Erken seçim çağrıları yapan CHP'nin 'seçim vaatleri' içinde öncelik verdiği konular KHK ile kamudaki görevlerinden atılanlar ve terör operasyonlarına karşı bildiriye imza atan 'Barış Akademisyenleri'... CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca geçen haftalarda kamudan ihraç edilen herkesin dosyasını yeniden ele alacaklarını KHK'lılara 'müjdeledi.' Sık sık Barış Akademisyenlerine desteğini dile getiren Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu da bu sefer göreve iadeleri için tarih verdi: İktidara geldiğimizde bir hafta içinde...
ERDOĞDU NASIL SAHİP ÇIKILDIĞINI ANLATTI
Van’da geçen gün sivil toplum örgüt temsilcileri ile bir araya gelen Kılıçdaroğlu, TSK'nın Hendek operasyonlarına karşı çıkan kendilerine “Barış Akademisyenleri” adını verenler için şu vaatlerde bulundu: “Barış Akademisyenleri, ülkede en güçlü en yetkin insanlar. Biz kalktık bir ‘barış bildirisi’ yayımladılar diye binin üstünde akademisyenin görevine son verdik. Benim gibi düşünmeyen, bizim gibi davranmayan insan için de söylüyoruz. Selahattin Demirtaş, Kavala neden hapiste? Sırtı kalın olanlar FETÖ’den hepsi dışarıda, askeri öğrenciler hapiste. Bu topluma sözüm olsun. Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda ilk bir hafta içinde Barış Akademisyenlerinin tamamını görevlerine iade edeceğiz. “CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu da akademisyenlere CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun talimatıyla nasıl sahip çıkıldığını daha önce Twitter'dan şöyle anlattı:
“Barış Akademisyenleri üniversiteden ihraç edildikten sonra CHP’de sivil ölüme terk edilen bu akademisyenlerle dayanışma kararı alındı. Bu karar Genel Başkanımızın talimatıydı. Alınan karar gereği ihraç edilen Barış Akademisyenleri belediyelerimizde istihdam edilecek ve kendilerine yaşama tutunacak kadar ücret ödenecekti. Bu ücret sigorta ve diğer masraflar dahil 5.000 TL’ydi. Ben aralarında Hayri İnönü’de olan üç belediye başkanı ile görüştüm. Her biri altı Barış Akademisyenini işe alacaktı. Kalan akademisyen ve uzmanların ücretleri de Parti kaynaklarından ödenecekti. Akademisyenlerin iş başvuru dosyaları hazırlanarak Belediyelerimize gönderildi. Ve akademisyenler çalışmaya başladı. Ancak aradan aylar geçmesine rağmen akademisyenlere maaş ödenmemeye başladı. Daha sonra Şişli Belediyesinden bir Meclis üyesi nakit olarak 30 bin TL getirdi. Ben paraya asla dokunmam bu parayı muhasebe ödesin dedim. Ve 56 ay boyunca 5 akademisyenin maaşı bu şekilde ödendi.”
KHK KAMPANYASIYLA EŞ ZAMANLI
CHP’nin öne çıkardığı bir başka konu da KHK’lılar. CHP, KHK’lılarla toplantılara başladı. Adana, İzmir ve İstanbul'un ardından dördüncüsü Kütahya ve Eskişehir KHK'lı platformları ile Eskişehir'de gerçekleşti. Toplantıda öne çıkan isim CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yüksel Taşkın’dı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkan Yardımcısı yaptığı Yüksel Taşkın, FETÖ’nün Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davalarının tetikçisi Taraf’ın yazarlarından biriydi... Taşkın, barış bildirisine imza attığı için üniversiteden atıldığını hatırlatarak, KHK’lıların geri döndürülmesi için, "Biz bu işin siyaseten çözüleceğine inanıyoruz. Artık hukukla falan çözülmez. Buna inanmıyoruz artık" ifadelerini kullandı.
YARGI KARARLARINI HİÇE SAYDI
İstanbul'daki buluşma da Sarıyer Belediyesi'nin ev sahipliğinde yapıldı. Bu toplantıya Taşkın'ın yanısıra CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da katıldı. Burada konuşan Gülizar Biçer Karaca, kesinleşmiş yargı kararlarını görmezden geldi ve KHK'lılarla ilgili tüm dosyaları yeniden açacaklarını ilan etti: “Hakkında kesinleşmiş yargı hükmü dahi olsa KHK ile ihraç edilen, mahkumiyet ve beraat ne olursa olsun tamamının dosyasını yeniden ele alacağız. Biz 20 Temmuz sivil darbesinin devam ettiği bu süreçte hukuksuzca, adaletsizce işinden edilen, KHK zulmüyle sivil ölüme terk edilen anlayışa mutlaka son vereceğiz. Hak ihlaline uğradığınma karar verilmiş tüm akademisyenlerimizi görevlerine iade edeceğiz.”
TERÖRLE MÜCADELEYİ 'SUÇ' İLAN ETTİLER
Güvenlik güçlerinin PKK’nın hendek eylemlerine yönelik başlattığı operasyona karşı çıkan 1128 akademisyen 11 Ocak 2016’da “Bu suça ortak olamayacağız” başlıklı bir bildiri yayımlamıştı. PKK’ya hiçbir eleştiri getirilmeyen bildiride, yürütülen operasyon “kıyım” olarak nitelendirilmişti. Güvenlik güçlerinin yürüttüğü mücadeleyi “katliam” olarak gören bildiri özetle şöyle:
“Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye'nin kendi hukukunun ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir. Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz. Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz.”