Türkiye radikal çözümlere mecbur. "Ekonomide Kurtuluş Savaşı" serbest piyasa alışkanlıklarıyla başarıya ulaşmaz. Bir yandan ABD'nin saldırılarına, PKK ve FETÖ piyonlarına karşı mücadele verilirken, ekonomik cephede buna aykırı tavırlar, İkinci Kurtuluş Savaşı'nı akamete uğratır.

ÜRETİME DARBE

Yükselen elektrik faturaları, sadece hane halkını etkilemiyor. Belki daha da önemlisi Türkiye'nin üretimine darbe vuruyor. Yükselen maliyetler, yer yer kira bedelini aşan elektrik ve doğalgaz faturaları esnaf, sanayici ve tüccarı çaresiz bırakıyor. Yatırım yapmak, üretime yönelmek, istihdam yaratmak külfete dönüşüyor. Bu durum kaynakların üretime değil; döviz, faiz, borsa gibi finansal araçlara yönelmesine yol açar. Omurgası sıcak paraya değil üretime dayanan yeni modelin, bu gidişata müdahale etmeden başarılı olma şansı yok. Enerji fiyatlarına müdahale etmeden, enflasyonla mücadele olanağı da yok.

BU DÜZEN HÜKÜMET GÖTÜRÜR

Devlet bankalarının yükün altına girip yüzde 0,2 kâr ettiği, özel bankaların ise yüzde 90 kâr ettiği düzen, bu hükümeti götürür.

Bölgelerinde tekel olan 21 özel elektrik dağıtım şirketine müdahale edilmezse, bu da hükümeti götürür.

Biden, hükümeti götürmek istiyor, açık açık söyledi. Rand Corporation da açık açık yazdı. PKKFETÖAmerikancı muhalefet... Hepsi götürmek istiyorlar ve ittifak halindeler.

Hiçbiri götüremez. Bu millet vatanseverdir.

Ama "enerji piyasası" denen ucubeye müdahale edilmezse, işte bu, hükümeti götürür. Biden tayfasına da gün doğar.

Yapılacak en büyük yanlış, elektrikte kamulaştırma, ucuz elektrik ya da zamların geri alınması talebini düşmanca görmek olur. Haklı talep, meşru talep. Talep, halis muhlis halk talebi. Ak Parti'nin de dayandığı üretici sınıfların çığlığı. Bu çığlığa sessiz kalmak, hükümeti götürür.

PİYASALAŞMANIN SONUCU

Elektrik dağıtım şirketleri lehine oluşturulan "enerji piyasasının" nasıl işlediğini Aydınlık'ta bütün ayrıntılarıyla anlattık. Alım garantisi verildiği için yapılan plansız ve ihtiyaç dışı yatırımlar... Doların yükselmesiyle devasa boyulara ulaşan ve bankacılık sistemini tehlikeye atan borçlar... Şirketlerin borçları nedeniyle batmaması için onlar lehine yükseltilen elektrik tarifeleri. Şirketlerin devletten aldıkları elektriğin fiyatı düşse de vatandaşa sattıkları elektriğin fiyatının sürekli yükselmesi... Ödenmeyen vergiler... Devlet, diğer herşeyi ihmal edip, 21 şirketin batmasını engellemeye çalışıyor! Bu arada "zor durumdayız" diyen şirketler, kâr payı dağıtmaya devam ediyor.

Sonuç: Üretim, dağıtım ve perakende satışın özelleşmesi ve piyasaya açılması vatandaşı vurdu. Üretimi vurdu. Faturanın en az yarısı, özelleştirmenin faturası. Üç otuz paraya kamuya ait dağıtım şirketleri özelleştirildi ve 10 yıl sonra karşılaştığımız tablo bu.

KAR SADECE ISPARTA'YA MI YAĞDI

Bugün Aydınlık'ta okuyacaksınız. Isparta'ya 5 gün elektrik verilememesi, özelleştirmenin vardığı noktayı suratımıza tokat gibi çarptı. Daha çok gelir getirdiği için Alanya ve Manavgat'ta bakım var, yeni yatırım var ama daha az gelir getiren Isparta'ya yok. Türkiye'de kar yağan, buz tutan tek yer Isparta mı? Gerçekten yoğun kar yağışı nedeniyle mi 5 gün elektriksiz kalındı? Buna mı inandıracağız kendimizi? Eğer şirketseniz; hasta, yaşlı, çoluk, çocuk, esnaf, tüccar, çiftçi umrunuzda olmaz. Ama eğer devletseniz bu sizin işinizdir. Kâr etse de etmese de. Dikkat edilirse, sorumluluk alanında olmasa da onarım için devlet gücü devreye sokuldu. O hâlde bu işi özel sektöre havale etmenin anlamı nedir? 

DEVRİMCİ TAVIR ZAMANI

Tarifelerde indirime gidilerek, 1 Ocak zamlarının geri alınması ateşi biraz söndürebilir. Sadece konutlarda değil; sanayi, ticarethane ve tarımda da bu yapılmalı. Ancak piyasalaşmanın doğası, eninde sonunda benzer sorunları yeniden gündeme getirecektir. Devrimci olmak ve öncelikle elektrik dağıtım ve perakende satış sektörünü kamulaştırmak tek çözüm. 84 milyon insanın, yüz binlerce işletmenin ve ülkenin enerji güvenliğinin 21 şirketin insafına bırakılması, önümüzdeki zorlu sürecin gerekliliklerine uygun değil. Hükümet, ayakta kalmak istiyorsa, kendi yarattığı bu piyasaya mekanizmasıyla savaşmak zorunda. Muhalefetin zaten kamulaştırma gibi bir gündemi yok. Özel şirketlerle de özel bankalarla da sorunları yok. Her zaman olduğu gibi, köklü ve gerçek çözüm bir tek Vatan Partisi'nde var. Aydınlık