Donald Trump: Erdoğan dünya çapında bir satranç oyuncusu, Biden baş edemez
Trump gidiyor, Biden geliyor.
Deli faşist gidiyor, yaşlı siyocon geliyor.
Yani Siyonist ve Neocon.
Türkiye için kötü haber. Sadece AKP değil, evet Türkiye için kötü haber.
Hani Woody Allen’ın ünlü sözü gibi: “Ölümden korkmuyorum. Sadece o geldiğinde oralarda olmak istemem.”
Bizim öyle bir şansımız yok.
Biden geldiğinde,biz yine buralarda olacağız.
9 puanlık fark kapanır, ekonomik veriler iyi gelirse Trump kazanır iyimserliği bence boş.
ABD’nin seçim kahini profesör Allan Lichtman, 36 yılda 9 başkanı şak diye bildi.
En son sürpriz Trump’ın kazanacağını da söylemişti.
Şimdi ise ‘Biden’ diyor.
Lichtman’ın hiç şaşmayan 13 kriteri varmış, Biden 7’sinde, Trump 6’sında öndeymiş.
Yani Biden az bir farkla da olsa kazanacakmış.
Demokratlar kazanırsa Türkiye’nin falında ambargo, ekonomik kriz, terör ve savaş var.
Nasıl mı?
Anlatayım.
Donald Trump: Erdoğan dünya çapında bir satranç oyuncusu, Biden baş edemez
BIDEN’IN 8 AY ÖNCEKİ TÜRKİYE AÇIKLAMASI
Geçen sene Aralık ayında New York Times editörleriyle gazetede bir araya gelen Biden’ın 80 dakikalık video röportajı, 19 Ocak 2020’de yayınlanmış.
Ancak 80 dakikanın en son 2 dakikası Türkiye ile ilgiliymiş.
Söyledikleri Amerikalı gazetecilere fazla ilginç gelmemiş olacak ki, kimse bu kısmı öne çıkartmamış.
Amerika’daki Türk gazetecilerin de Biden’ın o sözlerinden haberi olmamış.
Sadece Anadolu Ajansı’na bir haber analiz yazan Sabancı Üniversitesi’ndeki misafir Amerikalı öğretim görevlisi Adam Mc Connell, 29 Mayıs’taki İngilizce yazısında Biden’ın sözlerini kayda geçirmiş.
Rusya'da "Sputnik V" adı verilen aşının üretildiği merkezi görüntüledi
O yazı daha sonra 2 Haziran’da yine AA’da Türkçe çeviriyle yayımlanmış.
Biden’ın o ifadeleri aynen şöyle:
“Yapmamız gerektiğini düşündüğüm şey şu ki, şu an ona [Cumhurbaşkanı Erdoğan] çok farklı bir yaklaşım benimseyerek muhalefet liderliğini desteklediğimizi açıkça ortaya koymak… Onlarla, benim daha evvel yaptığım gibi, daha doğrudan bir etkileşimde bulunursak, Türk liderliğinin hâlâ mevcut olan unsurlarını destekleyebileceğimiz ve onlardan daha fazla yararlanabileceğimiz ve Erdoğan’a kafa tutmak ve onu alt etmek için onları cesaretlendirebileceğimiz görüşündeyim hâlâ. Bir darbeyle değil, bir darbeyle değil; seçim süreciyle.”
Rusya'da "Sputnik V" adı verilen aşının üretildiği merkezi görüntüledi
MUHALEFET LİDERLİĞİ VE MEVCUT UNSURLAR
Burada gözden kaçan nokta şu; Biden ‘muhalefet liderliğini destekleyeceğiz’ derken, asıl devamında ‘Türk liderliğinin hala mevcut olan unsurlarını destekleyebileceğimiz ve onlardan daha fazla yararlanabileceğimiz’ sözlerini kullanıyor.
Ve hemen panikleyerek, bu ifadelerin bir darbe hazırlığı anlamına geleceğinden korkarak, ‘darbeyle değil, bir darbeyle değil; seçim süreciyle’ diyor.
E tabii.
Amerikalı gazeteci bunu haber olarak bile görmez.
Venezuela’da, Irak’ta, Suriye’de, Libya, Lübnan ve İran’da zaten darbe, işgal, iç savaş, terör vs elinden geleni arkasına koymayan zorba bir süper devletten söz ediyoruz.
Zorba ve çökmekte olan da diyebiliriz.
Biden’ın asıl mesajı, Erdoğan’a karşı ve yanında olan unsurlarla birlikte bir “tasfiye” sürecine vurgu yapması.
Joe Biden, 15 Temmuz 2016 FETÖ/NATO darbesinin destekçisi ABD Başkanı Barack Obama’nın yardımcısıydı.
O dönem darbenin asıl sebebi, Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşması, hatta stratejik ortaklık çizgisine gelebilmesiydi.
Jeopolitik tunç yasası öyle güçlüydü ki, Amerikan yanlısı bir siyasal İslamcı partiyle bile bu önlenememişti.
Dahası, CIA uşağı FETÖ, Ergenekon, Balyoz, Casusluk ve onlarca benzer kumpasla, Rus savaş uçağını düşürmek, Rusya Büyükelçisi Karlov’u öldürmekle de buna set çekememişti.
Geriye kalan tek çare, bir darbe girişimiydi.
FETÖ’nün hapse atılma sürecini görmesi ile olaylar hızlandı.
Hain FETÖ’nün içinde de ihanetlerin olmasıyla darbe akim kaldı.
Ancak tehlike geçmemişti.
Bunu 2019 Aralık ayında bizzat eski Başkan Yardımcısı, yeni başkan adayı Biden söylüyordu.
Aslında RAND Raporları da farklı yönlerden benzer şeyler anlatıyordu.
Erdoğan’ın yakınındaki NATO ve Amerikan dostlarından umutluydular.
Ayrıca Davutoğlu, Babacan ve elbette Gül de muhalefette güvendikleri isimler.
Ama Biden ne diyor bakın: ‘Muhalefet liderliğini desteklediğimizi açıkça ortaya koymalıyız.’
Yani şimdi kimdir muhalefet liderliği şu anda?
Kemal Kılıçdaroğlu.
İdeolojik olarak değil ama ‘siyaseten’ büyük bir başarıyla belediye seçimlerinde, HDP de dahil muhalefeti bir araya getirip kazanmayı bilen Kemal bey yani.
Ergenekon/Balyoz tertiplerinde değil ama FETÖ tasfiyelerinde “Adalet” yürüyüşü yapan YCHP lideri.
Son röportajında ne diyor Kılıçdaroğlu:
Soru (İpek ÖzbeyCumhuriyet): “Aklınızdan cumhurbaşkanı adayı olarak hiç Abdullah Gül geçti mi?”
Rusya'da "Sputnik V" adı verilen aşının üretildiği merkezi görüntüledi
Cevap (KK): “Şöyle ifade edeyim: Bize gelen böyle bir şey yok. Nereden çıktı ben de bilmiyorum. Abdullah Gül, isterse cumhurbaşkanı adayı olabilir tabii. Kalkıp, “Olamazsın” diyemeyiz ki...”
Soru: “Tabii olabilir de sizin partinizden olur mu?”
Cevap: “Bu konuda bize gelen hiçbir şey yok. Olmayan bir konuda bir düşünce beyan etmemizin mantığı yok. Soru şu: Abdullah Gül’den neden bu kadar korkuyorlar?”
Neden acaba?!
Exeter fotoğraflarına bakın anlarsınız. Zekeriya Öz’ü kim buldu getirdi? Irak’ın işgalinde (2 sayfa 9 maddelik anlaşma) o sözleri kim verdi?
Ha bu arada Muharrem İnce de bence CHP’den anlaşmalı ayrılıyor.
CHP'den Muharrem İnce ve Abdullah Gül açıklamaMAsı
Kemalist oyları da o avlayacak hesapta.
Kendisinin Kemalizm ile en ufak ilgisi yok.
Basın toplantısı diyor, soru almıyor.
Gidiyor Nagehan Alçı ile görüşüyor.
Kürtlerin oyları diyerek resmen ayrımcılık yapıyor.
Zaten her fırsatta Batı yandaşlığını vurguluyor, Rusya ve Çin’e karşı olduğunu satır aralarına ekleyiveriyor.
AKP de farklı değil.
Sanıyor ki eskisi gibi hem İhvancı olunup, hem ABD ve AB idare edilebilir.
O iş bitti.
Mısır’dan anlayın, ihvan’a darbe yapan Sisi’yi destekledi ABD.
İhvan artık Suriye’deki gibi ABD’nin müttefiki filan değil.
Siyasi İslam’dan elini çekmeye başladı ABD 2015 itibarıyla.
Bunu nereden anlıyoruz.
Şimdiye kadar Mavi Marmara baskını da dahil, Suriye, Filistin her türlü gelişmeye rağmen AKP ile ilişkileri perde arkasından da olsa sıcak tutan İsrail ve ABD’deki Yahudi lobisinden.
İsrail ve Yahudi lobisi artık Türkiye’ye düşman.
Doğu Akdeniz’de güçlenen bir Türkiye onlar için artık halledilmesi gereken bir tehdit.
Hele de (mecburen) Avrasyacı Atatürkçü olma gidişatı/potansiyeli olan bir ülke.
İsrail’in son gerginlikte Yunanistan’ı açıkça desteklemesi ve AJC (American Jewish Comitte) ile HALC’in (Hellenic Amerikan kuruluşu) Amerikan Dışişleri Bakanı Pompeo’ya Yunanistan’a ortak destek mektubu işin geldiği noktayı anlatıyor.
Aynı Rusya ve Çin ile ilişkiler gibi, Doğu Akdeniz’de Mavi Vatan şiarıyla hareket etmek de ABD ve İsrail için kabul edilemez bir şey.
Türkiye’ye karşı geniş bir koalisyon hazırlıyor ABD.
Yunanistan, Suudi Arabistan, Fransa, Mısır, PKK/YPG, Irak’taki Amerikan yanlısı Kazımi hükümeti, Ermenistan’da Amerikan yanlısı Paşinyan hükümeti, İsrail, Kıbrıs Rum Kesimi, BAE vs.
En son olarak İsrailBAE anlaşması da İran’dan çok Türkiye’yi hedef alıyor.
Bu anlaşmanın önemi ilk kez açıkça yapılması.
Yoksa Suudi Arabistan ile İsrail’in istihbari ve güvenlik işbirliği çok daha eskilere gider.
Sözde içe kapanmacı Trump döneminde bile ABD’nin eli kolu rahat durmazken, Siyonist ve Neocon Biden’ın gelişi hem iç siyasette, hem de dış gelişmelerde fena halde aleyhimize olacaktır.
Şimdi hepimiz toplanıp, Prof. Lichtman yanılsın diye dua edelim.
Baksanıza 9 puanlık fark son CNN anketinde (17 Ağustos 2020) 4’e inmiş.
Hoş, Trump kazansa ne fark edecek o da ayrı.
Emperyalist zorbanın iyisi kötüsü olmaz.
Sadece laciverdi olur.
Bakın Trump FoxNews’a ne dedi son olarak:
“ABD Başkanı, birinci sınıf satranç oyuncusu Erdoğan gibi yabancı liderlerle başa çıkabilecek zihinsel kapasitede olmalı. Geçen hafta dünya liderleri beni arayıp Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'la başa çıkmamı istedi. Dediler ki ‘O bir tek seni dinler, çünkü o kişilik bir tek sende var’.