Ali Babacan'ın Deva Partisi Şanlıurfa İl Başkanı Av. Ahmet Tüysüz, yeniden "açılım süreci" mesajları verdi. "Açılım"da sıkça kullanılan "anadil", "anayasal vatandaşlık" ve "yerel yönetimleri güçlendirme" sözü veren Tüysüz, "Valiler seçimle gelmeli" dedi. Ahmet Davutoğlu da son dönemde Doğu ve Güneydoğu gezilerinde aynı mesajları vermişti.


Deva Partisi Şanlıurfa İl Başkanı Av. Ahmet Tüysüz, AKP'yi "açılım süreci"nden vazgeçmekle eleştirdi. "Adını doğru koyarak başlayalım; Türkiye’de bir Kürt sorunu vardır" diyen Tüysüz, "Parti programımızın girişini oluşturan temel hak ve hürriyetlerin, merkezi ve yerel yönetimlerle, eğitim ve kültür sanat bölümleriyle, Kürt meselesinin de yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ile büyük ölçüde çözüleceğine inanıyorum" ifadelerini kullandı.

Gazete Duvar'a konuşan Ahmet Tüysüz'ün açıklamaları şöyle:

"Adını doğru koyarak başlayalım; Türkiye’de bir Kürt sorunu vardır. Bu konuda herkesin farklı fikirleri farklı çözüm önerileri olabilir. Mevcut iktidar bu sorunu çözmek adına “açılım süreci” ile bir süreç başlatmış, belli bir aşama kaydetmiş, sonradan içi sulandırılıp ‘milli birlik ve kardeşlik projesi’ne evrilerek eskisinden daha kötü bir noktaya getirilerek çözümsüzlüğe terk etmeyi tercih etmiştir. Özellikle ceza dosyalarında çok sıkça karşılaştığım bir pratik, açılım sürecinde insanlar fikirlerini açıkça beyan etmiş, sosyal medyada görüşlerini dile getirmiş ancak aradan uzun yıllar geçtikten sonra adeta devlet kendi vatandaşına tuzak kurmuş bir refleksle ve tamamen güvenlikçi bir politika ile o demokratik ve özgür ortamda beyan ettiği fikirleri soruşturma dosyalarına dönüştürerek insanları cezalandırma yoluna gidilmiştir.

O dönem suç oluşturmayan bir eylem, yasada herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen evrensel bir ilke olan suç ve cezaların geriye yürümezliği prensibi yerle bir edilerek suçmuş gibi işlem görmüştür. İnsanların neredeyse yarısı örgüt propagandası suçundan sabıkalı durumdadır. Demokrasi açısından farklı fikirlerin oluşu demokratik zenginliktir.

YEREL YÖNETİMLERİ GÜÇLENDİRECEĞİZ

Parti programımızın girişini oluşturan temel hak ve hürriyetlerin, merkezi ve yerel yönetimlerle, eğitim ve kültür sanat bölümleriyle, Kürt meselesinin de yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ile büyük ölçüde çözüleceğine inanıyorum. Programımızda yer aldığı haliyle, “Ülke kaynaklarının yerinde, verimli ve etkin kullanılabilmesi, demokratik temsilin geliştirilmesi ve demokratik kültürün derinleştirilmesi için yerel yönetimlerin güçlendirilmesi bir zorunluluktur”.

ANADİL, ANAYASAL VATANDAŞLIK, GÜÇLÜ YEREL YÖNETİM...

Parti programımız; anadil, anayasal vatandaşlık ve güçlü yerel yönetimler hususunda çok net önerilerde bulunmaktadır. Meselenin tanımlanması, içeriğinin doldurulması ve çözümünde yukarıdan aşağıya bir devletçi refleks yerine yatay düzlemde toplumla birlikte yapılması önemli. Siyaset kurumu gerek meselenin çözümü sürecinde gerekse de sonunda bireysel ve toplumsal özgürlükleri güvence altına alacak bir yaklaşımla pozisyon almalıdır.

VALİLER SEÇİMLE GELSİN

Sayın Genel Başkanımız da hak ve özgürlüklerin bir pazarlık konusu yapılmadan “tanınması gerektiği” hususunu daha önce defalarca dile getirmiştir. Diğer yandan güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüşü vaat ediyoruz. Demokratik bir olgunluk içerisinde her fikri, her ortamda tartışabilmeliyiz. Sayın cumhurbaşkanı defalarca Türkiye’de valilerin seçimle gelmesi gerektiğini ifade etti. Ancak şu an geldiği nokta, halkın iradesini hiçe sayarak seçilmiş belediye başkanları yerine kayyum atamak oldu. Bu bağlamda bir Kürt olarak Kürt sorununun benim için temel hak ve özgürlükleri teminat altına alan liberal bir anayasanın yanı sıra yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ile çözüleceğini düşünüyorum."

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu partisinin Van Kongresi’nde yeni "Kürt açılımı"yla ilgili mesajlar vermişti. Mehmetçiğin PKK ile mücadele ettiği dağlara yazdığı Atatürk'ün "Ne mutlu Türküm diyene" sözünü de hedef alan Davutoğlu, "Dağa taşa yeniden ayrıştırıcı sloganlar yazılarak" ülke birliğinin sağlanamayacağını iddia etmişti. Davutoğlu Güneydoğu'daki diğer gezilerinde de benzer açıklamada bulundu.