Otobüs kuyruğunda hapşıranlar ne kadar tehlikeli olabilir? Restorana gitmeli miyim? Veya toplu taşımaya binmeli miyim? Dünya yavaş yavaş kısıtlamalardan çıkarken ve bizler sosyal çevrelerimize, aktivitelerimize dönerken, koronavirüsü kapma ve yayma riski de artırıyor ve ikinci dalga enfeksiyon korkusunu tetikliyor. Bağışıklık uzmanı Biyoloji Profesörü Erin Bromage ile Covid19 kapma riskinden kurtulabiliriz hakkında konuştuk. Bromage, ABD Darthmouth, Massachusetts Üniversitesi'nde Bulaşıcı Hastalıklar dersini veriyor ve salgınla ilgili gelişmeleri yakından takip ediyor.
İNSANLAR NEDEN HASTALIĞA YAKALANIYOR
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, Dr. Bromage çoğu kişinin hastalığı evlerindeki bir üyeden kapıp yine evin içinde bir başka kişiye bulaştırdığını söylüyor. Peki ya evin dışı? Parka yaptığımız günlük yürüyüşlerde de tehlikede miyiz? Maskesiz koşan yürüyenler virüs bulaştırır mı? Dr. Bromage "Muhtemelen hayır" yanıtını veriyor bu sorulara ve "Dışarıda virüsün etkisini seyrelten sınırsız etken var. Verdiğiniz nefes çok çabuk yayılıp yok oluyor" diyor. Bu da virüsün size bulaşması için yeterli zaman olmadığı anlamına geliyor. Bromage blog yazısında da "Enfekte olmak için virüsün bulaşıcı bir dozuna maruz kalmanız gerekir. MERS ve SARS ile yapılan bulaşıcı doz çalışmalarına dayanarak, bazıları bir enfeksiyonun yerleşmesi için 1.000 SARSCoV2 viral partiküllerinin gerekli olduğunu düşünüyor" ifadelerine yer vermişti.
Bu sayılar tartışma konusu ve uzmanlar tarafından belirlenmesi gerekmez ancak bir enfeksiyonun nasıl var olacağını anlamak için ihtiyaç duyulan referansı sağlar. Bu konuda asıl kilit nokta o sayıya çeşitli yollarda varabilirsiniz: "Tek nefeste çekeceğiniz 1000 hayati partikül veya her birinde içimize çektiğiniz 100 hayati partikül taşıyan 10 üzeri nefes veya 100 nefes ile 10 partikül. Tüm bu durumlar bir enfeksiyona neden olabilir." Bu da, çok kısa süre yan yana geldiğimiz kişilerin enfeksiyon doz geçirme olasılığının düşük olduğu anlamına geliyor. Yeterli sosyal mesafeyi sağlamayan koşucular ve yürüyüş yapanlar da buna örnek olabilir. O zaman hangi durumlardan endişelenmeliyiz?
BELİRTİ GÖSTERENLER
Öksürük ve hapşırıklar gerçekten hastalığı yayar ama değişken hızlarla. Dr. Bromage'a göre tek bir öksürük saatte 80 kilometre hızla 3000 damla yayar. Çoğu damla geniş boyutludur ve yerçekimi dikkate alınırsa yere çabuk düşerler, fakat diğerleri havada asılı kalır ve bir odadan diğerine geçebilir. Eğer asansörde beraber kapalı kaldığınız bir kişi öksürmek yerine hapşırıyorsa, sorunlarınız on kat artar. Dr. Bromage tek bir hapşırığın 30.000 adet damla yaydığını, bunların saatte 320 kilometre ile bir odayı aşarak çok daha uzaklara ulaştığını söylüyor: "Eğer bir insan enfekte olmuşsa, tek bir öksürüklerindeki veya hapşırıklarındaki damlalar 200 milyona kadar virüs partikülü taşıyabilir. "Eğer bir insanlar yüz yüze konuşuyorsanız ve bu insan size karşı öksürür veya hapşırırsa, 1000 virüs partikülünü içinize çekip enfekte olmanız ihtimalini takip etmek çok kolay." Dr Bromage koronavirüsün bulaşma riski hesaplanırken bireylerle geçirilen zaman ve kaç bireyle görüşüldüğüne bakılması gerektiğini söylüyor. Öksürük veya hapşırık anında orada bulunmasanız bile güvende olmayabilirsiniz. Bazı enfekte damlalar havada birkaç dakika asılı kalacak kadar küçüktürler ve odaya girdiğiniz zaman bir enfeksiyon geliştirmeye yetecek kadar nefes çekebilirsiniz.
BELİRTİSİZ YAYICILAR
Virüs kapanların belirtileri göstermelerinin yaklaşık beş gün aldığını biliyoruz. Hatta bazıları hiç belirti bile göstermeyebiliyor. Dahası, nefes alıp vermek bile çevreye virüsün kopyalarını yayıyor. Fakat ne kadar? Dr. Bromage'a göre "Tek bir nefes 50 ila 5000 damla yayar. Çoğu düşük hızdadır ve hızla yere düşer." Burnumuzdan nefes alıp verdiğimiz zaman daha da az damla yayılır.
Dr. Bromage şöyle anlatıyor: "Orada daha çok filtreleniyor ve tam aşağı hedef alıyor. Böylece çok az patojenin (viral partiküller) nefes alma ile yayıldığını görüyorsunuz. "Bir nefesle soluk verme gücünün olmaması nedeniyle, alt solunum alanlarından viral parçacıklar dışarı atılmaz." Bu önemli, çünkü bu alt bölgelerde bulunan dokular koronavirüsün daha fazla yoğunlaştığı yerlerdir. SARSCoV2 (bu koronavirüsün) kaç viral partikülünün nefes almayla salındığını bilmiyoruz fakat Dr Bromage grip ile enfekte olmuş bir hastanın dakikada gerçekleştirilen nefes alımı 3 ila 20 RNA kopyası yaydığını söyleyen bir çalışmadan alıntı yapıyor. Eğer bu rakam koronavirüs için doğruya enfekte olmuş bir insan çevreye dakikada 20 kopya salıyor.
Enfeksiyon için daha önce gerektiği gibi tartışılan 1.000 kopya rakamına ulaşmak için kişinin soluduğu her parçacığı 50 dakika solumak gerekir (yine, bu rakam sadece referans olarak kullanılmıştır ve kesin değerin hala belirlenmesi gerekir). Yani enfekte olmuş bir insanlar öksürüp, hapşırmadıkları vakit geçirdiğimiz zaman içinde onlardan virüsü kapmamızın çok düşük bir olasılık olduğunu görebiliriz.
Dr Bromage'e göre konuşmak solunum damlacıklarının salınımını dakikada yaklaşık 10 kat ila yaklaşık 200 kopya kadar arttırır. Şarkı söylemek ve bağırmak havaya salınan damlacıkların miktarını arttırır. "Bağırıp şarkı söyleyebilirsiniz ve damlacıklar gerçekten bu aşamada yansıtılıyor ve bu sesinizi zorlarken ciğerlerinizin derinliklerinden gelebilirler" diyor Dr. Bromage. Bu damlacıklar aynı zamanda dokunun daha kirlenmiş olduğu yerlerden gelir. Bromage, "Bu yüzden güçlü emisyonlara neden olan her şey, solunum damlacıklarının daha fazlasını, daha yüksek bir viral yüke sahip olacak olan dokulardan havaya koyar" diyor. Enfeksiyonu bu şekilde yakalamak çok daha zor olsa da, çalışmalar birçok enfeksiyonun ve belki de ev dışındaki bulaşmaların çoğunun hiçbir semptomu olmayan insanlardan meydana geldiğini tahmin ediyor.
HANGİ ÇEVRELER ÖZELLİKLE RİSKLİ
Açıkçası, enfekte kişilerle doğrudan ilgilenen meslekler en yüksek riski taşımaktadır. Bazı ortamların büyük ölçekli enfeksiyonlara yol açtığını da biliyoruz. Yolcu gemileri kamusal hayal gücünde belirgin bir şekilde yer alabilirken, Dr. Bromage açık planlama ofislerin ve doğum günü partileri, cenaze törenleri ve koro resitali gibi, spor ve sosyal etkinliklerinde önemini vurguluyor. Bu durumlarda, insanlarin kapalı bir yerde enfekte bir kişinin yanında geçirdikleri süre nedeniyle virüse maruz kalma riski çok daha fazla. "Birbirlerinden 15 metre uzak olsalar bile koro gibi düşük bir doz virüs onların etrafındaki havada mevcut olup enfekte olmalarına yetiyor" diye açıklıyor Dr. Bromage. İşlerimize dönerken belli meslek grupları özellikle endişe kaynağı olacaklar. Havalandırma sistemi kötü olan açık plan ofisler özellikle sorun teşkil ediyor. Dr. Bromage Güney Kore'de 216 ofis çalışanından 94'ünün enfekte olduğu bir örnek veriyor, enfekte olan çoğunluk katın bir kenarında açık, geniş bir alan paylaşıyorlarmış.
Diş hekimleri nüfusun çoğunu oluşturmasalar da özellikle riske maruz kalabilirler. Dr. Bromage bunu şöyle açıklıyor: "Sadece yaptıkları prosedürlerle çok miktarda aerosol oluşturan bir meslek ve öncelikle çalışanlarını korumak için işyerlerini düşünmek zorunda kalacaklar çünkü müşterilerini hasta edecek olanlar çalışanlar değil aksine çalışanları hasta edecek olanlar kendilerine gelen hastalarıdır bu da diş hijyenistleri Janice, sondaj, emme, her yere giden tüm sıvılar nedeniyle oluşacak." Öğretmenlerin de riskle karşı karşıya olduklarını söyleyen Bromage şöyle devam etti: 1Bir odada yüksek yoğunlukta genç insanlarla yaşlı bir öğretmen ve profesör nüfusunuz var. Bu işyerlerini güvenli hale getirmek için yapılacaklar düşünülmeli."
İÇ VE DIŞ ALANLAR
Dr Bromage dış alanlarda meydana gelen çok az sayıda enfeksiyon patlağı olduğunu söylüyor. Rüzgar ve mekan viral yüklemeyi seyreltiyor ve güneş ışığı ile nem, virüsün hayatta kalmasında önemli bir rol oynuyor. Sosyal mesafeye uyarak ve etkileşimlerin süresini sınırlandırarak virüsün riskini aza indirebiliriz. Ancak bazı iç alan aktiviteleri çok riskli olabilir. İnsanların konuştuğu, şarkı söylediği veya bağırdığı etkinlikler tabii ki yüksek riskli olacaklardır ve sosyal mesafe kuralları iç mekanlarda daha az etkili hale gelecektir. Sınırlı hava değişikliği ve sirkülasyon olan yerler özellikle sorunlu olacaklardır. Bir mekanda ne kadar az zaman geçirirseniz bu müşteriler için alışveriş yapmayı nispeten daha az riskli yapacaktır.
RİSKİ DEĞERLENDİRMEK
Koronavirüs kısıtlamaları kaldırıldıkça, Dr. Bromage faaliyetlerimize risk açısından eleştirel bakmamız gerektiğini söylüyor. İç mekan çevreler için gideceğiniz yerin hava alanının hacmini, içerideki insan sayısını ve orada ne kadar vakit harcayacağınızı düşünün. Dr. Bromage bu kaygılar için şunları söylüyor: "Eğer iyi havalandırılmış bir yerde az insan ile oturuyorsanız risk düşük. Eğer açık bir kat planlı ofisteyseniz, riski (hacim, insanlar ve hava akımı) eleştirel olarak değerlendirmeniz gerekir. Yüz yüze konuşmak veya daha da kötüsü bağırmanızı gerektiren bir işteyseniz, riski değerlendirmeniz gerekir."
Örneğin bir alışveriş merkezinde, "mağazanın düşük yoğunluklu, yüksek hava hacmi ve mağazada geçirdiğiniz sınırlı süre, bulaşıcı bir doz alma fırsatının düşük olduğu anlamına gelir. Ancak mağaza çalışanı için, mağazada geçirdikleri uzun süre bulaşıcı dozu almak için daha büyük bir fırsat sunuyor" diyor Dr. Bromage. Dışarıda enfeksiyon riski çok daha az çünkü enfekte olmuş damlalar daha çabuk dağıtılacaklar, fakat enfeksiyon için asıl gerekenin 'doz ve zaman' olduğunu unutmayın. Dr. Bromage blog yazısında yüzeylerin önemine de dikkat çekiyor: "Ben burada solunuma maruz kalınmasına odaklanmışken, lütfen yüzeyleri unutmayın. Enfekte olmuş solunum damlacıkları bir yere iner. Ellerinizi sık sık yıkayın ve yüzünüze dokunmayı bırakın!" Doğum günü pastalarındaki mumlara üflemeyi de muhtemelen kesmelisiniz.