaktır. 

8 Ocak 2013 – CHP Grup Toplantısı: 'Bu sorunun çözüm yeri TBMM'dir' dedik. 'Toplumsal uzlaşma sağlanmalı' dedik. 'Yoksa çözülmez' dedik. Yol haritamızı aldık Başbakan'ın kapısını çaldık. 

24 Aralık 2015 – Gazetelerin Ankara temsilcleriyle sohbet: Çözemediler, çözemiyorlar. TBMM’de ister içtüzük değişikliği ile isterse bir yasal düzenleme ile bir toplumsal uzlaşma komisyonu kurulması lazım. Operasyonların ilerleme biçimi, sadece beni değil, ülkeyi düşünen herkesi kaygılandırıyor. Nereye gittiği yönünde ciddi kaygılarımız var.

26 Haziran 2019 BBC’yle söyleşi: Biz en başından beri çözümün adresi olarak parlamentoyu gösteriyorduk. Bugün, benim anladığım kadarıyla hem AKP hem de HDP artık "Evet bu sorun Meclis'te çözülür..." diyor. 

Sayısız örnek var. Demek ki Kılıçdaroğlu bölücü açılım sürecine karşı değil, tersine onu TBMM çatısı altına taşıyarak yasallaştırma, güçlendirme arayışında. Son örnek Halk TV ekranlarından.

20 Eylül 2021 Halk TV'de Fikret Bila ile söyleşi: Geçmiş dönemde Meclis dışında çözüm denendi ve başarısız oldu. Ben o zaman da Meclis dışında çözüm aramanın yanlış olduğunu, stratejik bir hata olduğunu söylemiştim. Çözüm süreci olarak adlandırılan o dönem başarısızlıkla sonuçlandı. Çünkü adres yanlıştı. Stratejik yanlıştı.

Kılıçdaroğlu, "Kürt sorununun çözümünde HDP meşru bir güçtür" çıkışını da bu söyleşide yaptı. PKK/HDP tarafı buna destek verdi.

21 Eylül 2021 Selahattin Demirtaş: HDP, Kürt sorunu dahil olmak üzere, Türkiye’nin tüm sorunlarının çözümüne taliptir, irade sahibi siyasi bir aktördür ve elbette muhataptır. Çözümün adresi de doğal olarak TBMM’dir.

21 Eylül 2021 Mithat Sancar: Kalıcı bir barış istiyorsak, çok geniş toplumsal mutabakat ve meşruiyete ihtiyaç var. Çözümün adresi Meclis’tir, hiçbir aktör göz ardı edilemez.

29 Eylül 2021 – Cemil Bayık Sterk TV'yle söyleşi: Rêber Apo neden herkese meclisi gösterdi, komisyon kurulsun, her şey yasal olsun dedi? Çünkü AKP'nin Kürt sorununu çözecek bir politikası yoktu. Rêber Apo AKP'nin amacının seçimi kazanmak ve iktidarını sürdürmek olduğunu anladı. Bu yüzden sorunun resmiyette çözülmesi gerektiğini vurguladı. Rêber Apo Kürt sorununu kimsenin istismar etmemesi, saptırmaması için yasallaştırılması, mecliste olması ve komisyon kurulması gerektiğini belirtti.

VATAN PARTİSİ TESPİT ETTİ

'Meclis çözer" söylemindeki sinsiliği bir tek Vatan Partisi dile getirdi. 23 Eylül'de Başkanlık Kurulu ile birlikte açıklama yapan Sayın Doğu Perinçek, "'Kürt sorunu' başlığı altında dayatılan sorun, TBMM’nin temsil ettiği millet iradesiyle demokratik haklar açısından esas olarak çözülmüştür." diyerek, "'Kürt sorununa TBMM’de çözüm' söylemi, Türk Ordusunun başarıyla sonuca giden silahlı çözümünü baltalamak için gündeme getirilmiştir ve PKK’yı kurtarmak içindir." tespitinde bulundu. Vatan Partisi ayrıca "madem çözüm TBMM" diyerek, TBMM Başkanlığına PKK ile silahlı mücadelede kararlılık vurgusunu içeren 9 maddelik bir karar önerisi sundu.

PKK DA 'ADRES TBMM' DİYOR

Dikkat edilirse Cemil Bayık, Abdullah Öcalan'ın bölücü açılım sürecindeki önerilerini hatırlatıyor. PKK'nın çözüm sürecinin bitmesinin ardından Kasım 2015'te Avrupa'da yayınladığı Abdullah Öcalan imzalı "Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa İmralı Notları" isimli kitapta bu önerileri görmek mümkün. İşte bazıları:

Hedefimiz ne? KürtTürk ilişkilerini özgür bir temelde anayasal bir ifadeye kavuşturmak istiyorum. Peki, biz ileride ne yapacağız? Kürtler kendilerini özgürce ifade edecek ve yönetecektir. İleride olabilir. Mesela Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı. Kaldı ki buna şerhi kaldırırlarsa bu mesele önemli ölçüde çözülür.

(...)

Tek taraflı bir çekilme olmayacak. Çekilme parlamento kararı ile olacak. Başbakan’ın “Çekilsinler, kendilerine karışmayız” demesiyle olmaz. TBMM onaylayacak, çekilme komisyonla olacak.

(...)

Bu iş öncelikle parlamentonun bir karar almasıyla başlar. Bu bir tezkere mi olur, karar mı olur, onu bilemem artık. Komisyonların kurulması gerekecek. Bunlardan birincisi parlamenterlerden oluşan bir komisyondur, diğeri ise toplum adına Akil İnsanlardan oluşur. 

(...)

Elbette, bence de kanunla özel bir komisyon kurulur. Bu komisyon geri çekilme dahil, bütün çatışmasızlık sürecine nezaret eder. Bunlar parlamenterlerden oluşur, değil mi? Zannediyorum bu karar için üçte iki karar çoğunluğu gerekir. (Sırrı Süreyya Önder ve Selahattin Demirtaş, 'salt çoğunluk yeter' diyerek düzeltiyor)

(...)

Şimdi bizim burada yaptığımız işin bir hukuka ihtiyacı var. Nedir o? Parlamento bir yasa çıkaracak ve bu yasadışılığa son verecek. Çünkü bizim yaptığımız işlerin hepsi yasadışıdır, öyle değil mi? İşte MİT’in iki Müsteşarını niye sorgulamak istediler? Çünkü yaptıkları iş yasadışıdır, suçtur, açıkça durum budur.

(...)

Benim durumum, geri çekilme, Irak’ta gerillanın durumu (çekilme sonrası), bütün bunlar bir şekilde kanuna dahil edilmelidir. Zaten bu olmadan geri çekilme falan olmaz. Bu parlamento kararı kilittir.

(...)

Konuştuğumuz yasa çıksa yeter, mutabakat metnine gerek kalmaz. Bu aşamada kimse böyle bir belgenin altına imza atmak istemez. Zaten biz şimdi müzakerenin başlangıcını hazırladık. Asıl müzakerenin resmileşmesi yasa çıktıktan sonra olacak.

(...)

Anayasada üçüncü önerimiz ise bölgeler ve kültürlere kendilerini ilgilendiren konularda referandum hakkının tanınmasıdır. Aslında bu bir tür özerkliktir. Bunlar anayasada olmalı, bununla birlikte yerel yönetimler reformu da yapılmalı. Bu şekilde yerel meclislerin ekonomi, yerel güvenlik, eğitim, kültür, sağlık vb. konularda söz hakkı olmalı. İşte anadilde eğitim de bu şekilde çözülür. 

(...)

En önemli konuya geliyorum: Parlamento çağrısı. Bu konuya dair çok tartışma yürüttük. Son kırk yılı, hatta belki son yüz yılı alın. Şöyle denilebilir: “Tüm yurttaşlarımızı ağır çatışma ortamından (İç savaş ortamından da denebilir) hızla arınıp yasal demokratik siyasete katılmaya ve üzerine düşen görevi yerine getirmeye çağırıyoruz” gibi bir çağrı, bir karar olur.

(...)

Normalleşme bütün KCK yapısını kanun içine almaktır. Bunu bir türlü anlamıyorlar. Yasa çıkmazsa ben PKK’yi tasfiye mi edeyim? Ben aslında bugün burada bu ilişkiyi kesecektim. AKP beni ne zannediyor? Ben şiddeti bitirmeye çalışıyorum. Onlar ise ‘Yasa çıkarırsak PKK’yi meşrulaştırırız’ diyor. Çok öfkeliyim AKP’ye.

(...)

Yüz yıllık sorunu çözmek kolay mı? Bakanla görüşüp söyleyin, gerekirse elli yasa çıkaracaklar. Yasallık niye yanlış olsun. Bilmem 'PKK yasadan yararlanıp meşrulaşır' deniliyor; evet, tabii ki öyle olacak. Böyle yürümez, kör dövüş devam eder, yazık olur. Anlamıyorlar bunlar.

(...)

Emre bey (Emre Taner, MİT Müsteşarı) bile ‘Kanun çıkmazsa ben de dağa çıkarım’ diyordu. Özal da, askerler de kanun çıkaracağız diyorlardı. Lobiler bunları cesaretlendirip tasfiyeye heveslendiriyorlar. Seçimde bir iki puan nedir ki. Gerçekte böyle bir risk de yoktur aslında. Kanun dediğin nedir ki. Niye böyle bir yasa çıkmasın? Peki, ne istiyor bunlar, dağılmamızı mı istiyorlar? Yoksa açıkça çatışma mı istiyorlar?

TBMM'DE NEYİ ÇÖZECEKSİNİZ?

Daha çok sayıda örnek var. Görüldüğü gibi Öcalan ve PKK, silah bırakmayı anayasa başta olmak üzere, ülkeyi bölünmeye götürecek bir dizi yasal düzenlemenin yapılması şartına bağlıyor. Ak Parti'ye eleştirileri, konuyu TBMM'ye taşımaması. 

Bu durumda "Meclis'te çözülür" diyen CHP yönetimine sormalıyız: TBMM'de neyi çözeceksiniz? 'Türk Milleti' kavramının kaldırılmasını mı? Vatandaşlık tanımının değişmesini mi? Üniter yapıdan vazgeçilmesini mi? Özerklik mi? PKK'lıların "yerel kolluk gücü" olarak normalleşmesi mi? Yerel parlamento mu?Anadilde eğitim mi? Terörle Mücadele Kanunu'nu kaldırmak mı?

Hangisi ya da hangileri, yoksa hepsi mi? Çünkü PKK ve HDP'nin ve aslında ABD ve AB'nin çözülsün diye Meclis'e taşımak istediği konular bunlar. Hadi, cevap bekliyoruz.