31 Mart seçimleri geride kaldı.
Resmi olmayan sonuçlara göre, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu ise Aydınlık gazetesinde polemik oldu.
Aydınlık gazetesi yazarı Sabahattin Önkibar, "Doğu Perinçek'e İmamoğlu cevabım" başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek'in, önceki akşam İmamoğlu için, bir Amerikan projesi olduğunu söylemesi ve İmamoğlu'nun "İstanbul Ankara’dan yönetilemez" ifadesi için eleştiri yaptığını belirten Önkibar, Perinçek'e katılmadığını ifade etti.
Önkibar, "Ekrem İmamoğu’nun 'İstanbul Ankara’dan yönetilemez' ifadesinden eşittir 'Washington’dan yönetilmesini istiyor' gibi bir sonucu çıkarmak çok ileri bir yorumdur" derken, "İlaveten Ekrem İmamoğlu’nun o ifade ile kastının 'Tayyip Erdoğan’ın Ankara’dan İstanbul’u yönetmesine itiraz etmesidir' şeklinde olduğu yönünde bir değerlendirmeyi yakın çevresinden dinledim" diye ifade etti.
İmamoğlu'nun Fener Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos'u ziyaretini eleştiren Perinçek'e, Önkibar, "Bartholomeos’u ziyareti ise seçime girecek olan bir siyasetçi için olağandır" şeklinde bir yanıt verdi.
"Söylemek istediğimiz bu iki soyut verinin İmamoğlu hakkındaki, 'Amerikancıdır' hükmüne yetmeyeceğidir" diyen Önkibar, yazısında beş soru da yöneltti.
İLKER YÜCEL DE KATILDI
Öte yandan, Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni İlker Yücel ise, "ABD talepleriyle muhalefetçilik" başyazısıyla isim vermeden Önkibar'ı eleştirdi.
İlker Yücel, "Erdoğan düşmanlığına kilitlenenler de FETÖ ve PKK’yla ittifak yaparak Hükümet olamaz" derken, "Aydınlık sütunları ABD’nin iktidar planlarının yazıldığı değil bozulduğu yerdir. Bu çizgide ısrar eden kendisini rüzgara teslim eder. Dalından kopan yaprağın akibetini ise rüzgar belirler..." diyerek üstü kapalı bir şekilde Önkibar'a gönderme yaptı.
Sabahattin Önkibar'ın yazısı şu şekilde:
"Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek önceki akşam Ulusal Kanal’da Ekrem İmamoğlu’nun Amerikan projesi olduğunu söyledi ve delil olarak şunları sundu:
*Ekrem İmamoğlu’nun, 'İstanbul Ankara’dan yönetilemez' ifadesi.
*Bartholomeos’u ziyaret etmesi.
Doğu bey aynı TV programında ismimizi zikrederek Aydınlık Gazetesi yazarı olarak Ekrem İmamoğlu’na destek verdiğimizin altını çizdi.
‘İSTANBUL ANKARA’DAN YÖNETİLEMEZ’
Ekrem İmamoğu’nun 'İstanbul Ankara’dan yönetilemez' ifadesinden eşittir 'Washington’dan yönetilmesini istiyor' gibi bir sonucu çıkarmak çok ileri bir yorumdur ki bu ve benzer ifadeleri yakın geçmişte merkez sağdakiler dahil pek çok siyasetçi mahalli seçimlerde kullanmıştır.
İlaveten Ekrem İmamoğlu’nun o ifade ile kastının 'Tayyip Erdoğan’ın Ankara’dan İstanbul’u yönetmesine itiraz etmesidir' şeklinde olduğu yönünde bir değerlendirmeyi yakın çevresinden dinledim.
Keza Bartholomeos’u ziyareti ise seçime girecek olan bir siyasetçi için olağandır.
Söylemek istediğimiz bu iki soyut verinin İmamoğlu hakkındaki, 'Amerikancıdır' hükmüne yetmeyeceğidir.
Tam bu noktada soralım:
İMAMOĞLU BUNLARI MI YAPTI?
1) Ekrem İmamoğlu, Tayyip Erdoğan misali devlette hiçbir görevi yokken ABD Başkanı tarafından Beyaz Saray’da ağırlandı mı?
2) Ekrem İmamoğlu, mevcut iktidarın devleti FETÖ’ye teslim etmesi misali, yönettiği Beylikdüzü Belediyesi’ni FETÖ’ye teslim etti mi, PKK’yı kadrolaştırdı mı?
3) Ekrem İmamoğlu yine Erdoğan ve benzerlerinin geçmişte yaptığı gibi seçim öncesi ABD’ye gidip malum merkezlerden destek talep etti mi?
4) Ekrem İmamoğlu’nun FETÖ, PKK ve ABD ile zere bir bağı ve ilişkisi olsa bütün istihbarat bilgilerini elinde tutan AKP iktidarı susar mıydı ve seçim sürecinde ortaya dökmez miydi?
5) Ekrem İmamoğlu, Binali Yıldırım gibi kanunda hile yaparak FETÖ’cü bir militan olan Alpaslan Altan’ı bir aylığına Ulaştırma Bakanlığı’nda müsteşar yardımcısı yapıp, hemen akabinde Anayasa Mahkemesi üyesi olmasının önünü açmış mıdır?
HALKIN YENİ LİDER ADAYI
Bütün bu soruların cevabı , 'Hayır' ise, iki isim yani Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasında hangisini tercih etmemiz gerekiyor gün gibi ortada değil mi?
Kuşkusuz, 'Oyum ne ona, ne ona' denilebilir ve daha ideal adaylar gösterilebilir lakin reel politik diye bir realite var. 'Hayır ben onu tanımam' derseniz, işte o zaman cemiyetten ayrışıp cemaat olursunuz.
Bakın ben Ekrem İmamoğlu’nun avukatı değilim.
Hiçbir özel yakınlığım yok.
Ona verdiğim destek ise eski ifade ile ferasetine güvendiğim Türk Milletinin onu oyuyla lider adayı olarak tescilleyip topluma sunmasıdır.
31 Mart sürecinde yapılan büyük iletişim taaruz ve karartmalara rağmen İstanbul’da AKP’den seçimi almak siyasal İslamcı anlayışa karşı zafer kazanmaktır.
LAİKLİK VE ATATÜRK İÇİN ÜMİT IŞIĞI!
Evet Türk Milleti sözde münevverleri ile burjuvazisinin yapamadığını yaptı ve topluma bir lider adayı sundu.
Benim önemsediğim ve desteklediğim husus budur.
Kuşkusuz CHP içinde FETÖPKKABD yardakçısı bir damar var ve Sayın Perinçek orada yüzde yüz haklıdır. Ancak çok iyi araştırdım Ekrem İmamoğlu o damardan değil.
Hülasa halifelik ihyasının bile dillerde olduğu bir dinci dönüşüm sürecinde Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaşların aldığı oylar, gerçekte laikliği ve Atatürk’ü yaşatma adına milletin yarınlarımız adına yaktığı ümit ışıklarıdır..."
İlker Yücel'in yazısı ise şu şekilde:
"Seçim öncesi CHP adayları HDP’lilerle birlikte aynı mikrofondan “Doğuda Kürdistan belediyelerini kurtarmaya Batı’da faşizmi geriletmeye geliyoruz” diye konuşmalar yaptılar, yayımladık. “Aman yayımlamayın, susun” dediler.
Sırtını Kandil’e dayayan, ABD’nin binlerce TIR silahla beslediği PKK’nın siyasal partisi HDP’nin kapatılması gerekiyor diye ilan ettik, “Aman kapatmayalım, HDP’lilere koltuk verelim, siz susun” dediler.
“İstanbul Ankara’dan yönetilemez” açıklamasının ve Fener Rum Patrikhanesi ziyaretinin ‘yerel mevzuat’ için değil uluslararası mesaj için yapıldığını yazdık. “Aman yazmayın, susun” dediler.
Doğu Akdeniz’den gösterilen silahı işaret ettik. İsrail namlusunu gizlemeye kalktılar. “Uluslarası toplumun taleplerini dinleyelim” diyerek teslimiyet önerdiler.
Meral Akşener’in ağzından “Tayyip Erdoğan S400’ü Sarayı için alıyor” diyerek Türkiye’nin hava savunma sistemi almasına bile karşı çıktılar.
“Hendekleri kapatmayın, kayyum atamayın, Afrin’e girmeyin, ABD’ye boyun eğin, AB’nin lafını dinleyin, FETÖ’den atılan kamu görevlilerini bırakın, Şanghay İşbirliği’ne karşı savaşalım...”
Ve Aydınlık sussun... Öyle mi?
Kökümüz derinde, sert rüzgar bizi etkilemez. Aydınlık’ın tutumunu “konjonktür” belirlemez, Üreten ve Birleşen Türkiye programı belirler.
ABD dün “Ilımlı İslam” programıyla Türkiye’de iktidar belirliyordu. “Ilımlı İslam” planı çöktü. ABD şu anda “Ilımlı Atatürkçülük”le, renksiz, silik ve zor zamanlarda ortalıkta görünmeyen kişiliklerle birlikte 2014’te Silivri duvarlarının yıkılmasıyla başlayan millileşme sürecini durdurmaya çalışıyor.
Türkiye ağır kriz koşullarından Ak Parti Hükümeti’yle çıkamaz. Ak Parti, Milli Hükümet seçeneğine mecburdur. Öte yandan Erdoğan düşmanlığına kilitlenenler de FETÖ ve PKK’yla ittifak yaparak Hükümet olamaz.
Aydınlık sütunları ABD’nin iktidar planlarının yazıldığı değil bozulduğu yerdir. Bu çizgide ısrar eden kendisini rüzgara teslim eder. Dalından kopan yaprağın akibetini ise rüzgar belirler..."