‘’GİTMEK DE KALMAK DA ZOR GELDİĞİNDE’’, Banu Özkan Tozluyurt’un en son kitabı… Bir hafta önce edebiyat dünyasına merhaba dedi. Mağazalar da yerini aldı. Online satışa sunuldu. Kitabın adı, yaşamında pek çok gelgitler yaşayan ve bunun sonunda bir karar verme aşamasına gelen bizler için cezbedici. Muhteşem bir gidiş dönüş hikâyesi söylemi ile kitabın satışa sunulduğunu okurlara müjdeleyen yayınevi nemesis Kitap, okuma isteğimi tetikledi. Hiç vakit kaybetmeden sipariş vermeliyim düşüncemi eyleme dönüştürdüm. Kitabı okuyabilecek olmanın sevincini annem, ablam ve kız kardeşimle paylaştım. Evimiz de yeni bir kitabın okunma mutluluğu katlanarak arttı. Bizlerin kitabı edinişi, Banu hanımın kadınların aydınlanması adına verdiği emekle bütünleşti. Kitabı okuyunca neler düşündüm, neden bu kitabı sizlere anlatma heyecanını yaşıyorum, Banu hanım neler yazmış da bir solukta okudum. Hepsini dilim döndüğünce paylaşacağım. Öncesinde Banu Özkan Tozluyurt’u nasıl tanıdım ondan bahsetmek istiyorum. Böylelikle kendisinin Anadolu’daki bütün kadınlara ulaşma istediği ile yürüttüğü örnek teşkil eden çalışmalarını da anlatabileceğim. Banu hanımın, kitaplarında yer alan biyografisinde şu ifadeleri okursunuz: ‘’ Kadının Adı Var’’ platformunun kurucularındandır. ‘’Bir Eşitlik Ütopyası ‘’ adlı müzikli seminerin konuşmacısıdır. ‘’2 Kadın Anadolu’da’’ adlı programı hazırlayan iki kadından biridir. Göçmen Kadın Günlüğü adlı belgeselin metin yazarıdır. Her bir proje kadına dair. Yazarımız, kadınların, birbirine ne kadar çok sahip çıkarsa başarılarının, mutluluklarının o orantı da artacağını ne de güzel anlatmıştı. Kadınların yaşadığı sorunları ve buna karşı nelerin yapılması gerektiğini kendi hayatından kesitler ile dile getiren Banu hanımı, iki yıl önce Sarıkız Kazdağı Etnografya Galerisi’nde gerçekleşen etkinlikte dinlemiştim. ‘’Kadının Adı Var’’ platformu ile biz Edremit Körfezi kadınları tanışmıştık. ‘’Dut Ağacı’’ Banu hanımın ilk romanı. Büyük bir beğeni ile okuduğum kitabı, yazarımız Körfezimizde gerçekleşen bir başka etkinlikte adıma imzalamıştı. Bizlere yepyeni ufuklar açan bir söyleşi de gerçekleşmişti. Banu hanımı sosyal medya hesapları ve blogları üzerinden takip ediyordum. Gördüğüm her paylaşım ile bir kadın olarak kendisi ile gurur duymaktayım. Cesaret aşılayan, kadının gücünü kendi varlığı ile gösteren Banu hanımı tanımaktan çok mutluyum. Kendisini bölgemizde daha nice etkinliklerde görmeyi diliyorum. Kendisi elbette her birimiz gibi günlük yaşamına devam ediyor. İnsanlığın halen daha var olduğunu simgeleyen yazıları ile kendisi ve ailesi hakkında bilgi sahibi olmak mümkün. Yazıları o denli içten, samimi. Evde olduğum sürece yazılarını okumak ilaç gibi geldi. Sevgili kızı Duru ile yaşadıkları çok anlamlıydı. Tıp ki ’GİTMEK DE KALMAK DA ZOR GELDİĞİNDE’’ adlı kitabında kelimelere dökülenler gibi…
Sizlerin de okumasını istediğim kitabı okurken kendimi sorguladım. Hiç bilmediğim uzak bir diyara alıp başımı gidebilir miyim? Şuan ki yaşamımın güzelliklerini geride bırakabilir miyim? Yeni bir hayata hazır mıyım? Sevdiklerimin özlemi ile başa çıkabilir miyim? Geleceğimiz için daha iyi olacağını bilsek bile ha deyince gitmek ilk başta çok zordur. Gidilen yere uyum sağlamak, geride bıraktıklarımızı düşünmek, hayata bir yerden tutunmak gibi zorluklara göğüs germek var işin içinde. Sabırla, çabayla, kendi emeğiyle insanın hepsinin üstesinden gelebileceğinin başlıca kanıtı kahramanlarımız Banu hanım ve kızı Duru. Onların gidiş durağı aslında kendilerini gerçekleştirdikleri Toronto’ da yaşadıklarını okudukça kimi zaman güldüm, kimi zaman hüzünlendim. Kimi zamanda böyle bir kariyere sahip bir kadın, kendisini en kötü, en aciz hissettiği anları gocunmadan nasıl da büyük bir cesaretle anlatmış dedim. İyi ki de bu cesarete ve öz güvene sahip ki nice kadınlara da yol göstermiş. İnsan, belli bir konuma da gelse hayatın belli dönemlerinde bunun hiçbir anlamının olmadığını görebilir. İşte o zaman yoktan var etmeyi başarabilmeli. Bunu başarmanın gururunu yaşayan Banu hanımı yürekten kutluyorum. Anneliğin kutsallığını bir kez daha yaşatması da çok anlamlı. Sevgili kızı Duru’nun, dünyanın neresinde olursan olsun kendi ayakları üzerinde durabilecek bir genç kız olarak tanımanın mutluluğunu yaşadım. Sergilediği cesaret, başarı ve elde ettiği kazanımlar büyüklerinin gerçekleştirmeye korktuğu türden. Eğitim hayatı için katlandığı zorlukları, geleceği için başlı başına koskocaman bir okula dönüştürmüş. Dışarıdan yurtdışında okumak bir şans gibi görünse de öyle olmadığını en gerçekçi yanı ile yaşamış. Onun yaşanmışlıkları olmasaydı Banu hanımın en son kitabı bizlerle buluşamayacaktı. O nedenle Duru’ya çok teşekkür ediyorum. Kendisine sevgili annesi ve babası ve hayatına anlam katan her şey ile sağlıklı, mutlu, huzurlu bir gelecek diliyorum. İstediği her şeye ulaşacağına, bunu sağlamak adına mücadeleden korkmayacağını biliyorum. Hiç şüphem yok ki kitabı okuyan herkes benimle aynı düşünceyi paylaşır. Yazarımızın ve kızımızın yaşadıkları hayatı sorgulatıyor. Sizi ben ne yapıyorum, kendimi geliştirmek adına neler yapabilirim, bir kadın olarak yaşadıklarım ifade edebiliyor muyum, bir anne olarak ailem için nelere katlanabilirim gibi sorularla hayatın içine sürükleyecek. Belki de çoktan gitmeniz gereken yerlere götürecek. Belki de kalacaksınız ama kendini geliştiren bireyler olarak… Hangi kategori de yer alacağınızı görmek mi istiyorsunuz? İşte bunun için kitabı edinmek en güzel fırsat… Şimdiden keyifli okumalar diliyorum.

İLK KURŞUN