2019’un sonunda yazdığım yazıda, 2020’nin tehlikeli bir yıl olacağını anlatırken “boğanın boynuzuna yakın durmak” deyimini kullanmıştım.

Gerçekten de boğanın boynuzuna giderek yakınlaştık ve maalesef galiba sonunda o boynuzu içimizde hissediyoruz.

2020 konusunda yorumları haklı çıkan astrologlar ve medyumlar gibi benim de tahminlerim yanlış çıkmadı.

Zaten o yazıda da, “hadi biraz falcılık yapalım” demiştim.

Şimdi 2021’e bakınca pek falcılığa da gerek yok.

Takvim bir gecede değişiyor ama gerçeklik aynı kalıyor.

Küresel jeopolitik dengede yapısal değişikliklere neden olan 2020, son 50 yıllık dönemin en sıkıntılı yılı olarak tarihe geçti.

Yeni koronavirüs pandemisi, dünya çapında büyük şehirlerin günlük yaşamlarını kökten değiştirdi.

Tüm dünyada, bir risk ve korku çağı başladı.

Küresel bir sıkıyönetim altında kaldık.

Bizdeki gibi çoğu hükümet bu olağanüstü tedbirleri kendi çıkar ve ajandasına göre kullandı.

Geçen yazılardan birinde alıntı olarak kullanmıştım: Kuzey Kore’nin Pyongyang şehri, bugün artık Avustralya’nın Melbourne veya Türkiye’nin İstanbul kentinden daha “hür” bir yer!

İnsanlar bu “yeni normali”, pek çok çeşit psikolojik ve ekonomik travma ile birlikte içselleştirdi.

Sokağa çıkamayanlar, çıkanları şikayet etti.

İnsanlar bin lira ile ev geçindirmeye çalıştı.

Her geçen gün çöpten artık toplayan sayısı artmaya başladı.

Ne kadar fakir olsak da evsizlik meselesi yaşamayan bizler, ilk kez evsiz insanları gördük.

Dünyada (ve ülkemizde) ise 0.0001’lik zengin kesim ise bu esnada servetlerini bir kaç trilyon dolar arttırdı.

Kapitalizm, emperyalizmi, emperyalizm ekonomik buhranı, ekonomik buhran ise faşist uygulamaların yolunu açan biyolojik savaş uygulamalarını, içinde bulunduğumuz pandemiyi getirdi.

Ya da “bilimsel ve politik olarak doğru” bir söylem kullanırsak:

“Sosyal izolasyon ve enfeksiyon önleme standardı oluşturmaya odaklanan yeni sağlık düzenlemeleri, tüm nüfusu geleneklerini yeniden şekillendirmeye zorladı. Açıktır ki, bulaşıcı hastalıkların çoğalması durumunda, riskleri yönetmek ve ölümleri önlemek için daha sıkı sağlık standartları benimsenmelidir, ancak uzun süren sosyal izolasyonun sonuçları çoğu ülkenin ekonomik ve sosyal yapısına ciddi zararlar getirmiştir. Üretken zincir kesintiye uğradı, çünkü sokakta daha az insan dolaştı, ortalama tüketim o kadar düşüktü ve sonuç olarak birçok şirket iflas etti, işsizlik ve yoksulluk gibi sosyal sorunları ağırlaştırdı. Genel olarak, koronavirüsün ekonomik anlamda neden olduğu temel sorun, orta sınıfların (zaten 2008 ABD ekonomik kriziyle birlikte başlamış olan) yok olma sürecinin küresel düzeyde hızlanmasıydı, bu da küçük bir milyarder sınıfın ekonomik gücünü bütünün aleyhine daha da artırdı. Dezavantajlı kitle olan orta sınıf iflas etti ve sefalet çizgisine yakın hale geldi.”

Bu daha ağırlıklı olarak Batılı ülkeler veya onlara öykünen gelişmekte olanlar (Türkiye vd.) için geçerli bir saptama.

ABD tarafından Çin’e karşı başlatılan biyolojik savaşta galip çıkan şimdilik Pekin yönetimi oldu.

Salgın, ulusların silahlanma yarışında yeni bir döneme yol açtı.

İlaç endüstrisi, jeopolitik dengede temel bir karakter kazandı.

Pandemi çağında, en güçlü ulus, kendi nüfusunu bağışık hale getirebilecek araçlara sahip olandır artık.

Nükleer dehşet dengesinin gölgesinde artık yumuşak güç (soft power) belirleyici oldu.

Ekonomik gelişimini kuantum seviyesine çıkaran Çin ve Asya, dünyanın yeni ekseni oldu.

Çin, karma ekonomiyi benimseyen komünizm sistemi ve kapsayıcı ticaret modelleriyle Batılı kapitalizme galip geldi.

Anglokapitalistler ise artık motoru tekleyen eski modeli “Büyük sıfırlama” (Büyük Rektifiye) ile yeşil kapitalizme evriltmeye çabalıyor.

Davos bu işin beyin fırtınasının yapıldığı yer.

Bakıyoruz şimdi sahneye daha büyükler de çıkıyor.

Mesela Rothschild – Vatikan ortaklığında, “Vatikan ile Kapsayıcı Kapitalizm Konseyi” adıyla bir ittifak kuruldu.

Hayır bu komplo teorisi değil!

Resmi siteleri de var. (https://www.inclusivecapitalism.com/)

Site girişinde yazılan mottoları ise şu: “Dünyayı daha adil, daha kapsayıcı ve sürdürülebilir kılmak”

  1. Yüzyılın Haçlı Seferleri'nden bu yana en küreselci ve müdahaleci Papa Francis, bu ittifakı soylu bankacılık ailesi Rothschild ile kurdu.

Girişim, Davos Dünya Ekonomik Forumu gurusu ve Henry Kissinger’ın himayesindeki Klaus Schwab'ın “Great Reset” girişimiyle paralel.

20’nci yüzyılın başında Komünizm ‘tehlikesi’ dünyayı sararken, “Sosyal Demokrasi” tavizi veren kapitalistler, şimdi sadece kapitalizmin yeşilini verelim diyor.

Olayın gelir adaleti ya da kapsayıcılıkla pek ilgisi yok. Orta sınıf kalmamış zaten ortada.

Yüzde 99 sefil sınıflığa doğru geriliyor.

Viktor Hugo’nun “Sefiller”i yeniden yazılıp, oynanıyor.

Ama bilirsiniz, o sefillerin öfkesi sonunda kralları tahtından indiriverdi.

VatikanRothschild ortaklığına dönersek tekrar...

Vatikan ile yapılan anlaşmayı ilan eden Lynn Forester De Rothschild şunları yazdı: “Bu konsey Papa Francis’in ‘Dünyanın ve fakirlerin çığlıklarını duyun’ çağrısına uyacak ve toplumun daha eşitlikçi ve sürdürülebilir büyüme modeli taleplerine cevap verecektir.”

Ne kadar güzel mesajlar değil mi?

Peki bu kapitalistler, Katolik kilisesindeki günah çıkarma kabininde, 1945 sonrası IMF önderliğindeki vahşi küreselleşme modelini ve hükümetlerden güçlü gigaşirketleri yaratıp, zehirli tarım ve çevre uygulamaları ve fakir ülkeleri son kuruşuna kadar (suyu, toprağı ve madenleri dahil) sömürdükleri için af dilediler mi?

Sanmıyoruz.

Sadece Afrika ve Asya’daki (2002 sonrası Türkiye de dahil oldu) korsan altın madenciliklerini anlatsam (ki anlatacağım ilerideki yazılarımda) bunların nasıl fütursuz, aç gözlü “karoinman”lar olduklarını anlarsınız.

Peki kim bunlar?

Mesela Lynn Forester De Rothschild’ı size biraz tanıtayım.

LYNN FORESTER DE ROTHSCHILD

Papa ve Vatikan ile güçlerini birleştiren kurucu, Leydi Lynn Forester de Rothschild, 90 yaşındaki emekli mega milyarder, Londra'daki NM Rothschilds Bankası başkanı Sir Evelyn de Rothschild'in eşidir.

Leydi Lynn, New Jersey'de Amerikalı işçi sınıfı bir ailede doğdu.

Babası kendisi ve kardeşlerini hukuk ve tıp fakültelerinde okutmak için 2 işte çalışmış.

Lynn, Wall Street'te işe başladı, ardından Motorola'nın da aralarında bulunduğu telekomünikasyon şirketlerinde yöneticilik yaptı.

Sir Evelyn ile tanıştığında 10 milyonlarca doları olan zengin CEO’lardan biriydi hali hazırda.

Bu transatlantik evliliğini sağlayanın ise Rockefeller ailesinin avukatı ve ABD’nin ünlü stratejisti Henry Kissinger olduğu bilgisi de var.

Leydi Lynn, ünlü kocasının ötesinde de ilginç bir karakter.

Hapiste şüpheli biçimde ölen, çocuk seks skandalı kahramanı ve Mossad ajanı Jeffrey Epstein'ın, Lolita Express olarak tanımlanan VIP yolcu listesinde onun da adı var.

İlginçtir ki Lynn Forester 1991'de, İngiliz medya patronu ve Mossad ajanı Robert Maxwell’in kızı Ghislaine’e New York’ta apartman dairesini kullanması için vermişti.

Ghislaine Maxwell, Jeffrey Epstein’in lolita adasından suç ortağı ve sevgilisi.

Ucu kraliyet aileleri, iş dünyası ve siyasetçilere uzanan kirli seks skandalları hala üstü örtük bekliyor. Ghislaine’in babası Robert Maxwell de 1991’de şüpheli biçimde denizde ölü bulunmuştu.

Lynn'in İngiliz arkadaşı Ghislaine Maxwell, bugün Jeffrey Epstein'ın ortağı olarak çocuk seks kaçakçılığından hapiste ve yargılanmayı bekliyor.

Maxwell, Lady Lynn'in lüks Manhattan dairesini yakın zamana kadar, kendisi ve Epstein'ın kurduğu sözde çevreci TerraMar adlı tuhaf bir kar amacı gütmeyen kuruluşun adresi olarak korudu.

Epstein tutuklandığında kar amacı gütmeyen kuruluş çabucak kendisini feshetti.

Ghislaine’in TerraMar’ına bağış yapanlardan biri de Clinton Vakfı’ydı.

Leydi Lynn, Hillary Clinton’un da eski arkadaşı.

Uçkur skandallarıyla hatırlanan eski ABD Başkanı Bill Clinton’un da Epstein'ın Lolita Express özel jetinde sürekli bir koltuğu vardı.

Lynn ve kocası Sir Evelyn, aslında Clinton'lara o kadar yakındı ki, 2000 yılında evlendiklerinde Rothschild’ler balayının bir kısmını Beyaz Saray’da misafir olarak geçirdiler.

Leydi Lynn, 2008 ve 2016'da Hillary'nin Başkan adaylığı için büyük bağışlar topladı.

PAPA VE LEYDİ’NİN MUHAFIZLARI

Bu noktada, Vatikan'la yapılan Rothschild ittifakı, özenle seçilmiş para devlerini ve onların kendilerine "Muhafızlar" diyen seçkin isimlerini içeriyor.

Bu muhafızlar terimi mafyatik bir çağırışım da yapıyor.

Bu muhafızlar, kapitalizmin reformu için şimdi Vatikan'daki yeni arkadaşlarıyla birlikte ahlaki koruyucu oldu.

Devletin yerine göz dikmişlerdi, şimdi ruhban sınıflığa da halleniyorlar.

Muhafız üye listesinde, Rockefeller Vakfı'nın mevcut CEO'su, Obama dönemi CIA maşası yardım örgütü USAID yöneticisi ve Gates Vakfı'nın Afrika'da GDO tohumlarını tanıtmak için yaptığı AGRA dolandırıcılığının eski ortağı Rajiv Şah yer alıyor.

Rockefeller Vakfı, 2010'da pandemik “kilitlenmeyi” (Lockstep) senaryolaştırmıştı.

Rockefeller Vakfı da Davos’taki “Büyük Sıfırlama” gündeminin temel bir unsuru.

Bu arada Vakıf son günlerde yeni bir rapor daha yayımladı: “Masayı Yeniden Başlat: ABD Gıda Sistemini Dönüştürmek için Anı Yakala” (Reset the Table: Meeting the Moment to Transform the US Food System)

Rothschild'ın gardiyanları arasında, Ford Vakfı CEO'su Darren Walker da var. Ford ve Rockefeller Vakıfları, emperyal Amerikan dış politikasını şekillendirmek için ABD Dışişleri Bakanlığı veya CIA'dan bile daha fazlasını yaptı; Hindistan ve Meksika'daki başarısız Yeşil Devrim'in finansmanı ve GDO'lu mahsullerin Rockefeller fonları tarafından yaratılması da buna dahil.

Bir GDO devi ve kimyasallar grubu olan DuPont'un başkanı ile yakın geçmişleri skandallarla dolu aşı ve ilaç şirketleri Merck ve Johnson & Johnson da muhafızlar arasında.

Merck, 55.000'den fazla kullanıcı kalp krizinden ölünceye kadar artrit ilacı Vioxx'un riskleri hakkında yalan söyledi.

Johnson & Johnson, son yıllarda antipsikotik ilacı Risperdal'ın olumsuz etkileri, bebek pudrasında kansere neden olan yasa dışı asbest ve Purdue Pharma'nın ölümcül reçeteli ağrı kesicisi OxyContin'deki önde gelen opioid tedarikçisi rolünden dolayı suçlandı.

Diğer Koruyucular arasında Visa, Mastercard, Bank of America, Allianz sigorta ve BP CEO’ları da bulunuyor. 2016’da Visa, mevcut Hindistan Başbakanı Modi ve ABD’nin operasyonel yardım örgütü USAID ile birlikte Hindistan'a felaket getiren ‘nakitsiz ekonomi deneyi’nin arkasındaydı.

İngiltere Merkez Bankası eski başkanı ve aynı zamanda doların yerini alacak nakitsiz dijital merkez bankası para birimlerinin savunucusu olan Muhafız Mark Carney de dikkat çekici.

Carney, artık Birleşmiş Milletler İklim Eylemi ve Finansmanı Özel Temsilcisi.

Carney aynı zamanda, distopik Great Reset ve Agenda 2030 öncüsü Davos Dünya Ekonomik Forumu'nun da Yönetim Kurulu üyesi.

Aslında, bulut bilişim Salesforce'un kurucusu milyarder Marc Benioff ve OECD başkanı Angel Gurria da dahil olmak üzere, Rothschild’in koruyucularından bazıları da Davos Yönetim Kurulu’nda yer alıyor.

Ve eski Credit Suisse CEO'su Tidjane Thiam, Dünya Ekonomik Forumu'nun Uluslararası İş Konseyi'nde.

Kapsayıcı kapitalizm dönüşümünün diğer koruyucuları arasında, ABD Hükümeti tarafından 2008 kriziyle bağlantılı dolandırıcılık ve Meksika uyuşturucu kartelleri ile Rus organize suçları için para aklamaktan dava açılan Bank of America'nın CEO’su da yer alıyor.

Seçkin muhafız listesinde ayrıca, 360 milyar dolarlık dolandırıcılığıyla ünlü Kaliforniya eyalet emeklilik fonu CalPERS'ın tartışmalı başkanı Marcie Frost da bulunuyor.

Bu Muhafızlar gerçekten de Şikago çetelerinden farksız.

3,1 trilyon ABD doları ile dünyanın en büyük varlık yönetimi şirketlerinden biri olan State Street Corporation'ın başkanı da bir başka “Muhafız”.

Ocak 2020'de State Street, çevresel, sosyal ve yönetişim (Yeşil Yatırım) değişiklikleri hedeflerini karşılamayan büyük hisse senedi endekslerindeki şirketlerin yöneticilerine karşı oy kullanacağını duyurdu.

BlackRock'tan Larry Fink gibi Davos yönetim kurulu üyeleri tarafından da desteklenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) stratejisi, "sosyal açıdan sorumlu" olarak gördükleri şirketleri ödüllendiriyor.

Bu, sadece Rothschild’in kapsayıcı kapitalizm Muhafızlarının değil, aynı zamanda WEF'in de güleryüzlü kapitalizm gündeminin anahtarıdır.

Muhafızlar”ın şemsiyesi altındaki kuruluşlar, küresel çapta 10,5 trilyon dolardan fazla bir meblağı yönetiyor, 200 milyon işçi çalıştırıyor.

PEKİ YA VATİKAN

Şu sıralar instagramda seksi modelleri beğendiği için magazin basınına konu olan Papa Francis ve Vatikan’a da bir mercek tutmakta fayda var.

Rothschild'in megakapitalistleri grubuna "ahlaki" güvenilirlik kazandırmak için ‘ortak’ seçilen Papa Francis, Vatikan modern tarihindeki en büyük mali skandal, dolandırıcılık ve kilise fonlarının suistimali yolsuzluklarının ortasında duruyor.

Tarihte ilk Latin Amerikalı (Arjantinli) Papa olan Francis'in 2013'te seçilmesinde skandallarla dolu Vatikan maliyesini temizlemek önemli bir etkendi.

Kıta Avrupası dışından gelen bir isimden temel beklenti buydu.

Ama 7 yıldır böyle bir şey olmadı.

Aksine, bazı Vatikan gözlemcileri mali yolsuzluğun daha da kötüye gittiğini söylüyor.

Son skandal, 2018 yılına kadar Papa'nın fiilen genelkurmay başkanı ve sırdaşı olan, ancak artık gözden düşmüş Kardinal Angelo Becciu'nun etrafında dönüyor.

Becciu, Haziran 2018'e kadar Vatikan’da önemli bir pozisyon olan Devlet Sekreterliği'nde Genel İşlerin Vekili olarak görev yaptı.

Açıkça bir aziz olmayan Becciu, Petrus Pence'deki yoksullar için bağışlar dahil, Credit Suisse'den eski bir bankacı ile seçtiği projelere, yüzlerce milyon hatta milyarlarca avroluk Kilise fonlarını aktardı.

“Projeler” arasında, lüks bir Londra emlak kompleksindeki 150 milyon avroluk hisse ve Elton John'un hayatı hakkında Rocketman adlı bir filme 1.1 milyon dolar yatırım da var.

Devam eden Vatikan çocuk seks skandalları da cabası.

Papa Francis'in, Kilise'nin derin cinsel istismar suçlamalarında adı geçen Washington Kardinali Theodore McCarrick'i azletmek zorunda kalmıştı.

İtalyan basını, Papa'nın Becciu'nun şüpheli yatırımlarını bildiğini ve hatta skandallar patlak vermeden önce onları övdüğünü yazdı.

Kasım 2020'de İtalyan polisi, Becciu’nun eski Vatikan muhasebecisinin evine baskın düzenledi ve 600 bin avro nakit ile 15 milyon dolarlık sahte fatura buldu.

Ama biz yaygın basında bu haberleri değil, Papa Francis’in beğendiği instagram güzellerinin popolarını görüyoruz.

Bu verileri yukarıdan aşağı topladığımızda, Lynn de Rothschild'in Vatikan ile kurduğu yeni Kapsayıcı Kapitalizm Konseyi’nin ahlaki bir reform getiremeyeceği belli.

Bu yeni ittifak, Klaus Schwab'ın Dünya Ekonomik Forumu'yla birlikte, Batılı kapitalistlerin dünya ekonomisini "reforme" etmek için nasıl ve ne tür büyük şeyler planladıkları sorularını orta yere getiriyor.

Bu sorulardan en önemlisi, yeni koronavirüs ailesinin de, bu pakete veya Bill Gates’in haber verdiği yeni paketlere dahil olup olmadığı.

2020 ve öncesinde küresel fay hatları hareketliydi, pek çok yerden çatladı ve hatta kırıldı.

Kimse benden umut dağıtmamı beklemesin.

2020’yi boğanın boynuzuna yakın geçirdiysek, 2021’i boğanın boynuzunda sürdüreceğiz gibime geliyor.

Kimse Tanrının, göklerden yolsuz zengin ve ruhban sınıfa yumruğunu indirmesini beklemesin.

Mucizeler çağında değiliz.

Sadece bir tür yeni ortaçağın içindeyiz.

Bizi kurtaracak olan her zamanki gibi yine kendi ellerimiz.

KAYNAKLAR:

https://infobrics.org/post/32557/

https://www.inccap.com/

http://www.williamengdahl.com/englishNEO22Dec2020.php