CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, İran’ın ev sahipliğinde düzenlenen üçlü zirveye ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Ünal Çeviköz açıklamasında, Türkiye, İran ve Rusya arasında Tahran'da düzenlenen Suriye konulu toplantının, Türkiye'nin İdlib'deki gelişmelerle ilgili haklı endişelerini gidermek bakımından yetersiz kaldığını ileri sürdü.
Toplantı sonunda yayımlanan bildiride İdlib'de çatışmasızlığın sürdürülmesini garanti edecek bir güvencenin görülmediğini ifade eden Çeviköz, "Bu durum İdlib'de bir insani trajedi yaşanması ihtimalinin de ortadan kalkmadığını göstermektedir. Böyle bir gelişme Türkiye'ye yönelik yeni ve büyük bir göç dalgasına da zemin oluşturacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
CHP İDLİB OPERASYONUNA KARŞI
Suriye yönetiminin İdlib'e bir askeri harekat başlatmasının sadece bölgede yaşayan sivil halkın güvenliğini tehdit etmekle kalmayacağını, aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) bölgede kurulan gözlem misyonlarındaki varlığına karşı da ciddi bir tehdit oluşturacağını belirten Çeviköz, böyle bir tehdidi bertaraf etmenin yolunun ise aktif bir diplomasi faaliyetinden geçtiğini bildirdi.
Çeviköz, bu koşullar altında Türkiye'nin ivedilikle bazı adımları atması, bölge halkının ve terörle bağlantısı olmayan grupların Suriye sınırları içinde kalacak şekilde İdlib'den tahliyesi için Birleşmiş Milletler başta olmak üzere tüm ilgili kuruluşlara ve ülkelere çağrıda bulunması gerektiğini aktardı.
Türkiye'nin İdlib'de bulunan bütün muhalif gruplardan silahlarını bırakmalarını istemesi ve bunun sağlanması için yoğun çaba göstermesi gerektiğine işaret eden Ünal Çeviköz, şunları kaydetti:
'ABD DE BİLGİLENDİRİLMELİ'
"İdlib konusu Türkiye için bir ulusal güvenlik sorunudur. Moskova ve Tahran ile yapılan görüşmelerde bu anlayışımızın kuvvetle vurgulanmasının yanı sıra Suriye yönetimi ile de temasa geçilmesinin ve 1998 Adana Mutabakatı ruhunun iki komşu ülke arasında yeniden canlandırılması için çalışılmasının zamanı gelmiştir. Suriye konusunda ABD ile yapılan görüşmeler sadece Münbiç ve PYD/YPG bağlantılı sorunlarla sınırlanmamalı, ABD ile Astana ve Soçi süreçleriyle ve son Tahran toplantısıyla ilgili de bilgi paylaşımında bulunularak görüşmeler daha geniş bir çerçeveye oturtulmalıdır. AB ile yapılan görüşmelerde konunun insani boyutu öne çıkmakta ve amacın yeni bir mülteci sorununu engellemek olduğu görülmektedir.
Türkiye İdlib sorununun esas itibarıyla kendi ulusal güvenliğine tehdit oluşturduğunu AB'ye özenle ve sabırla anlatarak Suriye'de barış ve istikrarın kurulması çalışmalarında AB ile de iş birliğini yoğunlaştırmalıdır. İdlib'de konuşlanmış bulunan ve gözlem misyonu görevini sürdüren Mehmetçik'in herhangi bir saldırıya maruz kalmaması için Suriye yönetimini böyle bir saldırıya tahrik edebilecek eylemlerde bulunan gruplar üzerinde Türkiye güçlü bir şekilde denetim ve kontrol sağlamalı, askerimizin güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri almalıdır."