Bugünün Atatürkçülüğünde birinci görevimiz, 100 yıl önce olduğu gibi, ülkemizin emperyalizme karşı direnişine omuz vermek ve milletimizin bu zeminde birleşmesi için mücadele etmektir.  

 

Kendine “Atatürkçü” diyenler, herşeyden once, onun antiemperyalistmücadelesini kavramış olmak zorundadır. Bu kavrayış, illa entelektüel birikim istemez. Sadece bencilliği bırakıp, vatanın derdini dert etmek; yani samimi vatanseverlik, bunu görebilmek için yeterlidir.  

 

Oysa ABD emperyalizminin ülkemizi bölme planlarına karşı, ordumuzla savaştığımız gerçeğini dahi kabul edemeyen, sözümona “Atatürkçü” bir cenah var ki amansız iktidar nefretiyle, “Türkiye cephesindeyiz, aynı gemideyiz”demeyi dahi küçültücü saymakta.  

 

Bu cenahın, meşgul olduğu işler ise her nasılsa çoğunlukla devlete ve millete düşmanlığa çıkmakta; bu da onları, emperyalist kampın gözdeleriyapmaktadır. Bunlar arasında, hukuken çürütülmüş, emperyalist Ermeni Soykırım iftirasına karşı, “Soykırım yaptık, yüzleşelim” diyenler; eşcinselliği çocuklarda arayanlar; “milyon milyon oyu var” diyerek, HDP/PKK ile cilveleşenler; dini öğütlerden “kadın avcılığı” çıkaranlar var. Yeter ki iktidara muhalefet olsun; yeter ki milletin değerleri görmezden gelinsin; millet ayrışsın; nefrete bulansın, hepsi bu amaçlarda toplanıveriyor. Hem de“emperyalizm” sözcüğünü tamamen sildikleri dillerinde, kırık dökük bir “Atatürkçülük”le …  

 

Yalnız o toplaştıkları yerde, Atatürk yok; devrimlerimiz yok; ülkemizin tam bağımsız geleceği yok. Ama  kendilerinin de bir geleceği yok.  

 

Bizim de Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak, milletçe sahiplendiğimiz Atatürkçülüğü ve Atatürk Devrimciliğini size bırakmaya niyetimiz yok !... 

Prof. Dr. Tülin OYGÜR
Cumhuriyet Kadınları Derneği
Genel Başkan