Başıma geleceklerden İmamoğlu sorumludur
Uzun yıllardır aynı telefon numarasını kullanıyorum ama hat benim adıma kayıtlı değil. O zamanlar yurtdışında olduğum için, sağ olsun, hattı bir yakınım almıştı, o gün bugün öyle kaldı. Üstelik bu hattın rehberde kaydı da yok. Bankacılık işlemleri, kargo ve sair konular için ise kurum adına kayıtlı hatları kullanıyorum. Yani benim özel olarak numaramı verdiğim insanlar dışında kimsenin şahsi telefon numarama ulaşma imkânı yok.
Devam edeyim….
Yıllar önce, İstanbul’a geldiğim zamanlarda kaldığım, ikametim olarak görünen bir adres vardı. Üzerinden en az 15 yıl geçmiş, artık orası ile hiçbir ilgim yok, gitmeye kalksam mahallenin yolunu bile bulamam. Hali hazırda yaşadığım eve ise kargo vs. pek gelmez, bu tip işler, iş adresim üzerinden yürüyor. Evime herhangi bir kargo gelse de kapıdaki güvenlik görevlisine veya kapıcıya bırakılabilir.
Biraz uzattığımın farkındayım, lütfen sabırla okumaya devam edin.
Kısa süre önce şöyle bir olay yaşadım: 537 ile başlayan mobil bir numara tarafından arandım. Telefondaki kişi bir kargo firmasından aradığını, adıma bir zarf gönderilmiş olduğunu, fakat beni adresimde bulamadığını söylüyordu. Verdiği adres yukarıda sözünü ettiğim on beş yıl önceki adresti. “Yanlış adrese gitmişsiniz” deyip yazışma adresim olan iş yeri adresimi söyledim. Telefondaki ses, o bölgeye bakmadıklarını söyledi. O zaman sokaktaki esnafa bırakın ben uğrar alırım dedim. Aldığım yanıt hayli tuhaftı: Bu bir banka zarfı imiş ve mutlaka bana elden teslim edilmesi gerekiyormuş, bugün o tarafa yolum düşebilirse falanca yerde buluşabilir miymişiz! Hayatımda ilk kez buluşarak kargo teslim etmek isteyen bir kargocu ile karşılaşıyordum. “Bir zarf teslim almak için sizinle ne diye buluşayım beyefendi, kendi dağıtım ofisinize bırakın gidip oradan alırım” dedim. Telefondaki ses buluşmamız konusunda biraz ısrarcı olacak gibiydi ama, benim sert çıktığımı görünce “peki o zaman ben şubeye bırakıyorum oradan alırsınız” dedi.
Hemen ertesi gün adını verdiği kargo şirketinin ilgili ofisine uğradım. Ne öğrensem beğenirsiniz? Adıma gelmiş hiçbir gönderi yok! Evet kendi kayıtlarında bana ait adres olarak, ta on beş yıl önceki ikamet görünüyor ama, bana gelen giden hiçbir gönderi yok. Kayıtlarında telefon numaram da bulunmuyor. Olayı şirketin yöneticisine aktardığımda, “müşterilerle buluşarak kargo teslim etme gibi bir uygulamamız yok, kargo mutlaka adrese teslim edilmek zorundadır” dedi. Beni arayan numara ise çalışanlarından birine ait değildi. O numarayı beraberce aradık ve şu yanıtı aldık: Aradığınız numara kullanılmamaktadır!
Kargo yöneticisinin yorumu “Gaffar ağabey birileri sizi dolandırmaya kalkmış, iyi ki buluşmaya kalkmamışsınız” oldu.
Geçen haftaya kadar ben de aynı fikirdeydim. Bir şekilde tufaya getirip bir kâğıt falan imzalatmaya kalkacaklardı diye düşünüyordum. Artık geçerli olmayan bir adresi kullanmaları teslimatı gerçekleştiremedik diyerek benimle buluşmalarının bahanesi içindi. Her ne yapmak istiyorlarsa beni mutlaka kendi planladıkları yere getirmek istiyorlardı. Yani kullanılmayan adres özellikle seçilmişti. Ancak kişisel telefon numarama nasıl ulaştıklarını bir türlü çözemiyordum!
Hala da çözebilmiş değilim ama, geçen hafta İBB ile ilgili ortaya çıkan rezalet aklıma bir bit yeniği düşürdü. Çok yakın bir zamanda yeni giriştiğim bir işin ofis organizasyonu için şahsi numaramı İBB’nin bazı şirketleri ile paylaşmak zorunda kalmıştım…. İnsan “acaba???” demekten kendini alamıyor!
Biliyorsunuz, İmamoğlu yönetimi, aralarında PKK’nın dağ kadrosuna militan devşiren bir kişi ve polis cinayetine karışan bir DHKPC’li de olmak üzere yüzlerce terör iltisaklı ismi belediye kadrolarına doldurmuş. Belediye şirketlerinde adeta bir silahlı terör ordusu istihdam edilmiş durumda. Bu örgütler yıllardır benim gibi gazetecileri tehdit ediyorlar. Sosyal medya üzerinden veya eposta iletileri ile sürekli tehditler alıyoruz. Özellikle benim gibi sol içinden çıkma yazarlar, gerçekleri “içeriden” ve en çıplak hali ile yazdıkları için daha da fazla hedef oluyorlar.
Kimseyi peşinen suçlamak doğru değil, sadece içimde oluşan makul bir şüpheyi dil getiriyorum. İBB, benim gibi milyonlarca insanın iletişim ve adres bilgisine sahip. Ve şimdi İmamoğlu’nun “istihdam politikası” sayesinde terör örgütü mensuplarının bu bilgilere rahatça ulaşabildiğini öğreniyoruz. Korkmakta, endişe etmekte, başımıza gelen tuhaf olayları bu ciddi güvenlik açığına bağlamakta haksız mıyız?
Ben kadere iman etmiş bir insanım, silahım hiç olmadı, korumam falan da yok. Yazdıklarım için de İsmet Özel’den alınma tek bir ilkem var: Ölümden korkup da gününü sayan, ölür gider yar koynuna giremez.
Ancak şimdi, tarihe kayıt düşmek için açıkça ifade etmek istiyorum: Başıma gelebilecek herhangi bir kötülüğün baş sorumlusu, teröristlerin şahsi bilgilerime erişmesine imkân veren Ekrem İmamoğlu’dur.
aydinlik.com.tr