10 yıldır yazıyorum; dünyanın sıklet merkezi Atlantik’ten Avrasya’ya kayıyor diye.
Her geçen yıl benim tezlerim doğru çıkıyor, Batı batıyor, Doğu büyüyor.
Öyle ki...
Sadece insan uygarlığı değil, manyetik kuzey kutbunun bile Kanada’dan Rusya’nın Sibirya bölgesine kaydığı bilimsel bir gerçek!
Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosferik İdaresi ile Britanya Jeolojik Araştırmalar Merkezi, manyetik kuzey kutbunun yılda 55 kilometre hızla Kanada’nın Arktik bölgesinden Sibirya’ya doğru gittiğini saptadı.
Şaka bir yana, dünyadaki bu tehlikeli halin, küresel güç jeopolitiği faylarındaki hızlı kırılmadan kaynaklandığını artık sağır sultan bile biliyor.
Özetlersek; ABD ile AB çöküyor, Rusya ve Çin yükseliyor.
Sadece Rusya ve Çin de değil, tüm gelişmekte olan Asya, Latin Amerika ve Afrika ülkeleri de bundan kazanç sağlıyor.
Öyle ya Avrupalı yağmaladı, çaldı katletti, Çinli şimdi ticaret ve yatırım yapıyor.
Çin dünyaya ekonomik işbirliği elini uzatırken, ABD uçak gemileriyle ticareti engelleme, gelişen ülkeleri yok etme peşinde.
İran’a, Rusya’ya, Almanya ve Çin’e ambargo ve ticaret savaşları, Türkiye’nin ekonomisini topyekün mahvetme tehditleri, Çin, Myanmar, Sri Lanka ve Yeni Zelanda gibi farklı Kuşak ve Yol ülkelerine her tür terör tehditleri...
Çin’in buna son cevabı ne oldu bilin bakalım?
Pekin’in son hamlesi, ABD ve İsrail ikilisinin iç savaş ve terör saldırılarıyla mahvettiği Suriye’yi, Kuşak ve Yol kapsamına almak oldu.
Nisan sonunda Pekin’de düzenlenen Kuşak ve Yol (Belt and Road Initiative) 2. Forumu’nda gerçekleşen bu olayı Batılı medya görmedi, görmek istemedi ama bu gerçekten oldu.
Çin tarafından 2. Foruma resmen davet edilen Suriye adına görüşmeler yapan Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın Başdanışmanı Buseyna Şaban, ülkesinin Kuşak ve Yol’a katılacağını söyledi.
“Suriye, Irak ve İran olmadan Yeni İpek Yolu gerçek ruhunu bulamaz” diyen Şaban, Çin’in davetinin ABD’ye ve onun desteklediği terörizme bir meydan okuma olduğunu vurguladı.
Rusya da, bir süredir ortalıkta dolaşan “Kuşak ve Yol’a karşı” olduğu dedikodularını yalanladı ve Vladimir Putin, Pekin’de girişime tam desteğini yineledi. Rusya ve Çin arasında 2 bin kilometrelik Meridyen Otoyol projesi için düğmeye basıldı. Ayrıca duyumlara göre Çin ve Pakistan, Rusya’ya Gwadar limanı üzerinden Umman Denizi’ne çıkış sağlamak üzere görüşüyor. Bu, İran’a ABD ambargasonun kırılması açısından çok önemli bir adım olur.
TÜRKİYE PEKİN’DE 'PEK' YOKTU
2 yıl önceki zirvenin aile fotoğrafında, Putin ile birlikte Şi Cinping’in hemen yanında olan Erdoğan ise 64 milyar dolarlık anlaşmalara imza atılan Pekin’deki forumda yoktu.
Son 2 yıldır Rus S400 füzelerine karşı başlayan Atlantik saldırısı, Çin’in Kuşak ve Yol girişimine karşı da ivme kazanıyor.
9 Şubat 2019’da Dışişleri’nin skandal ve gerçek dışı Uygur açıklaması ile bu saldırılar zirve yaptı.
Çin, Amerikan ve FETÖ bağlantılı “Doğu Türkistan” eylemcisi isimlerinin Türkiye’de rahatça at oynatması ve en önemlisi de Uygur ozanın öldürülmesinin yalan çıktığı resmi açıklama sonrası sert tepki gösterdi.
Her defasında, “Sizin için ayrılıkçı PKK terörü neyse bizim için de ABD destekli IŞİD bağlantılı ‘Doğu Türkistan’ eylemleri aynı şeydir” diyen Pekin yönetimi, henüz 3 yıl önce açtığı İzmir Başkonsolosluğu’nu kapattı.
En önemlisi de Çin yönetimi, Pekin’deki ikinci foruma Türkiye Cumhurbaşkanı’nı davet etmedi.
Kuşak ve Yol’un “Orta Koridoru”nda İran’dan sonra Akdeniz ve Batı’ya çıkışın son Asya ülkesi Türkiye, bu önemli zirveye Ulaştırma ve Altyapı Bakanı ile Dışişleri Bakan Yardımcısı düzeyinde katılabildi.
Bakan Cahit Turhan, forumda Türkiye’nin Çin’e daha da yakınlaşacağını söyledi söylemesine ama, ABD’nin desteklediği Atlantikçi tayfa da atağa kalktı son dönemde.
Zaten ciddi manada jeopolitik ve devlet stratejisi olmayan AKP giderek yalpaladıkça, FETÖNATO ve bilcümle Atlantik/Batı muhiplerinin sesi yükselmeye başladı.
“S400 alırsak ABD bizi ekonomik olarak bizi mahveder”, “Çin ile Kuşak ve Yol işbirliği saçmalık, AB rotamızdan vazgeçemeyiz”, “Zaten Doğu Türkistan’da Uygur soydaşlarımıza zulüm yapılıyor”, “NATO’dan çıkarsak öcüler böcüler bizi yer” türünden açıklamaları her geçen gün daha çok görüyoruz.
Bunda tabii, ülkenin pek de normal olmayan demokratik hukuki ortamı da rol oynuyor.
Yani tek parti devleti zihniyetindeki otoriter iktidar politikalarını, kötü bir Avrasya seçeneği olarak gösteren Batı yandaşlarının eli güçleniyor.
Siyasette ABD yancılarının ‘biti kanlanmaya’ başlarken, ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa, “+90” ismiyle ortak bir Youtube Türkiye haber kanalı kurdu.
Hani ‘bayramdeğil seyran değil, enişte beni niye öptü’ misali.
Muhtemelen burada demokrasi ve hukuk savunusu bahanesiyle Türkiye’nin Avrasya seçeneğine çelme takılması için uğraşılacak.
Son 30 yılda Doğan medyası başta, tüm sözüm ona yerli medya gruplarının yaptığı gibi ‘Batı kampına’ oynanacak.
Neyse ki artık küresel konjonktür eskiyi pek mümkün kılmıyor.
Sömürgeci geçmişiyle kirli AB’de yükselen siyonist ve faşist popülist sağ hareketler, bugün iktidar olma noktasında.
Trump ve eli kanlı neocon evanjelistlerin yönettiği ABD ise Hitler’in çizmelerini çoktan giydi.
Alın bakın, Venezuela’da tarihin ve insanlığın gördüğü en aşağılık ve utanç verici pisliklere imza atıyorlar.
ÇARE DROGBA DEĞİL PREKAZİ
ABD’nin İran’a yaptırımlarında Türkiye’ye uyguladığı muafiyet 2 Mayıs’tan itibaren son buluyor.
Yani yüzlerce yıllık sınır komşumuzdan petrol ve doğalgaz almaya devam edersek biz de yaptırımlara maruz kalacağız.
Rezalete bakar mısınız?
Binlerce kilometre ötedeki alakasız bir devlet, bize ‘sınır komşunla alış veriş yapamazsın’ diyecek ve biz de bunu kabul edeceğiz!
Zorba ABD’ye “atma tutma, yapma etme” diye ricacı olacağız, ama şu zor zamanda ihtiyacımız olan Rusya ve Suriye ile İdlib üzerinden kavga edeceğiz, sözde Uygur zulmü yüzünden Çin ile “papaz olup”, 5 milyar nüfusluk, 125 ülkelik ve 6 trilyon dolarlık Kuşak ve Yol’u ıskalayacağız!
Dünyaya damga vurmuş, 7 cihana hükmetmiş Türkler, tarihte 16 devlet kurdu, Atatürk gibi bin yılda bir nasip olacak lidere sahip oldu, ama gel gör ki düştüğümüz durum budur.
Eyy siyasetçiler, eyy politika yapıcılar...
Milli mutabakat, ulusal hükümet, Türkiye ittifakı, her ne derseniz mutlaka yapın ama, önce bir durup Cevat Prekazi’yi dinleyin.
Türk futboluna, 37 numara ayaklarıyla attığı füze frikikleri ile damga vuran bilge topçu bakın ne diyor:
"Avrupalılar ve Amerikalılar ‘Tito diktatör’ edebiyatıyla Yugoslavya'yı paramparça ettiler. Maalesef kara propagandalara karşı bir şey yapamıyoruz. Her yerde bir 'Amerikanizm' var. Buna bir de demokrasi diyorlar. Ne demokrasisi. Çok büyük bir yoksulluk var dünyada, fakirleşme her yerde, işte kapitalizm budur. Birkaç aile zengin olsun da ötekiler ölse de olur. İyice sıkışacak ve bir yerlerde patlayacak bu düzen. Devrimler yine olacak. Olması lazım, başka türlü de gitmez bu.”
‘Adam gibi adam’ Prekazi görüyor ama ‘ipimle kuşağım, imefeyle avantam’ türküsünü söyleyen Atlantik muhipleri bunu göremiyor hâlâ ülkemizde.
Ama halk görmeye başladı çoktan.
Umarız çok geç kalmayız.
Aydınlık