Amiral Soner Polat’ın ardından mesajlar yayınlanmaya devam ediyor. Onu tanıyanlar, takip edenler, Polat’ın vefatının ardından duygularını, anılarını çeşitli mecralarda paylaşıyor.
Onlardan biri, Polat’ı yakından takip eden, 2015’te tanışma fırsatı bulan, hastanedeyken de yanına gidip görüşen genç Mert Eymen Kayalp... İşte, Genç Kayalp’in gözüyle Amiral Soner Polat:
“O, taktığı saat, giydiği gömlek, ceketinin markası gibi metalar ile değil akıl ve kişilik ile varlığını gösteren bir büyük insandı. Kendinden emin oluşu, onu asla mütevazılıktan alıkoymaz, meyveleri bol bir ağaç gibi, uzun boyuna rağmen insana tepeden bakmayıp, eğilmesini bilirdi. Aklını bir kılıç gibi kullanan, bu kılıcı ise kötülüklerin efendilerine sallayarak atalarından miras aldığı vatanını ileri taşımayı amaç edinmiş bir kahramandı o, Amiral Soner Polat idi. 3.5 yıllık Ergenekon süreci sonrası parmaklıkları kırıp çıkmış ve hemen akabinde gereğini yapmak için kalemiyle, bedeniyle sahaya inmişti. Sayısız makalesiyle, kitaplarıyla, aydınlatma fişeği misali, ülkemizi karanlıklara karşı savundu. Birileri ülke menfaatlerimizi havada vururken, o Rusya’da, diplomatik yoldan, ülkesini olması gereken yere taşımaya çalışıyordu. 21 Ağustos 2019 tarihi itibarıyla hastanede, sonsuz mücadelesinden sonra kendisini yakalamış amansız hastalıkla mücadele ediyordu. Onu ziyaret etme şerefine nail oldum, belki bu bir vedaydı.”
‘GELEN TURİSTİN GELEMEYEN FÜZENİN SEBEBİSİNİZ’
“Yaklaşık bir yıldır kendisini görememiştim. Görüşme talebinde bulunmuş lakin çeşitli talihsizlikler sonucu başaramamıştım. 2516 numaralı hastane odasına girdiğimde yatağının yanına gittim ve bana ‘burada bile buldun beni’ dedi. Yatağında doğrulmaya çalıştı, üstüne yakalı bir kıyafet istedi, saçlarını düzeltti. O hep saygındı, hep saygılıydı. Hastalığını, hastalığının epey ciddi olduğunu konuştuk. Ona, ‘Merak etmeyin komutanım bıraktığınız yerden devam edeceğiz, siz bugün ülkemize gelen turistin, ülkemize gelemeyen füzenin sebebisiniz’ dedim.
“Kendisi, ülkemizin bölge ülkeleri, Asya ülkeleri ve Rusya ile ilişkilerini geliştirmek için hayatı boyunca çabaladı ve bence ülkemize S400 füzeleri ile bir çatı örülmesine vesile oldu.
“Hastalığına karşın bir kitap daha yazmıştı. Henüz yayımlanan kitabına; günün tarihini, önemini ve şahsıma olan sevgilerini yazıp imzasını attı. ‘Fotoğraf çekilelim, hatıra kalsın. Sen istiyorsundur ama söyleyemiyorsundur’ dedi. Anı da, kendisi gibi yine o ölümsüzleştirmişti.
“Övülmenin olanaksız olduğu, sonsuz değerli bir insandı o. Aynı safta olmaktan gururlandığım, varlığı ile değer katan biriydi. Gerçek bir yurtseverdi. Her zaman, yaşasın cumhuriyet, sağ ol Mustafa Kemal, derdi.
“Teşekkürler komutanım. Teşekkürler, yaşadığım toprakları savunduğun ve sizin gibi insanları yetiştirebildiği için memleketimi daha çok sevmemi sağladığınız için.
“Bayrak ancak bayraktardan devir alınır, siz bayraktardınız.”
‘MAVİ VATAN BİZE EMANET’
Kiraz Perinçek Karavit de Mavi Vatan’la andı Soner Polat Amirali: “Yalnızca Mavi Vatan’ı değil, Türkiye denizini coşturarak arzuladığı okyanuslara kavuşturacak komutanı kaybettik... Mavi Vatan bize, Türkiye bize emanet komutanım.
“Siz ise, karadan denize, stratejiden edebiyata, tarihten güncele, gençten yaşlıya, tepeden tırnağa, doğudan batıya, kısadan uzuna, geceden gündüze, büyükten küçüğe, acıdan tatlıya, sanattan siyasete, Ak’ından Kara’sına Marmara’sından Ege’sine, Atlantik’ten Hazar’a ve Basra’ya engin deneyim ve öngörünüzle tüm cephelerin en önünde, gönül okyanuslarının en derininde, iradenin en keskin sırtında, ruhların en ince dantelinde, bilincin en kararlı noktasında, ahlakın en yüksek niteliğinde, zarafetin en hafif tüyünde, aklın en kıvrak dönemecinde, bükülmeyen bilekte, kendine güvenin zenginliğinde, vicdanın haykırışında, Nusret’in Bandırma’nın dümeninde ve nihayet en verimli hasatta, 7’den 24’e bolluk berekette, elbette ki mutlak zaferin ışığında ezelden ebediyete parlayacaksınız...”
‘HALKIN KALBİNDE...’
Dr. E. Kurmay Albay Ömer Lütfi Taşcıoğlu silah arkadaşının ardından şunları söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti kahraman bir vatan evladını kaybetmiştir. Ender yetişen bu değerli asker ve devlet adamının kaybından duyulan acının istisnalar dışında medya ve siyaset adamları tarafından yeterince paylaşılmaması Türk medyasının ve siyasetinin içinde bulunduğu durumu gözler önüne sermektedir.
Siyaset adamları ve medya görmezden gelse de Türk halkının kalbinde taht kuran Amiral Soner Polat, hiç bir zaman unutulmayacak ve onun fikir ve düşünceleri gelecek nesillere ışık tutacaktır. TSK’nın ve Türk milletinin başı sağ olsun.”
ATATÜRK ÖLDÜ MÜ Kİ ASKERLERİ ÖLSÜN
İlk Kurşun sitesinden Güneş Erkul, duygularını dizelere döktü:
Soner Polat öldü dediler, mücadelesiyle ölümsüzleşti dedim,
dimdik duruşuyla,
aydınlık saçan fikriyle, gerçeğe bir gün bile ihanet etmemiş vicdanıyla, bıraktığı eserlerle ölümsüzleşti.
Mustafa Kemal Atatürk öldü mü ki, askerleri ölsün!
O ölümsüzleşirken, uğruna ölmeyi göze aldığı, o çok sevdiği vatanının toprağına gömülürken, o topraktan Soner Polat’ın vatan aşkı yeşerecek, tohum tohum,
adı yaşayacak umut diye,
büyüyecek gençlik diye,
olgunlaşacak fikirler onun ölümsüzlüğünde,
sözü ulaşacak kitaplardan açılacak ufuklarda
kovacak beyinlerdeki teslimiyeti, emperyalist işgali kovacak,
yerleşecek bilinç diye,
örgüt olacak umutlar çözüm olacak kurtuluş diye.