Savunma sanayii uzmanı Anıl Şahin, Baykar'a düzenlediği ziyarete ilişkin Savunmsanayist sitesinde bir yazı kaleme aldı. İşte o yazının detayları...
Ziyaret sırasında BAYKAR’ın faaliyetleriyle ilgili güncel bilgileri alma fırsatımız oldu. Aynı zamanda BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar ile önemli bir sohbet gerçekleştirdik. Baştan söylemek gerek, bu bir ziyaretti dolayısıyla konuşmaların çoğu offtherecord yani BAYKAR ile biz medya mensupları arasında. Ancak bu ziyaretten bazı önemli doneleri siz okuyucularımızla paylaşacağım.
Halihazırda BAYKAR’ın Hadımköy’deki yerleşkesi, 4 ana fazdan oluşuyor. 1. Faz dediğimiz alan esasında BAYKAR’ın ilk faaliyete geçtiği ve BAYRAKTAR TB2’yi ürettiği kısım. Esasında halen de bu kısımda Bayraktar TB2 üretimi devam ediyor. Şaşırtıcı olabilir ancak BAYKAR, günde 1 adet Bayraktar TB2 SİHA’nın üretimini gerçekleştirebiliyor.
Tabii ki üretilen Bayraktar TB2 SİHA’lar direkt olarak kullanıcıya teslim edilmiyor. İlk olarak motor testine tabi tutuluyorlar, akabinde ise uçuş testleri için Keşan’a naklediliyor. Sizlere Haziran ayında, 500’üncü Bayraktar TB2 SİHA‘nın hattan çıktığının bilgisini vermiştik. Şu anda 600 adede yaklaştığını söyleyebilirim.
BAYKAR, 33 ülkeye SİHA ihracatı gerçekleştiren bir şirket. 32 ülke ile Bayraktar TB2 SİHA, 8 ülkeyle ise AKINCI TİHA ihracatı için sözleşme imzalamış durumda. Bir başka okumayla: BAYKAR, 33 ülkeye ihraç edilen 40 adet hava platformu için eğitim ve lojistik destek hizmeti sunan bir şirket. Yani bu iş, sadece SİHA’ları üretmekle bitmiyor.
Özellikle Bayraktar TB2 SİHA’nın, Türk savunma sanayiine hatta Türkiye’ye yönelik bakış açısını değiştirdiği tüm kesimler tarafından kabul gören bir husus. BAYKAR, şu anda gelirlerinin çok büyük bir kısmını hatta tamamına yakınını ihracattan elde ediyor. Öte yandan ArGe faaliyetlerinin de ?’luk kısmını yani neredeyse tamamını kendisi fonluyor. Bu esasında Türk savunma sanayiinde pek alışılmamış bir yaklaşım…
Esasında BAYKAR’ın gerek çalışan gerekse teknik altyapısını görünce, böyle bir teknoloji şirketinin savunma sanayiinde hemen hemen tüm ürün gamında faaliyet gösterebileceği izlenimine kavuşuyorsunuz. Zaten Türk savunma sanayiinde de genel işleyiş bu şekilde. Yani ürün gamında ‘ihtisaslaşma’ yerine ‘rekabet’ çok daha büyük bir trend. Bunu insansız deniz araçlarında da görüyoruz.