AYDINLIK / ANKARA
Avusturya’da Aleviliği İslâm dışı bir inanç olarak tanıtan Avusturya Alevi Bektaşi Federasyonu (AABF) Türkiye’de aradığını bulamadı. Ayrılıkçı girişime destek Avrupa’yla sınırlı kaldı.
Avrupa’da Alevileri Türk milletinden koparmak için devreye sokulan ‘İslâm dışı Alevilik’ projesine Almanya’nın Kuzey RenVestfalya Eyaleti’nden sonra Avusturya da katılmıştı. Avusturya Devleti, AABF’nin talebiyle Aleviliği İslâmiyetin dışında ayrı bir inanç olarak tanıyacak hamle yapmıştı. AABF de sıradaki hedefinin Alevileri bir ‘din topluluğu’ olarak Avusturya'ya kabul ettirmek, İslâm dışı Aleviliği okullarda öğretmek olduğunu bildirmişti. Aydınlık’ın konuyu tüm boyutlarıyla kamuoyunun gündemine getirmesi üzerine 263 Alevi kuruluşu, onlarca inanç önderi ve binlerce vatandaş Avusturya'ya ve AABF’ye tepki göstermişti.
500 DEDİLER 16 İMZACI YAZDILAR
Aydınlık’ın ses getiren haberleri ve Alevi kuruluşlarının cevapları üzerine AABF’ye bir destek açıklaması yayınlandı. Avrupa merkezli haber kaynaklarında yayınlanan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “500’ü aşkın Alevi kurumundan tam destek: Avusturya’da Aleviler kazandı, coşkuyla karşılıyoruz. Aleviliğin kendine özgü bağımsız bir inanç olduğu gerçeği, AABF’nin 13 yıllık hukuki mücadelesi sonucunda, Avusturya Devleti tarafından resmen kabul edildi. Bu karar, kendi öz yurdunda yasaklı bir inanç olarak yaşatılan, kırımlara, sürgünlere maruz bırakılan, zorunlu din dersleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden asimilasyona uğratılan Alevi toplumu açısından büyük bir kazanımdır. Yok sayılan tüm inançlar ve kültürler adına Türkiye’de süregelen Eşit Yurttaşlık mücadelesi açısından, söz konusu kazanımı coşkuyla sahipleniyoruz.”
İMZACILAR YİNE YURT DIŞINDAN
AABF’yi 500’ü aşkın Alevi kurumunun desteklediği iddia edildi ancak 16 imzacı görüldü. İmzacıların 13’ünün yurt dışı örgütlenmesi olması dikkat çekti. ‘Çatı örgütler’ olduğu öne sürülen kurumların bileşenlerine dair açık kaynaklarda sağlıklı bilgiye rastlanmadı.
TÜRKİYE’DEN YALNIZCA 3 DESTEKÇİ
İslâm dışı Alevilik girişimcilerini destekleyen bildiriye Türkiye’den yalnızca 3 kurum katıldı. İmzacılar şöyle: Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu, Avustralya Alevi Bektaşi Federasyonu, Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu, Britanya Alevi Federasyonu, İsviçre Alevi Birlikleri Federasyonu, Danimarka Alevi Birlikleri Federasyonu, İsveç Alevi Federasyonu, İsveç Alevi Kadınlar Birliği, İsviçre Alevi Kadınlar Birliği, Avrupa Yol Erkan İnanç Kurulu, Avrupa Alevi Gençler Birliği, Avrupa Alevi Kadınlar Birliği ve Kıbrıs Alevi Kültür Merkezi ile birlikte Türkiye’den Alevi Dernekleri Federasyonu (ADFE), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği.
BÖLÜCÜ GİRİŞİMİ PERDELEMEYE ÇALIŞTILAR
Türkiye’den destek veren 3 kurumun başkanları konu kamuoyuna yansır yansımaz bireysel açıklamalarda bulunmuşlardı. PSAKD Başkanı Gani Kaplan, AABF başvurusunun Hz. Ali’siz bir Alevilik tarifi olmadığını savunarak “Alevilik başlı başına kendine özgü bir dindir… Şu andaki Alevilerin kendi yarattığı Ali kültü ile dört halife Ali kültü arasında hiçbir benzerlik yok…” ifadelerini kullanmıştı.
ADFE de İstanbul Küçükçekmece bir basın toplantısı yaparak AABF’yi selamlamıştı. ADFE Başkanı Celal Fırat, AABF’ye iftira atıldığını ileri sürerek İslâm dışı Alevilik projesini perdelemeye çalışmıştı. Fırat, “Alevi toplumu ne yozlaştırılmış Sünniliğin ne de yayılmacı Şiiliğin ne de başka bir din versiyonunun dalı budağı değildir… AABF’nin mücadelesinden rahatsız olanların velvelesi altında Avrupa’da özgürleşen Alevi hareketinin yükselişi var, amaç bu kurumları gözden düşürmek ve daha da ileri giderek ‘Ali’siz Alevilik’ iftirası gibi kötü bir niyetle Alevileri birbirine düşürmektir.” demişti.
HDP’DEN ALEVİLERİ KIŞKIRTMA KAMPANYASI
Avusturya’da Aleviliği İslâm dışı bir inanç olarak tanıtan girişiminin ardından dün de HDP “Alevilere Eşit Yurttaşlık Hakkı” kampanyası başlattı. Tunceli’de kampanyanın tanıtım toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın yanında İslâm dışı Alevilik tezlerinin teorisyenlerinden Turgut Öker de hazır bulundu.
Sancar, Alevilerin en büyük azınlık olduğunu ve tarih boyunca devlet tarafından hep ezildiğini iddia etti. Amerikan provokasyonlarını Türk devletine mâl eden Sancar, Alevilerin sorunlarının devletin onlarla yüzleşmesi, özür dilemesi ve statü verilmesinden geçtiğini öne sürdü. Sancar’dan sonra söz alan Tülay Hatimoğulları da HDP’nin raporunu aktardı. Hatimoğulları Diyanet İşleri Bakanlığı’nın lağvedilmesini istedi. Aynı zamanda HDP MYK Üyesi ve eski milletvekili olan İslâm dışı Alevilik tezlerinin teorisyenlerinden Turgut Öker’in Avrupa’daki Alevi örgütleriyle sıkı ilişkileri bulunuyor. Öker, Avusturya’da Aleviliği İslâm dışı bir inanç olarak tanıtan AABF yöneticilerinin akıl hocası konumunda. Avusturya’da Aleviliği İslâm dışı bir inanç olarak tanıtan AABF de pek çok seçimde HDP’ye oy verme çağrısında bulunmuştu.
'KÜRDİSTAN'CI BEŞİKÇİ DE YANLARINDA
AABF’nin İslâm dışı Alevilik girişimine ilk destek HDP’den gelmişti. HDP İstanbul Milletvekili Zeynel Özen, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmada AABF’yi özel olarak kutlamıştı. AABF’nin ve Avrupa merkezli kuruluşların bölücü tezlerine bir destek de ‘Bağımsız Kürdistan’ fikrinin savunucularından İsmail Beşikçi’den geldi. Beşikçi, İslâm dışı Alevilik tezlerinin başını çeken bir haber sitesinde 29 Nisan günü yayınlanan uzun yazısında Aleviliğin ayrı bir din olduğunu iddia etti. Türkiye’deki Alevileri ‘kafaları karışık’ olarak niteledi. Beşikçi, Aleviliğin eski Türklerle alakası olmadığını, Zerdüştlükten geldiğini de ekledi. Beşikçi şöyle yazdı: “Halbuki Alevi ise Müslüman değildir, Müslüman ise Alevi değildir. Alevilik, Yahudilik gibi, Hristiyanlık gibi, Müslümanlık gibi, Budizm gibi farklı bir dindir, farklı bir inançtır. ‘Alevi bir Müslüman’ım’, ‘Müslüman bir Alevi’yim’ kavramları da içten çelişkili kavramlardır. Aleviliğin bir mezhep olmadığını, ayrı bir inanç, ayrı bir din olduğunu belirtmeye çalışıyorum… Şiilik şüphesiz Müslümanlıktır. Bu çok açıktır ama Alevilik de Şiilik değildir. Bu da çok açıktır…”
BAŞ DESTEKÇİSİ KONFEDERASYON ATATÜRK’Ü HEDEF ALDI
AABF’nin İslâm dışı Alevilik girişimine destek açıklamasının başını çeken Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK), Tunceli Harekâtı’nın başlangıcının 85. yılıyla ilgili bir mesaj yayınladı. AABK, “Soykırımın adı Dersim 38” başlıklı yazılı açıklamasında isim vermeden Atatürk’ü hedef aldı. 4 Mayıs’ta basında yer alan metinde “Bugün artık onlarca belgede açıkça görüldüğü gibi Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, İçişleri Bakanı ve ilgili diğer yetkililer Dersim’i “ziyaret” ederek büyük kırımı bizzat hazırlamışlardır.” denildi.
Tunceli Harekâtı’nın yapıldığı yıllarda Cumhurbaşkanı Atatürk, Başbakan İsmet İnönü’ydü. Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi: “Dersim 1938 Soykırımı Cumhuriyet tarihinde Alevi toplumunun maruz kaldığı en büyük kitlesel kırımının öteki adıdır… Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu olarak Seyit Rıza başta olmak üzere idam edilen kanaat önderlerini; Dersim’in Pirleri, Dedeleri, Seyitleri şahsında kırımın bütün kurbanlarını büyük bir saygıyla anıyoruz.”
‘TÜRKİYE’DE DİYANET İÇİNDE TANINABİLECEK ALEVİLİĞE KARŞIYIZ’
AABF Başkanı Özgür Turak, 4 Mayıs akşamı bir TV kanalına konuk oldu. Turak, programda Aydınlık’ın haberlerinin sorulması üzerine “Yanlış aktarmaya çalışan birçok zihniyet olduğunu görmemiz gerekir. Aleviliği Şii misyonerliğine, İslâm misyonerliğine yaklaştırmaya çalışan kişilerle karşı karşıya olduğumuz aşikâr.” cevabını verdi. Yeni değerlendirmelerde bulunan Turak şunları söyledi: “Alevilik zaten bin yıllardır var olan kendine özgü kadim bir inanış… Aleviliğin İslâm altında olamayacağı akademik olarak kanıtlandı ve bu ölçülerde karar alındı… Türkiye’de Diyanet çerçevesinde tanınabilecek bir Alevilik anlayışına tüm kurumlarımızla karşı çıkıyoruz. Diyanet’in lağvedilmesi, zorunlu din derslerinin kaldırılası gibi taleplerimiz var… Alevilik Avusturya’da İslâm teolojisi altında müfredatta anlatılıyor. Yine İslâm teolojisi içinde Alevi kürsüleri de var. Biz bunları kabul etseydik çok rahat ederdik. Ancak Alevilik çok zengin bir inanç ve herhangi bir dine ihtiyaç duymadan bu temel karamlar anlatılabilir… Elde ettiğimiz kazanım Türkiye’nin gelişmesi için önemli bir rol taşıyor. Kazanımımız din ve vicdan özgürlüğü içinde görülmeli…”