Tipik bir avlanma tekniğidir. Avcılar, avını tuzağa düşürerek avlar. Kimi zaman sesini taklit ederler, kimi zaman yemlerler. Muhakkak her av, hatasını avlanana kadar fark etmez. Avlandıktan sonra ise iş işten geçmiştir. Hayvanlar arasında ya da insanlarla hayvanlar arasında olan avavcı ilişkisi, insanların birbirleri arasında da olmaktadır. Özellikle son yıllarda ülkemizde görülen avlanma furyası Atatürkçülük maskesiyle yapılan avlanmadır. Maalesef sezon ‘Atatürkçü’ avı için uygundur.
AMİRALLER BİLDİRİSİNDEKİ AVCI KURNAZLIĞI
Bir süredir gündemi fazlasıyla meşgul eden 104 emekli amiralin bir gece yarısı yayınladığı bildiri, Atlantik avcılarının vatansever avlama kurnazlığından ibarettir. Bildiri baştan sona gerçeklere dayanmayan, içine serpiştirilen cümlelerle belli bir kesimi özellikle iktidar karşıtlığında birleştirmeyi hedefleyen kurnazca bir bildiridir. Ne TSK ile ilgili söylenenler gerçektir ne de Montrö’nün kaldırılması gündemdedir. Peki amaç nedir?
Bildirinin sorumsuzluğu ve kurnazlığı yarattığı etkiyle de ölçülebilir. Örneğin; Mehmet Perinçek’in Moskova’dan aktardığı, Rusya’daki Türkiye karşıtı basının bu olayı ‘’Montrö’yü savunan emekli amiraller gözaltında’’ şeklinde yansıttığı yönündedir. Patlamak üzere olan bir Ukrayna krizi hepimizin malumuyken Montrö’ye ihtiyacı bizim kadar fazla olan Rusya ile ilişkilerimizi bozmak adına uçak krizi gibi bir adım atılmıştır.
İç cephede ise Türk Ordusu’na yönelik güvensizlik aşılanmış, aslı olmayan Montrö ve Laiklik gündemleri üzerinden iktidar karşıtlığını körükleme ve Vatan savaşı koşullarında birliğimizi zedeleme hedeflenmiştir. Aslı olmayan ifadesini kullanıyorum çünkü Montrö konusuyla ilgili hem Sn. Şentop’un hem de Sn. Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları bildiriyi boşa düşürmüştür. Bir askerin sarıklı görüntüsü ise ortaya çıkar çıkmaz TSK tarafından soruşturmaya tabii tutulmuş, CB’nin açıklamalarıyla da tasvip edilmediği belirtilmiştir. Bütün bunlara rağmen yani gerçekleri eğip bükerek insanımızı telaşa, ordu güvensizliğine sürükleyen ve TürkRus ilişkilerine zarar verme riskini barındıran bu adımın atılması Atlantik avcılığının kurnazca avlanma tekniğidir. Maalesef 104 amiralin içindeki bir kesim de bu avcılığın kurbanı olmuştur. Son dönemde çıkan emekliler bildirilerinin hedef ve sonuçlarını böyle özetleyebiliriz.
Efendim 104 amiralin hepsi mi öyle?
Elbette hayır. Ancak attıkları adımın sonucu budur. İçlerinde bir kısmının bunun planlayıcısı olduğu, bir kısmının ise maalesef önünü arkasını iyi kontrol etmeden imzaladığı ortadadır. Nitekim bu yazı kaleme alınırken savcılık tarafından alınan ifadeler ortaya çıkmış ve Ergun Mengi’nin bir şahsa gönderdiği mesajda ‘’Ama grupta uzlaşı çok zordu. Bu nedenle Montrö bahanesiyle son paragraftaki mesajları veren, hedef kitle DDK olmayan bir bildiri hazırlayayım dedi. Çok haklısınız ama burada Montrö’yü bahane olarak kullandık.’’ Demiştir. Bakın siz şu işe! Demek Montrö bahane, milletin Montrö hassasiyetini kullanmak şahane! Şimdi onur, gurur sloganları atanlar, alkış tufanını başlatanlar utanacak mı? Türkiye’de olmayan bir tartışmayı çıkarıyorlar dediğimizde bize saldıranlar utanacak mı? Hiç ihtimal vermiyorum çünkü öyle bir iklim yaratılmakta ve hata yapan insanlara öyle bir gaz verilmektedir ki hata yapan hatasını kabul etmeyi bırakın iyice o çukurun içine çekilmektedir. Hatayı örtbas etmek için ‘’geçmişte şunu yaptılar, şöyle kahramandılar’’ güzellemelerinin bir anlamı yoktur. Geçmişleriyle geleceklerine kefil olamayız. Kefil olanlar onları hataya sürükler.
Ayrıca, birkaç amiral üzerinden bildiriyi ya da imzacıların tamamını temize çıkarma çabası da büyük hatadır. İçlerinde Nato’ dan daha Nato’ cu, Atlantik’in altın çocuğu Türker Ertürk gibi PYD/PKK övücüsü amiralleri ne yapacağız? Siz bu vb. isimleri birkaç amiral üzerinden meşrulaştırıyor ve kahraman ilan ediyorsunuz farkında mısınız?
Biz Aydınlıkçıların en sevdiğim huyudur; hata yapan kim olursa olsun sarsıp kendine getirmek devrimci bir görevdir. Gerçek dostluk, gerçek değer böyle gösterilir. Bugün bizi anlamayanlar varsın anlamasın. Alkış sesleri ve çeşitli sloganlar kesilince durup düşünmeye ve nerede hata yaptıklarını anlamaya vakitleri olacaktır. O vakit bizi daha iyi anlayacaklardır.
‘ATATÜRKÇÜLÜK’ TAKLİDİ NİÇİN?
ABD emperyalizmi, on yıllardır milli devletleri askeri, siyasi, ekonomik ya da kültürel baskı araçları ve darbelerle kontrol altına almaya çalışıyor. 75 yıllık TürkAmerikan ilişkilerine baktığımızda gördüğümüz tablo yukarıda saydığımız bütün araçlarla üzerimize yüklenen bir sözde stratejik ortaktan ibarettir. Sözde ortak, özde dünyanın baş belası olan terör devleti ABD, milletimizi kuşatabilmek adına her türlü kılıfa girmekte, ülkeyi esir almaya çalışmaktadır. Geçmiş on yıllarda FETÖ’ nün girdiği kılıfların özü buradadır. Dindar görüntü verip insanlarımızın inançlarını sömüren, yanlışa sürükleyen, İslam’a aykırı hurafeleri dayatan terör örgütünün bu vb. bütün yöntemleri bu akıldan çıkmaktadır. Şimdi o akıl yöntem değiştirmiştir. Çünkü Türkiye FETÖ’ nün ipliğini pazara çıkarmış ve gerçekleri milletimizin önüne koyarak mücadeleye başlamıştır. Son 5 yıldır irticaya karşı verilen mücadele taktire şayan bir mücadeledir. Bu sebeple düşman da şekil değiştirmiş ve taklidini ‘Atatürkçülük’ üzerinden geliştirmiştir. Artık emperyalist saldırılar korkunçtur ki Atatürkçülük maskesiyle, milliyetçilik maskesiyle gelmektedir. Bunun bir diğer örneği de Uygur meselesidir. Milliyetçi duygular sömürülerek ABD’nin kontrolündeki terör örgütlerine destek istenmektedir. Saldırı sözde milliyetçilik üzerinden gelmektedir. Halbuki gerçeğin milliyetçilikle, Atatürkçülükle uzaktan yakından alakası yoktur.
NE MUTLU Kİ VATAN PARTİMİZ VAR!
Ne mutlu ki; metinlerin ardındaki gerçekleri görecek bakış açısına, siyasi tecrübeye, birikime sahip olan Vatan Partisi var. Bu özelliklere sahip olamayan ya da örgütsüzlüğün sürüklediği kör kuyularda kendi kıskançlıklarında boğulan aydınlarımız ABD’nin oyununa balıklama atlamaktadır. Montrö’nün bahane olduğu gerçeğini görememektedir. Bir tek Vatan Partisi bu süreci doğru okumakta ve vatanseverleri uyarmaktadır. Savaşan ordunun yanından uyarılarını korkusuzca yapmaktadır. Bir tek Vatan Partisi on yıllardır kandırılmamaktadır. Çünkü cephesini emperyalizmin tam karşısına kurmuş ve düşmanın şekil değişikliklerini kurmay zekasıyla saptamıştır.
Partimizden uzaklaşanlar hızla karşı cepheye sürüklenmektedir. Çünkü Vatan Partisi’nin içindeki insanları herhangi bir maske ile avlayamazsınız. Bencil tavırlarla esir alamazsınız.
Vatan Partili fedaidir. Bu milletin fedaisidir. Meseleye savaştaki komutan, Mehmetçik bakışıyla bakar.
Vatan Partili cesurdur! Aman kırmayalım demez. Hatasını mazur görelim demez. Sarsar ve kendine getirir. Hatasından döndürmeye gayret eder.
Vatan Partili hurafelerin ardındaki gerçeği görür! Duyumlarla değil belgelerle yolunu çizer. Kışkırtmalara, esen rüzgara göre hareket etmez. Rotasında ısrarcıdır. Yönünü fırtınalar dahi değiştiremez.
Zor zamanların partisidir Vatan Partisi! Türkiye’nin bu zor zamanlarına önderlik edecek ve gemimizi yara almadan ilerletecektir. Ne mutlu!
Aydınlık