1998 yılında değerli dostumuz iş insanı Fikret Poyraz’la ortak bir şirket kurmuştuk. Nuri Türkeeş’in önayak olduğu girişimin amacı Küba aşılarını Türkiye’de üretmekti.
KÜBA AŞISINA ABD ONAYI!
Küba’ya gidildi, gelindi. Sağlık Bakanlığı yetkilileriyle toplantılar yapıldı. Dönemin Bakanı merhum Yıldırım Aktuna’nın oluru alındı. Bir yılın sonunda geldiğimiz yer “FDA onayı alın gelin” şeklindeydi.
Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (Food and Drug AdministrationFDA), kurumunu okurun bir kısmı biliyordur. Dünya çapında etkindir, alanında sözü kanun gibidir.
Küba aşısına FDA onayı istemek de bizim Bakanlığın orijinal fikriydi. Smith Kline gibi dünya aşı devlerinin cirit attığı bir Bakanlık’ta, bizzat Bakan’ın aşamayacağı mekanizmalar işliyordu.
Buraya kadarı eski dünya…
ÜRESİN HOCAMIZIN NET SAPTAMASI
10 Nisan gecesi Habertürk’te Hülya Hökenek’in sunduğu “Enine Boyuna” programında koronavirüs enfeksiyonunda tedavi seçenekleri konuşuldu. İstanbul Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yağız Üresin şöyle konuştu:
“Kimileri Faripiravir için 'Amerikan İlaç Dairesi (FDA)’nin onayı yok, Avrupa da onaylamadı, nasıl kullanırız' dediler. Ama Sağlık Bakanlığımız çok iyi bir manevrayla, o Çin’de kullanılan ilacı getirdi ve kullanmaya başladı. Altını çiziyorum Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı, Amerikan İlaç Dairesi’ne bağlı değil.”
Konu hassas, Üresin hocamızın şu söylediklerini de yazalım:
“Bu ilaçla her şeyi çözdük demiyor hiç kimse, ama böyle yapılır araştırma. Garanti olan şu: Bunu erteledikçe, hasarı azalttıkça her geçen gün elimizde yeni silahlar oluyor.”
FDA Türkiye’de eski forsunu kaybedeli birkaç yıl oluyor. Yeni olan, alanında en yetkili isimlerden birinin bu durumu kamuoyuna ilan etmesi.
CURİOCİTY’NİN ARAŞTIRMASI
Daha önemlisi var. Curiocity araştırma şirketi bir araştırma yapmış. “En çok hangi aşıya güvenirsiniz” diye sormuş. Yüzde 36 “Türkiye’de üretilen aşıya” yanıtını vermiş. Yüzde 16 Çin, yüzde 9 Almanya, yüzde 9 da ABD yanıtı çıkmış.
Sonuç fena değil. Ama önemli dediğim o değil.
Yaklaşık 70 yıllık “Küçük Amerika” sürecinin ardından, Türkiye kendi aşısını yapacak.
TÜRKİYE’NİN İNSAN BİRİKİMİ
Kayseri Erciyes ve Ankara Üniversitelerimizde koronavirüsün izole edilmesi, ardından genomun çıkartılması büyük işlerdir. Prof. Dr. Aykut Özdarendeli ve ekibi, daha önce SARS virüsünü de izole etmiş.
Şimdi bu çalışmalar doğrudan faydaya dönüşme aşamasında, aşı üretilecek.
Hani hep sorulur ya, “şu iş kaç ülkede yapılıyor” diye. Aşı üretebilen ülkeler arasına giriyoruz nihayet.
Bunlar kurulmakta olan yeni dünyadan haberler.
YALAN DÜNYA
Biraz da eskide kalana bakalım.
Önceleri yalan bilgiler, bu iş için özel olarak oluşturulmuş kaynaklardan çıkar ve yayılırdı.
Durum değişti. Artık yalanı partilerin koca grup başkan vekilleri, adı bilinen gazeteciler çıkarıyor ve yayıyor.
Cumhuriyet ve Sözcü, yanlarında Halk TV, Tele 1 ve Birgün birer yalan membasına dönüşmüş durumda. Bazen öyle oluyor ki, CHP’nin sözcüleri bile bunların yaydığı yalanı düzeltmeye uğraşıyorlar.
Yöntem de değişti. Eskiden bir yalan dokuz doğruya sarılıp yuvarlanırdı. Şimdi bir yalan var, yanında doğru filan da yok.
İki örnek de verip bitirelim.
İnfaz Yasası’yla ilgili rezaleti biliyorsunuz. Öncü Kadın Genel Başkanımız Meltem Ayvalı, işin doğrusunu anlatabilmek için akla karayı seçti.
EĞİTİM ŞART
Bir de şu meşhur 0.21 oranı var. Salgından ölenlerin, bulaş sayısına oranı. İddia, bu oranın her gün aynı olduğu, bunun nasıl tutturulduğu, dolayısıyla rakamların güvenilmez olduğu şeklinde.
Oysa yapılması gereken basit. Bir hane daha sağa doğru gideceksiniz. Doğru oranlar şöyle:
0.0209, 0.0212, 0.0215, 0.0213, 0.0212, 0.0215…
Yüzde oran olarak sıralarsak, 2.09, 2.12, 2.15, 2.13, 2.12, 2.15 diye gidiyor. Yakın oranlar, ama aynı değil.
Okurdan özür dileyerek bir daha yazalım, aynı değil.
Neyse, bu yalan günlerdir Whatsapp gruplarında dönüyordu. Sonra bir baktık, İsmail Saymaz da almış eline cetveli, ekranda aynı yalanı saydırıyor. Sunucu uyarıyor, 'yok onun doğru olmadığı anlaşıldı' diyor. Hazret ısrarlı, elindeki kağıdı sallayarak, hayır diyor bugün de aynı oran çıktı.
Üstelik “kaynaklarına da sormuş”…
Oysa basit kesir hesabı yapacak. Paya o günün ölüm sayısını, paydaya yeni vaka sayısını yazıp işlemi yapacak. İlkokul 4. sınıfta öğretiliyor…
Eski, yaslandığı sistem çöktükçe sönecek. Ama daha bir süre hepimizi uğraştıracak.
Serhan Bolluk
Aydınlık