Gerçek, dünyada en seksi ve en zor bulunan şey. 
 
Hele şu son günlerde gerçekten de çok zor ulaşılıyor. 
 
Güç ve gerçek iki düşman. 
 
Gücü elinde tutanlar, ki bunlar yurtta ve dünyada benzer şekilde gerçeğin saklanması için ellerinden geleni yapıyor. 
 
Mesela ABD merkezli İnternet şirketleri muhalif medyaya sansüre başladı. Hatta Rusya ve Çin adına casuslukla bile suçluyorlar. 
 
E Türkiye zaten epeydir orada. 
 
Covid 19'dan tutun, seçimlere kadar, Suriye'den Beyrut'a değin aldatmaca, propaganda ve sansür mekanizması at başı gidiyor. 
 
Beyrut'a gelirsek. 
 
Orada patlayan şey, ABD, İngiltere, Fransa ve İsrail'in yani Batı Emperyalizm'inin işine geldi. 
 
Tıpkı 2005'teki Başbakan Refik Hariri suikasti sonrasına benziyor. 
 
Suç İran yanlısı Hizbullah'a atıldı. Daha sonra baskılarla Suriye ordusu Lübnan'dan çıkmak zorunda kaldı. Ve 2006'da İsrail ordusu Hizbullah'a karşı savaş başlattı. 
 
Şimdi de Lübnan'daki Hizbullah yanlısı hükümet istifa etti. Lübnan halkında bu olayların müsebbibi olarak Hizbullah'a tepki oluştu. 
 
Bu arada Beyrut'ta orada patlayan şeyin 2750 ton amonyum nitrat olup olmadığı da giderek daha kuşkulu hale geldi. 
 
Suriye ve Lübnan'da yaşayan ünlü gazeteci yazar Thierry Meyssan, 7 Ağustos tarihli yazısında önemli bir iddiayı ortaya attı. 
 
Meyssan, Lübnan'da İsrail'in yeni geliştirdiği yüksek tahrip güçlü bir silahı kullandığını ileri sürdü. 
 
İddiaya göre İsrail bu silahı, 2020 Ocak ayında Suriye'de denemişti.

 
Meyssan o denemenin de fotoğrafını yazısında paylaştı. Beyrut'ta ki o mantar benzeri beyaz bulutun aynısı görülüyordu. 
 

Alıntılıyorum: "Saldırıda kullanılan silahın ne olduğu bilinmemektedir. Bununla birlikte, Ocak 2020’den beri Suriye’de test edildiğini biliyoruz. Taktik nükleer bileşen içeren ve nükleer silahlara özgü mantar şeklinde bir duman çıkaran başlığa sahip bir füzeyle karşı karşıyayız. Tabi ki bu stratejik anlamda bir atom bombası değildir. 
 
Bu silah Suriye kırsalında bir ovada, daha sonra da Basra Körfezi’nde İran askeri gemilerine karşı su üzerinde test edildi. Basınç ve titreşimlerinin suya ve dağlara yansımasını sağlayan özel bir ortamda, şehir ortamında ilk kez kullanılmaktadır. Sadece Beyrut limanını yok etmekle kalmadı, yüz kişiyi öldürdü, en az 5.000 kişiyi yaraladı ve şehrin doğu kısmını büyük ölçüde tahrip etti (Batı kısmı tahıl silosu tarafından büyük ölçüde korundu)."
 
4 Ağustos’ta ki saldırı, tam olarak Binyamin Netanyahu’nun 27 Eylül 2018’de Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmada belirlediği yere yapıldı. Hizbullah, Netanyahu’nun konuşmasının hemen ardından depoda bulunan silahlarını başka yere aktarmıştı.

Limanın kontrolü Lübnan'daki Suudi yanlısı Hariri'ye yakın mafyatik bürokrasinin elindeydi. 
 
Şimdi dağılmaya başlayan sis perdesinin ardında o depoda bulunan 2750 ton amonyum nitratın sadece ihmal sonucu orada olmadığı anlaşılıyor. Gübre taşıyan geminin sahibinin kargoyu Mozambik değil aslında direk Beyrut'a getirdiği ortaya çıktı. Güney Kıbrıs'ta yerleşik Rus işadamı İgor Greçuşkin, büyük olasılıkla bu malzemeyi Suriye ve Libya'daki Suudi ve BAE kontrolündeki teröristlere getiriyordu. Ve bu depolardan satış ve nakliye yapılıyordu. İç siyasi pazarlık ve anlaşmalar çerçevesinde Hizbullah'ın da orada kendi silah depoları mevcuttu. 
 
İsrail bu depoyu hedef alırken muhtemelen amonyum nitrattan da haberdardı. Suriye'de denediği o korkunç hava basınçlı silahı deneyecek ve amonyum nitrat patlaması da kamuflaj görevi yapacaktı. 
 
Rus ve Türk patlayıcı uzmanları, o patlamanın sadece amonyum nitrat olamayacağını, farklı bir unsurun söz konusu olduğunu söylüyor. 
 
Amonyum nitrat çok zor patlatılan bir madde. Özel elektrik ve benzin içerikli fünye sistemi gerektiriyor. 
 
Uzmanlar ayrıca depodaki 2750 ton amonyum nitratın patlamasının sadece limanı değil tüm Beyrut'u havaya uçurabileceğini belirtiyor. 
 
Yani patlamada amonyum nitratın tamamı infilak etmemiş. 

PATLAMANIN JEOPOLİTİK SONUÇLARI

ABD ve İsrail uzun zamandır, yani 1980'lerden beri İran'a karşı örtük savaş yürütüyor. 
 
Bu savaş Irak'ı, Suriye'yi, Lübnan ve Yemen'i, Körfez Arap ülkelerini de içine alıyor. 
 
Kukla Kürt devleti projesi ve Büyük İsrail siyonist planı bu kapsam içinde yer alıyor. 
 
ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi de bunu öngörüyor. 
 
NATO özünde Rusya'ya karşı kurulmuş bir kenar kuşak projesiyken, BOP veya yeni adı (Yüzyılın Anlaşması?) her neyse, esasen Asya güçlerinin önünü kesmeyi hedefliyor. 
 
Burada temel olarak 2 ya da 3 Asya gücü var. Çin, İran ve belki de Pakistan. Türkiye de rahatlıkla bu üçlüye katılabilir. 
 
Çin'in 2013'ten beri adım adım geliştirdiği Kuşak ve Yol Girişimi'nin Avrupa, Ortadoğu ve Afrika'ya kara ve denizden rotası, Batı emperyalizminin hedefinde. 
 
ABD Çin ticaret savaşı, artık gerçek sıcak savaşın öncülü haline geldi. ABD'nin politika belirleyicisi ünlü RAND Corporation'un son raporunun adı, "War with China" yani Çin ile savaş. 
 
Trump, bu çerçevede sadece deniz gücünü harekete geçirmedi, küçük ve taktik nükleer silah geliştirilmesi için de düğmeye bastı. 
 
Aynı küçük taktik nükleer silahlar bundan böyle yeni Amerikan doktrini olan vekalet savaşlarında kullanılacak. 
 
ABD çöküş döneminde yeni bir strateji belirledi. Buna göre rakiplerle doğrudan savaş yapılmayacak. Rakiplerin doğal ve bölgesel düşmanları fişteklenerek desteklenecek. Mesela Çin'e karşı Hindistan, Avustralya ve Japonya, İran'a karşı İsrail, Suudi Arabistan ve Irak, Rusya'ya karşı Ukrayna, Polonya ve Türkiye; Türkiye'ye karşı Yunanistan, Fransa, Mısır, BAE, Libya'daki Hafter cephesi ve elbette PKK, Ermenistan ile Kıbrıs Rum yönetimi. 
 
Beyrut'ta yaşananlar da bu örüntünün bir iz düğümü. Fransa çökmüş devlet sistemine el koymak için Lübnan'a geri dönüyor. Tıpkı CIA ajanı Sarkozy'nin Libya'ya dalması gibi Rothschild ailesinin oğlanı Macron da Lübnan'a girmeye hazırlanıyor. İç siyasi kaos içindeki İsrail de savaşı başlatmak için ellerini ovuşturuyor. Zaten Suriye ve İran'a saldırı furyasını epeydir başlattı. İran ve Hizbullah'ı Suriye ve Lübnan'dan tasfiye etmek için fırsat kolluyor. ABD'nin hesabı daha büyük, Çin'in sömürüsüz küresel işbirliği projesi olan Kuşak ve Yol'u beşiğinde boğacak. 
 
Ancak İsrail ve ABD'nin planları tutmayacak. 
 
2005'teki Hariri suikasti sonucu Suriye'yi Lübnan'dan çıkarmıştı ama daha sonra 2006'da Hizbullah'an tokadı yemişti. 
 
ABD de o büyük terör koalisyonu ile bile Suriye'yi ele geçiremedi. Kürt koridorunu kuramadı. Kuşak ve Yol yatırımlarını durduramadı. 
 
Bunun en somut örneği de Çin ve İran arasında son 4 yıldır alt ve üst yapısı hazırlanan 400 milyar dolarlık büyük anlaşma. 
 
Altyapı, enerji, ulaşım, telekomünikasyon, bankacılık ve askeri alanlardaki 25 yıllık dev işbirliği için bu ayın başında resmi temaslar başladı. 
 
Her iki ülke de ABD'nin tepkisinden çekindiği için görüşmeleri düşük profille götürüyor. Ama yakında işi rengi ortaya çıkacak. 
18 sayfalık taslak anlaşma metnine göre, Çin'in İran'da bankacılık, telekominikasyon, limanlar, demiryolları ve onlarca diğer farklı projedeki varlığının çok büyük oranda artırılması öngörülüyor

Bunun karşılığında, Pekin yönetimi gelecek 25 yıl boyunca, düzenli bir şekilde indirimli İran petrolü satın alacak.

Belgede, derinleşen bir askeri işbirliğinden de bahsediliyor. Ortak eğitim ve tatbikatlar, ortak araştırma ve silah geliştirme ile istihbarat paylaşımı öngörülüyor.

En önemlisi de Çin ve Rusya'nın soğuk savaş dönemindekinin tam tersine stratejik işbirliğini sürdürmesi. 

İşte Beyrut saldırısının hedefi ve arka planında bu ve bunun gibi Avrasyacı yeni girişimler yatıyor. 

İsrail'in saldırısı sonrası Trump, İran temsilcisi olarak Bush ve Cheney ekibinden neocon Şahin ve Nikaragua katili Elliot Abrams'ı aradı. Venezuela'da Maduro'nun devrilmesi için çalışan Abrams, şimdi hem Venezuela, hem İran'a karşı kirli savaşın başındaki isim oldu. Bu da Avrasya'ya karşı önemli bir saldırı hamlesi olarak görülebilir. 

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki Avrasyacı "Mavi Vatan" çıkışına karşı Atlantik merkezli provokasyonlar da kuşkusuz bu hamlelerden. 

Dünyanın bugün geldiği noktada Asya yapıyor, Atlantik yapılanı bozmaya çalışıyor. 

Sizce kim kazanır? 

KAYNAKLAR:

İsrail Yeni Bir Silahla Doğu Beyrut'u Yok Etti Thierry Meyssan Voltairenet

Who Profits from the Beirut Blast? Pepe Escobar Asia Times

Trump administration has appointed disgraced neoconservative hawk Elliott Abrams to the new position of chief advisor on Iran Alan MC Leod Mintpressnews

Çin İran Anlaşması, Washington'da alarm zilleri çaldıran anlaşmanın taslak metninde neler var? BBC Türkçe 13 Temmuz 2020