Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Doğu Akdeniz'de Exxon MobilQatar Petroleum konsorsiyumuna verdiği arama ruhsatına tepki gösteren Türkiye'ye, "Orası bizim egemenlik alanımız" yanıtını verdi.
Türk Dışişleri Bakanlığından dün yapılan açıklamada doğalgaz aramasının planlandığı 5'inci parselin "Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından tek taraflı olarak ilan edilmiş olduğuna" vurgu yapılarak söz konusu ruhsat sahasının bir bölümünün Türkiye'nin kıta sahanlığını ihlal ettiği belirtilmişti. Açıklamada "hiçbir yabancı ülke, şirket ya da geminin Türk deniz yetki alanlarında izinsiz olarak hidrokarbon arama faaliyetlerinde bulunmasına fırsat verilmeyeceği" vurgulanmıştı.
Bu açıklamaya yanıt veren Güney Kıbrıs yönetimi, söz konusu bölgenin kendi kıta sahanlığının bir parçası olduğunu ve kendi egemenlik alanı dahilinde bulunduğunu söyledi.
Güney Kıbrıs Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, "Türkiye temelsiz iddialarla ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kendi kıta sahanlığındaki egemenlik haklarına tam destek veren uluslararası toplumun tutumunu görmezden gelerek bir kez daha kasıtlı olarak uluslararası hukuka aykırı hareket etmiştir" denildi.
Açıklamada "Kıbrıs Cumhuriyeti'nin hidrokarbon alanındaki faaliyetlerine uluslararası hukuk ve Avrupa hukuku çerçevesinde son derece kararlı bir şekilde devam edeceği" belirtildi.
Rum yönetimi, geçtiğimiz hafta da Amerikan Exxon Mobil şirketine kiraladıkları sözde münhasır ekonomik bölge (MEB) içerisinde bulunan 10'uncu parseldeki "Glafkos" yatağında sondaj çalışmaları için NAVTEX yayınlamıştı. Rum basınında yer alan habere göre; ilan edilen NAVTEX ile birlikte 19 Kasım 202122 Ocak 2022 tarihleri arasında ön hazırlık çalışmaları ve sondaj faaliyetlerinin yapılacağı duyuruldu. Exxon MobilQatar Petroleum konsorsiyumu tarafından 2019 yılında "Glafkos" yatağında yapılan araştırma sondajının, 58 trilyon ayak küp doğalgaz içerdiği tahmin edilen bir doğalgaz yatağı bulunmasına yol açtığı hatırlatıldı.
Doğu Akdeniz'de ve özellikle Kıbrıs çevresinde yürütülen petrol ve doğalgaz aramalarıyla belirli bölgelerdeki kaynak keşifleri, Akdeniz'e komşu ülkelerin enerji arz güvenliğini yakından ilgilendiriyor. Rum kesimi, Türkiye'nin itirazlarına rağmen, Ada'nın tek otoritesi gibi davranarak Doğu Akdeniz'de 13 parselden oluşan sözde MEB ilan etti. Rum kesimi, bu sözde MEB sahaları için İtalyan Eni, Fransız Total, Amerikan Exxon Mobil gibi uluslararası enerji firmalarına hidrokarbon arama ve çıkarma ruhsatları verdi. Bu da Türkiye ve KKTC ile olan gerginliği artırdı. Rumların bu çerçevede Türkiye ve KKTC tarafından tanınmayan üç anlaşması bulunuyor. Mısır'la 2003'te deniz yetki alanı sınırlandırmasına imza atan Rum kesimi, 2007'de Lübnan'la, 2010'da ise İsrail'le anlaşma yaptı. Rum tarafından ilan edilen sözde MEB parsellerinden, Kıbrıs'ın güneybatı açıklarındaki 1, 4, 5, 6, 7 numaralı parsellerin Türk kıta sahanlığı ile 2, 3, 8, 9, 12 ve 13 numaralı parsellerin de KKTC'nin hak iddia ettiği alanlarla çakıştığı görülüyor. Rumlar, bu alanlarda Türkiye ve KKTC'ye ait hak ve menfaatleri ihlal ediyor. Bölgede yalnızca sözde 10. ve 11. parsellerde çakışma meydana gelmiyor.
Exxon Mobil'in 2018 sonunda Kıbrıs adasının güney tarafında yer alan 10 numaralı parselde doğalgaz aramaya başlaması gerginliği tırmandırmış Türkiye de söz konusu hamleye karşılık ilk sondaj gemisi Fatih'i göndererek cevap vermişti. İlk sondaj gemisi Fatih'i Türk savaş gemilerinin korumasında Akdeniz'e çıkaran Türkiye, kendi kıta sahanlığında kalan bölgelerde doğalgaz arama faaliyetlerine başlamıştı. Türkiye, ardından ikinci sondaj gemisi Yavuz'u da doğalgaz arama faaliyetleri için bölgeye göndermişti. Sismik araştırma gemisi Barbaros Hayreddin Paşa 2019 yılında gaz aramak için Kıbrıs'ın güneyinde yer alan 9'uncu parsele inmiş ve söz konusu adım o dönemde "misilleme" olarak yorumlanmıştı.