Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, açılmalar sonrası İstanbul'un durumu ve geçtiğimiz hafta Türkiye ara sonuçları açıklanan ve 10 bin 30 kişinin dahil edildiği CoronaVac Faz 3 çalışmasının sonuçlarını değerlendirdi.
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, İstanbul'da kapalı mekanlarda maskesiz bir şekilde kahve içmek için henüz erken olduğunu vurgularken, aşıya dair "Sağlık çalışanlarına ikinci doz 28. günde değil, 14. günde yapılmalıydı" şeklindeki tartışmaları da yorumladı. Prof. Dr. Yavuz, "Sağlık çalışanlarının iki doz aşılaması enfeksiyonun düşüş gösterdiği dönemde bitmişti zaten. Bu aşıdaki çalışmalarımızda asıl yüksek etkinliğin 21. günden sonra oluşmaya başladığını gördük. Dolayısıyla bu şekilde bir uygulama ile daha fazla hastalığı ve ölümü önleme yönünde hesaplamalar yapılarak bu şekilde uygulandı" dedi. Geçtiğimiz hafta Türkiye'deki Faz 3 ara sonuçları açıklanan ve Türkiye'de de yaygın kullanıma geçilen Çinli Sinovac firmasına ait CoronaVac aşısından elde edilen verilere de değinen Prof. Dr. Yavuz, Brezilya'dan açıklanan sonuçlarla Türkiye'deki çalışma sonuçlarının farklı olmasının nedenlerini de anlattı.
"İSTANBUL ARTIŞ EĞİLİMİNDE BEN KAPALI ORTAMDA MASKEMİ ÇIKARMAM"
Şu anda İstanbul'da enfeksiyon insidansı (yeni olguların nüfusa oranı) ve test pozitiflik oranlarının artış gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Yavuz, "Dolayısıyla kapalı bir ortama girip orada maskesiz kaldığımız zaman, enfeksiyon edinme riskimiz de yüksek olarak değerlendiriliyor. Ben şahsen böyle bir riski almak istemem. Ama açık havaya çıkıyorum, yürüyüşümü yapıyorum. İnsanlarla maskem varken görüşüyorum elbette. Dışarıda açık havada kalabiliyorsanız mesafeyi de koruyarak belki bir kahve içebilirsiniz. Ama sayıyı da çok düşük tutmak lazım, açık havayı tercih etmek lazım, kapalı ortama girmek için henüz çok erken" dedi.
"VARYANT SUŞLAR YAYGINLAŞMADAN BİR AN ÖNCE AŞILANMALIYIZ"
Faz 3 klinik çalışmaları Türkiye'de de yapılan inaktif virüs aşısı CoronaVac aşısına dair yeni verileri de değerlendiren Prof. Dr. Yavuz, "Şu ana kadar yaptığımız değerlendirmeler, bu aşının hafif ya da ağır, hastalığı azaltmada yeterince etkili olduğu yönünde. Bu nedenle özellikle bu varyant suşlar da çok yaygınlaşmadan, aşı çalışmalarının çok hızlı yürütülmesi gerekiyor. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum, çünkü aşılardan varyant suşlar kaçabilir mi, diye de bir kaygı var ve dolayısıyla aşı sırası gelenlerin, hiçbir şekilde vakit kaybetmeden hemen gidip aşısını yaptırması, şu anda en büyük sorumluluğumuz bu. Enfeksiyon ve test pozitiflik oranlarımız artıyor, açılmaların da olması bunu daha da artıracak mı endişesi de yaratıyor. Kim aşı sırası geldiyse, hiç vakit kaybetmeden gidip aşısını olsun ki çok hızlı şekilde aşılama yapabilelim. Şu an en büyük önceliğimiz bu" şeklinde konuştu.
"İNAKTİF AŞIDA ETKİNLİK, 21. GÜNDEN SONRA BAŞLIYOR"
Aşıların koruyuculuğunun, kaç doz yapılması gerekiyorsa o doz üzerinden belli bir süre geçtikten sonra başladığına işaret eden Prof. Dr. Yavuz, şu bilgileri verdi: "Mesela CoronaVac çalışmasında 28 günden önce, (014, onun üzerinden de 14 gün geçtikten sonra) çok güvenebileceğimiz bir etkinlik olmayacağını düşünerek şu anki doz aralığı belirlendi. Bu aşının bizdeki Faz 3 çalışması 14 gün arayla iki doz şeklinde yapılmıştı, o da hızlı aşılama yapmamız gerekirse diye acaba 28 gündeki kadar olmasa da 14 günde de iyi bir etkinlik oluyor mu diye görmek için öyle tasarlanmıştı. Ancak çalışmada gördük ki 21'inci günden sonra koruma başlıyor. Plasebo grubu ile aşı grubu arasındaki fark, 21'inci günden sonra başlıyor. O da 21'inci günden sonra diyelim ki koruma yüzde 50 ise 28'inci güne ulaştığı zaman yüzde 70, daha da zaman geçtikçe daha yüksek düzeylere ulaşıyor. Bizim bu aşı çalışmasında 014 günde yaptığımız grupta da (yani iki dozu 14 gün arayla yapsak da) 21'inci günden önce bir etkinlik olamıyor maalesef. Aşının korumasına güvenebilmemiz için iki dozu yaptırıp üzerinden de 14 gün geçmesini beklemek zorundayız. Yoksa o arada etkinlikler istediğimiz seviyede olmayabilir."
"DAHA ÇOK KİŞİYİ KORUMAK VE ÖLÜMÜ ÖNLEMEK İÇİN 28 GÜN ARAYLA YAPILIYOR"
İnaktif virüs aşılarında iki doz arası açıldığında antikor seviyelerinin çok daha yüksek olmasının kesin bir bilgi olduğuna da değinen Prof. Dr. Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yani bağışıklık seviyesi daha yüksek oluyor. Bu da çok kritik bir veridir. Çünkü toplamda vatandaşların korunması, ölümlerin engellenmesi açısından, etkili bir bağışıklık yanıtı elde edebilmek ve bunun süresinin de uzun olması hepimiz açısından çok önemli. Sağlık çalışanlarının, özellikle enfeksiyonun düşüş gösterdiği dönemde aşılamaları bitmişti zaten. 28 gün olmadan oluşan koruma çok düşük seviyelerde. Zaten 21'inci günden önce yok böyle bir koruma. 21'inci günden sonra da yavaş yavaş başlıyor. Bizim çalışmamızda en azından böyle görüldü. Bu şekilde yapıldığı zaman çok daha fazla insanı, daha uzun süreli koruyarak, daha fazla hayat kurtarma olasılığınız yüksek. Bu bilimsel bir gerçek."