“Işık” saçmak ve ülkede yükselmek istiyorsanız önce İngiltere’de okuyacaksınız.
O da öyle yaptı. Lisansı İstanbul’da okumuş, yüksek lisans ve doktorasını İngiltere’de tamamlamıştı.
Dönünce de ülkemizin en “popüler” üniversitesi olan Sakarya Üniversitesi'ne girmişti.
“Üniversitelerde FETÖ” başlığını konuştuğumuz bir program esnasında Prof. Dr. Emin Gürses, çok çarpıcı bir cümle kullanmıştı. Bazı savcı ve rektörlerle konuştuğunu anlatan Gürses bu kişilerin kendisine, “Bir üniversite var ki hocam… Eğer bu üniversitede FETÖ’cülere operasyon yapsak, üniversiteyi kapatmak zorunda kalırız” dediğini aktarmıştı.
İşte o üniversite Sakarya Üniversitesiydi.
Adil Öksüz’ün, KÖZ grubunun lideri eski FETÖ’cü Kemalettin Özdemir’in, Abdullah Gül’ün görev yaptığı üniversiteydi Sakarya.
AYM üyesi Engin Yıldırım işte bu üniversitede “büyük bir başarı” sergileyerek 31 yaşında doçent, 36 yaşında da profesör olmuştu. Bu başarıyı kaç kişi yakalıyor bilinmez ama işte Engin Yıldırım bunu başarmıştı.
Tam bir yıl sonra aynı üniversite Yıldırım’ı dekan yapmıştı. Henüz yaşı 37’ydi.
Uzun yıllar dekan olarak kalmıştı.
Başarısı bununla sınırlı kalır mı?
2010 yıllarını biliyorsunuz, kimlerin devlette hâkim olduğunu… O dönemde kritik yerlere kendisinden olmayanları sokmamak için savaşan belli başlı güçleri…
Devletin en yüksek yargı organı ve temel taşı olan Anayasa Mahkemesine bir asil üye alınması gerekiyor ve dönemin Cumhurbaşkanına isim önerilmesi bekleniyordu.
İsmi öneren kişi, Gül’ün YÖK’ün başına atadığı Yusuf Ziya Özcan’dı.
Hani geçen aylarda FETÖ’nün kendi döneminde bütün soruları çaldığını itiraf eden kişi. Zamanında tüm soruları çalan FETÖ mensuplarının devlete yerleşmesine göz yuman Yusuf Ziya Özcan.
İşte Gül’ün atadığı Özcan, Gül’ün önüne Anayasa Mahkemesi üyeliği için 3 isim koymuştu.
36 yaşında profesör dururken başkasına ne gerek vardı?
3 isimden birisi Engin Yıldırım’dı.
Tercih doğal olarak Gül’e bırakılmıştı.
***
Burada bir nefes alalım ve çok kritik bir isimden bahsedelim: Mustafa İsen.
İsen de Gül’ün çalışma arkadaşlarından.
Gül Başbakan iken İsen’i Kültür Bakanlığı Müsteşarı olarak atmak istemişti. Ancak MİT’ten İsen ile ilgili gelen rapor olumsuzdu.
Gül, bu raporun değiştirilmesi için MİT’e yazı göndermiş, yetmeyince ikinci bir yazı daha hazırlatmıştı. Başbakanlık ile MİT arasında kriz çıkmıştı.
Ancak Gül’ün dediği olmuş ve Mustafa İsen 17 Aralık 2002’de Kültür Bakanlığında Müsteşar yapılmıştı.
Olay basına sızınca da Gül’ün talimatıyla Başbakanlık’ta “köstebek” avına çıkılmıştı.
2007’ye kadar bu görevi yürüten İsen, Gül Cumhurbaşkanı olur olmaz hemen Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği makamına atanmıştı.
Mustafa İsen ile ilgili 1725 Aralık sonrasında AKP’liler “Köşk’teki paralelci” lakabını takmışlardı, İsen’in Fethullah Gülen cemaatine hizmet ettiği ileri sürülmüştü. Mustafa İsen’in bakanlıktayken göreve getirdiği kişilerin çoğunun FETÖ’cü olduğu iddia edilmiş, Ankara’da İsen için “devlete FETÖ’yü en fazla yerleştiren kişi” sözleri kullanılmıştı ve bunlar haberlere de yansımıştı.
O da Adapazarılı’ydı. Sakarya Üniversitesi'nde de Gül’le birlikte görev almıştı. Birlikte çalıştıkları bir diğer kişi ise Engin Yıldırım’dı.
İşte Engin Yıldırım’ı 2010 yılında ısrarla AYM’de isteyen ve Gül’e bu isim üzerinde karar vermesi için baskı yapan kişi Mustafa İsen’di.
Gül de zaten iknaydı.
Engin Yıldırım böylece AYM üyesi olmuştu. Görevi 2031 yılına kadar sürecekti.
Yıldırım’ın “başarısı” bitmedi, AYM’nin Başkanvekilliğine kadar yükseldi.
***
Yıldırım hem üniversitede hem de AYM’de başta Sakarya Üniversitesi'nden olmak üzere birçok akademisyenle ortak çalışmalar yapmıştı.
Yıldırım’ın birlikte çalışma yaptığı kişilerden biri bugün oldukça tartışılan bir düşünce kuruluşu olan SETA’nın başındaki Prof. Dr. Burhanettin Duran’dı. Birlikte makale yazmışlardı.
Peki başka kimlerle akademik çalışmalar yapmıştı Engin Yıldırım?
- K. ile çalışma yapmıştı.
- K. FETÖ’den tutuklanmıştı.
- B. ile çalışmaları vardı Engin Yıldırım’ın.
- B. de FETÖ’den tutuklandı.
…
Tesadüf olabilir tabii ki.
***
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş…
Tutuklanmıştı.
Ve hakkında bir hak ihlali olduğuna dair iddiası vardı.
Tutukluluğun sonlanması için başvuru yapmıştı.
AYM talebi incelemiş ve 1 Şubat 2018 tarihinde kararı Resmi Gazete’de yayınlamıştı. Bir kişi hariç AYM üyelerinin tamamı Demirtaş’ın tutukluluğunun devam etmesi gerektiğini söylemişti. Karar oyçokluğu ile alınmıştı.
Peki Demirtaş’ın tutukluluğunun kaldırılması için oy kullanan tek AYM üyesi kimdi dersiniz?
Evet, bildiniz. O dönemde AYM Başkanvekili olan Engin Yıldırım.
Demirtaş’a karşı hak ihlali olduğunu söyleyen ve karşı oy veren Yıldırım gerekçesinde çarpıcı ifadeler kullanmıştı.
HDP’nin 5 milyon 148 bin 85 oy aldığını, Meclis’in üçüncü büyük siyasi parti olduğunu hatırlatan Yıldırım, “… ölçülülük ilkesiyle uyuşmayan tutuklama uygulamaları siyasi faaliyetler üzerinde caydırıcı bir etki yaratarak demokratik toplum düzeninin yerleşmesine ve gelişmesine zarar vermiş olacaktır. … Başvurucunun tutuklanmasının siyasi faaliyetlerini yerine getirmesine engel olarak yasama faaliyetine katılma hakkını engellendiği kuşkusuzdur” diyecekti.
***
Evet, dün ortalığı karıştıran ve İçişleri Bakanlığının kurum olarak cevap verdiği Engin Yıldırım’ın geçmişi böyle.
Yıldırım’ın sosyal medyadaki olay yaratan paylaşımı AYM’yi değiştirmek isteyen ya da ortadan kaldırmak isteyenlerin çok işine geldi. Külliye, İçişleri Bakanlığı, AKP ve MHP bir anda AYM’ye yüklenmeye başladı.
Peki bu Türkiye’nin hayrına mı?
İnanın bilmiyorum…
Gelen giden “ışık” yakıyor ama ortalık bir türlü aydınlanmıyor.
Söyler misiniz nedir bu zifiri karanlık?
veryansıntv
İlgili haber: 'PKK bağlantılı' grubun oyunu yasaklandı, İmamoğlu'ndan tepki geldi