ABD gerçekten yanıyor.

Nasıl yanmasın ki?

‘Bill Gates ürünü’ virüs yüzünden, yani herkesin aşı yoluyla çiplenmesi suretiyle “yeni normale” geçirilmesi esnasında, 40 milyon Amerikalı işsiz kalırken, virüsten nemalanan yüzde sıfır nokta birlik zengin elit 2 ayda 400 milyar doları vurdu.

Yağmacı ve emperyalist gelenekten gelen bir emperyalist devletten bahsediyoruz.

Milyonlarca kızılderiliyi katlederek bir kıtaya el koymuş, ardından başka bir kıtadan getirdiği kara derili insanları köle olarak kullanıp zengin olmuş bir ülke.

Irkçılık genlerinde var.

Hem de tam bu yüzden kısa tarihinde müthiş kanlı bir iç savaş yaşamış bir dev ülkeden söz ediyoruz.

Rastlantı bu ya, tam da 1861’deki iç savaşın başladığı 1 Haziran günü bu yazıyı kaleme alıyorum.

Olayların şiddeti ve yayılımına bakarsak, 2. iç savaşa doğru gidiyor Amerika.

Burada tabii Trump ve Neocon faktörleri başat görünüyor.

Trump, ırkçı ve köleci Güney’i, Neoconlar ise finans kapitalin sanayileşmeci Kuzey’ini temsil ediyor.

Faşist Trump, ‘Redneck’ tabir edilen taşralı beyazları arkasına alırken, finans kapital neoconlar ve tüm kentli orta sınıfları kapsıyor.

Her iki taraf da, aslında ülkedeki korkunç çarpık gelir dağılımının kurbanı.

Zaten 20’den fazla şehir ve eyalette kopan kargaşaya baktığınızda her iki kesimi de sokakta görüyorsunuz.

Tabii ki haklı olarak George Floyd’un gaddarca katlini protesto edenler çoğunlukta.

Soros ve İsrail lobisi destekli “Antifa” hareketi de sokakta etkin.

Adlarını anti faşizmin kısaltmasından alan bu sol hareket ilginç bir yapıya sahip.

Bir bakıyorsunuz bu arkadaşlar Suriye’nin kuzeyinde PKK militanlarıyla aynı safta IŞİD, Türkiye ve Suriye ordusuna karşı savaşıyor. (Bu arada bir bakıyorsunuz, bizdeki tescilli bazı isimler Ağrılı gencin çakal pislikler tarafından bıçaklanarak öldürülmesinden “Kürtçe müzik dinledi diye öldürüldü” başlığıyla ırkçı patlama çıkarma peşinde)

ABD’de radikal muhalif olarak doğup, ardından bölgede Amerikan devletinin kara gücü olarak tescilli PKK ile aynı safta silahlı olarak yer alabilmek için arkanın sağlam olması gerek.

Bunlar anarşist olarak tanımlıyor kendilerini.

Anarşistler genelde dolaylı olarak egemen sınıfların hizmetindedir.

Protestoların arasına karışır, ortalığı yakar ve yıkar, kamuoyunda protestocuların kötü insanlar olarak tanımlanmalarına yol açar.

Bu defa ABD bizden 7 yıl geriden geldiği için bunu iyi biliyoruz Gezi olaylarından.

Gerçi bizde Amerika’da olanların çoğu yaşanmadı.

Marketler yağmalanmadı, yangınlar çıkarılmadı.

Ama olaylarda Gezi’ye benzeyen noktalar da çok.

George Floyd’u kameralar önünde acımasızca öldüren polis Derek Chauvin’in karanlık geçmişi, bizdeki FETÖ’cü polislerin Gezi’deki kışkırtıcı rolünü hatırlatıyor.

Davulcu Vedat misali iş makinesi ile olaylara dalanlar, polisin atını çalıp caddelerde dört nala gidenler, bir de yağmacılara engel olan samimi göstericiler de Gezi’yi çağrıştırıyor.

Bu arada FETÖcü basketçi Enes Kanter’in de Boston’da Antifa ekipleri ile fotoları dikkat çekici.

Hele de yüzü kapalı elinde çekiçle mağaza camı kıran polisler, Antifa içinde yer alan kundakçı ajan provokatörler de aynen.

Trump’ın Antifa’yı terörist örgüt ilan etmesi, twitterdeki Esad yanlısı Suriyeli hesaplarda alaycı yaklaşımlara yol açtı.

Bir tanesi: “Antifa’ya Suriye’de silah dağıtanlar şimdi kendilerine dönünce terörist ilan ediyor. Sırada Jabhat El Nusra var herhalde” dedi.

Bu arada tabii ırkçı faşist Trump ortak nefret nesnesi oldu.

Bunu fazlasıyla hak ediyor.

Böylesi ilginç zamanlarda ortaya çıkan Anonymus isimli ünlü esrarengiz hacker grubu da ABD Başkanı Donald Trump’ın ve ABD’li milyarder Jeffrey Epstein’in çocuk istismarından yargılandıkları davanın kayıtlarını ifşa etti.

Çok şey bilen ünlülerin sübyan kız pazarlayıcısı Epstein geçen yıl hapiste “ikinci” denemesinde “intihar” etmişti.

Epstein’in arkadaşları arasında Trump ve Clinton gibi İngiliz Kraliyet ailesinden de isimler vardı.

Öte yandan, Anonymous, Lady Diana’nın ölümü hakkında da açıklamalar yaptı. Anonymous, Galler Prensi Charles’ın eski eşi Lady Diana’nın İngiliz kraliyet ailesi tarafından öldürüldüğünü ve bunun bir kaza olmadığını da iddia etti.

Kuşkusuz olayların ardında Trump’ın yeniden seçilmesini engellemek isteyen Amerikan Establishment’ı var.

Polislerin yaklaşımı ilginç mesela.

New York’ta ve diğer pek çok eyalette yağma olaylarına hiç müdahale etmediler.

Sanki zengin birileri “bırakın alsınlar faturayı bana gönder” demiş gibi.

Bazı yerlerde ise çok sert ve provokatif yaklaştılar.

Polisin içinde de çok sayıda tahrikçi saptandı.

Hatta bir tanesinde zenci bir genci gözaltına alırlarken, eylemci görünümlü zenci adam FBI ajanı çıktı.

Tabii böylesi büyük kargaşalarda her şey olur.

CORONA GÜNDEMİ KAYBOLDU

Amerika böylesine yanarken sanki bir anda virüs ortadan kayboldu.

100 bin Amerikalının hayatına 40 milyonun da işine mal olan Bill Gates ile özdeşleşen minik “taç” (korona taç anlamına geliyor) virüsü püff dedi yok oldu.

Aslında tabi yok olmadı, sadece beklenen senaryoda mekan ve zaman değişikliği oldu.

Şimdi bu ayaklanmalar sonrası dijital çipleme ve takip kontrol sistemi çok daha fazla alıcı bulacak.

ABD çöken bir imparatorluk ve “failed state” yani düşmüş bir devlet görünümünde.

Protestoların kapısına dayandığı Beyaz Saray’ın ışıklarının söndürülmesi çok sembolik.

Zaten yeni “anormal” de bu işte.

Ancak başa dönecek olursak, işin temeli “biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar”.

Milyarderlere trilyonlarca dolar yardım yapıp, virüs mağduru halka anca 1200 dolar dağıtırsanız, o çip de işe yaramaz.

Bu arada bir de önemli not.

Hong Kong’daki Amerikan uşağı göstericiler bir yıldan fazladır ortalığı terörize ediyor. Linç girişimleri, kundaklama ve cinayete varan işler yapıyor. Çin ordusu girip aşırı şiddet kullansın diye kışkırtma yapıyorlar.

Çin kılını kıpırdatmazken, Trump 3 günde orduyu sokağa indiriverdi.

Dünyaya “demokrasi ve özgürlük” dağıtan ABD ordusu bu kez kendi insanlarına aynından vermeye başladı.

Bush – Cheney mafyasının 11 Eylül 2001 darbesinden beri dünya huzur görmedi. ABD de 19 yıldır bir darbe ve sıkıyönetim sürecini yaşıyordu.

İnsanlar sonunda patladı.

Bu ayaklanma, ABD’nin bir emperyal devlet olarak sonunu hızlandıracak nitelikte.

Hatta federal birliğin de korunması daha da güç olacak.

Roma ve İngiliz İmparatorluğu’nun “Böl ve yönet” şiarını, “Böl, parçala ve yık” olarak değiştiren barbar Amerika, aynı sonucu kendi topraklarında da yaşıyor.

Ağacın kurdu kendindendir misali.

ABD’yi yıkacak olan ne Çin, ne de Rusya.

Kendi barbarlığı.