Yazdıklarımdan, yaşanılanları onayladığımı gibi
bir çıkarımda bulunulmasın. Zaten konu hakkında yorum yapmaya pek niyetim yok.
Sadece, günümüzün zalimlerine, halkı aşağılayanlarına, kendi gövdesini büyük
gören mağrurlara sesleniyorum. Kendince, birilerinin üzerine basarak,
tırmanabileceğini sananlara iki çift sözüm var.
***
Ercan Arıklı’yı tanıyor musunuz? Hani şu, medya
dünyasının gülen yüzlü patronunu. Çalışanların yanına bile yaklaşmaktan
çekindiği, her fırsatta geldiği yeri hatırlatan ve halktan üstün olduğunu
söyleyen Ercan Arıklı’yı?
Ölünün arkasından konuşulmaz dediğinizi duyar
gibiyim, ancak unuttuğunuz nokta var. İnsanlar, öldükten sonra da yaptıkları
ile anılırlar.
Bugün Gazi Mustafa Kemal Atatürk, hayatını
kaybetmesinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala ikinci Cumhuriyetçileri
kudurtmayı başarıyorsa, burada bir gerçeklik vardır.
Bazı
insanlar da yaşamları boyunca istedikleri yere gelememenin acı gerçeği ile
yüzleşirler. Hak etmedikleri koltukların, kendilerini hapsetmelerinin
çaresizliği içerisinde kıvranıp giderler.
Ercan Arıklı öyle biri miydi? Bilmiyorum, kendisi
ile şahsen bir tanışıklığım yok. Ama tarih unutmuyor işte, geçmişte acı çeken
insanlar, bir yerden bulup yüzümüze çarpıyor gerçekleri…
***
Gelin şimdi hep beraber, o acıklı ama bir o kadar
da anlamlı yaşam hikayesine beraber göz atalım.
20 Şubat 1940 yılında Ankara’da doğdu. Babası
Kahraman Arıklı, dönemin şartları nedeniyle Rusya’da Ardahan’a göç etmek
zorunda kaldı. Daha sonra da 6 dönem Kars milletvekilliği yaptı, ancak ailesi
Ankara idi.
Nezaket hanım da Ankara’da hamile kaldı, yine
Ankara’da dünyaya getirdi oğlunu.
Robert Kolej'i bitirmesinin ardından 1962 yılında
Lozan Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne girdi. Gazetecilik dışında bir
iş yapmasının "delilik" olduğuna karar verdi ve mezun olur olmaz
Türkiye'ye dönerek 1966'da ABC adlı haftalık gazeteyi çıkardı. Daha sonra yakın
arkadaşı İsmail Cem ile Politika gazetesini yayımlayan Arıklı, ansiklopedik
yayın ve taksitle satış şirketi Artel'i de kurarak Türkiye'de bir ilke imza
atmış oldu. Bu girişimini yeni yayınlar izledi.
İsmail Cem ile olan arkadaşlığı, ileride aile
bağına da dönüşecekti. obert Kolej'den sınıf arkadaşı ve daha sonra iş arkadaşı
olan İsmail Cem'le aynı zamanda bacanak da oldular. Cem, Arıklı'nın ilk
evliliğini yaptığı İnci Trak'ın kızkardeşi Elçin Trak'la evlenmişti.
***
Arıklı'nın ilk evliliği iki çocuğunun trajik
ölümüyle birlikte sona erdi. Yıllar sonra ikinci evliliğini gazeteci Malik
Yolaç’ın kızı Merve Yolaç’la yapan Arıklı, üçüncü evliliği için dünyaca ünlü
bir piyanist Güher Pekinel'le nikah masasına oturdu. Ercan Arıklı'nın ölümünden
iki sene önce sona eren ve 14 yıl süren bu evlilik, uluslararası sanat
çevrelerinde bile günlerce konuşuldu.
Ancak Ercan Arıklı’nın konuşulan bir başka
özelliği daha vardı. Her fırsatta kendisinin farklı bir sınıftan olduğunu ve
halkın aydınlık seviyesinin çok aşağılarda olduğunu dile getiriyordu.
Tanıkların anlatımlarına göre, halka yukarıdan
bakmayı alışkanlık haline getirmişti. Sahibi olduğu kurum bünyesinde çalışanlar
bile, bu özelliği nedeniyle Arıklı’dan kaçar haline gelmişti.
***
Peki, dağları deviren, kendisinden büyük kimsenin
olmadığına inanan o dev medya patronuna ne oldu biliyor musunuz?
Vatan gazetesinde koordinatör olduğu sırada,
İzzet Paşa Mah. Abidei Hürriyet Cad. No:162 ÇağlayanŞişli’deki Vatan gazetesi
binasından çıktığı sırada, bir belediye otobüsünün kendisine çarpması
sonucu hayatını yitirdi.
2005 yılında yakın çalışma arkadaşlarından
Arda Uskan, Ercan Arıklı hakkında "Güle Güle Bebeğim" başlıklı
eseri yayımladı. Arıklı ile ilgili bilinmeyen pek çok bilgi bu kitapta gün
ışığına çıktı.
Yani, demem o ki…
Ne oldum demeyeceksin kardeşim. Hepimiz
için geçerli, bugün var, yarın yokuz.
Öyle bir gün gelir ki, kendini gördüğü o
dağ yıkılır, denizim dersin, buhar olup gidersin.
Halk öyle, şöyle, böyle falan demeye
kalkarsın. Halk otobüsünün altında kalır, kalplere yazılacağın yerde, tabut
sırasına yazılırsın.
Son bir söz daha, herkes bir yerde
yönetici olabilir ama herkes kitleleri arkasından sürükleyen önemli bir
karakter olamaz.
O kadar anlattık, üstü kalsın.
Sahafin Ali
24.06.2020