Yunan mitolojisinin önemli kahramanlarından biri olan Aşil, doğduğunda annesi tarafından ölümsüzlük nehrinde yıkanmış fakat annesi Aşil’in sol topuğundan suya tutup batırmış ve bu nedenle topuğuna su değmemiştir. Böylece Aşil topuğundan vurulmadığı sürece “ölümsüz” olmuştur. Nitekim Aşil, Truva Savaşı’nda Prens Paris’in attığı ok ile sol topuğundan yaralanarak ölmüştür.

Yukarıda kısaca bahsettiğim hikâye, Emekli Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önsel’in beşinci kitabına başlık oldu: “Aşil’in Topuğu – FETÖ’nün ‘O Gece’si”[1]

Bu hikâyeyi FETÖ’ye benzetme nedeni gayet açıktır: “FETÖ’nün sol topuğu”Türk Silahlı Kuvvetleri içerisine sızan gizli yapılarıdır.

TSK içerisine sızan bu gizli yapıların deşifre edilmemesi ve buradan hiçbir zarar alınmaması gerekiyordu. Yıllardır ilmik ilmik işlenen hain bir planın neticeleri alınmış, TSK’nın stratejik noktaları dâhil olmak üzere büyük bir çoğunluğunda hâkimiyet kazanılmıştı. Kazanılan hâkimiyet ile beraberinde 2012 yılı itibariyle “askeri okullar” neredeyse yüzde yüze yakın bir oranda ele geçirilmiş, FETÖ mensubu olmayan askeri öğrenciler binbir hile ve işkenceyle sistem dışına itilmişti.

Sızdıkları diğer kurumlar da örgüt bakımından önemli olmakla birlikte TSK içerisindeki yapıları korunduğu müddetçe Fetullahçılar kendilerini “emniyette”görmekte ve TSK içerisinde güçleri arttıkça kendilerinden geçerek “güç sarhoşuna” dönmekteydiler. Fakat 15 Temmuz 2016 gecesi FETÖ sol topuğundan ağır bir yara aldı, tek ölümcül yerinden vuruldu fakat hala daha ölmedi. Bu noktada örgüt mensuplarının toplumsal barışı bozabilecek her türlü eylemlerine karşı tedbirli olmak gerekiyor. FETÖ’nün arkasındaki güçler göz önüne alındığında bu dikkate alınması gereken önemli bir uyarıdır.

Bakınız, 15 Temmuz Darbe Girişiminin ardından ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Joseph Votel ve ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper ne diyor?

“ABD ordusu, TSK içindeki yakın müttefiklerini kaybetti. Gelecekteki ilişkilerimiz adına endişeliyim.”

“Türkiye’deki girişim sonucunda muhataplarımızın çoğu tutuklandı. Türkiye’deki Ulusal Güvenlik Ağı bütünüyle etkilendi. Bu durum ABD’nin Ortadoğu stratejisini daha da zorlaştıracaktır.”

***

“Aşil’in Topuğu” kitabı 2016 yılının Kasım ayında çıktı. “O Gecenin Öncesi”“O Gece” ve “O Gecenin Ertesi” olmak üzere üç ana bölümden oluşuyor.

“O Gecenin Öncesi” bölümünde Önsel’in 15 Temmuz öncesi yaptığı çok önemli uyarıları okumaktayız.

“3 Kasım 2015” tarihli yazısında Atatürkçü, Cumhuriyetçi reflekslerine rağmen FETÖ’cü basın ve finansörlerine karşı yapılan operasyonlara karşı gelen ve hatta bununla da kalmayıp FETÖ’cüleri savunmaya kadar savrulan bu insanlar şu şekilde uyarılıyor:

“Şimdi sizi uyarıyorum: Bu saldırıyı savuşturdukları an ilk sizi yiyeceklerdir. Karadulun evine girmeyin! Gelin karadulun evini değil, sadece Cumhuriyeti savunalım…”

“2 Şubat 2016” tarihli yazısında TSK içerisindeki Fetullahçılara karşı halen bir operasyon yapılmaması ve bu operasyonların sürekli ertelenmeye çalışılması karşısında önemli bir durum tespiti yapılıyor:

“Gördüğümüz Genelkurmay'da Fetullahçı yapıyla mücadele konusunda yaprak bile kımıldamadığıdır. Duyduğumuz ise, ‘bir şeyler yapılması gerekenlerin’, zaten çoğunlukla ‘bir şey yapması gereken mevkilerde’ olduklarıdır.”  

“8 Şubat 2016” tarihli yazısında alenen bir darbenin gelebileceği konusunda uyarı yapılıyor:

“…’son kale’ olarak gördükleri TSK içindeki yapılanmaları onların yaşamsal sigortalarıdır. Bunu kaybetmemek için her türlü duruma (darbeye) gözlerini kırpmadan başvurabileceklerini de göz ardı etmemek gerekmektedir.”

***

“O Gece” bölümünde 15 Temmuz’da yaşanan olaylarla ilgili çok önemli bilgiler bulunuyor.

Örnek olarak seçtiğim bazı çarpıcı ifadeler şu şekildedir:

“Çoğu insan algılayamasa da bunların yapacağı darbe sonrası hiçbir darbede olmayacak kadar büyük infazlar gerçekleşirdi.”

“Türk tarihinde pek çok ihanet yaşanmıştı ama hiç bu kadar azgıncası, gaddarcası, alçakçası görülmemişti.” 

‘Allah yolunda hizmet’ ettiğini söyleyenler, bu gece onun görevine soyunmuş, onun vücut verdiği canları almaya yelteniyorlardı. Çünkü beyinleri ipotek altındaydı, düşünceleri iğdiş edilmişti.”

“Acı olan ‘bizim çocuklarımızı’ bize karşı kullanıyorlardı. ‘Bizim çocuklarımızı’ bize düşman ediyorlardı. Bu nasıl bir oyundu? Ve biz bu oyunu ne zaman bozacaktık?”

***

“O Gecenin Ertesi” bölümünde FETÖ’nün TSK’daki son durumu hakkında uyarılar yapılıyor.

Ve kitap biterken TSK açısından büyük öneme sahip olan “silah arkadaşlığının” neredeyse yerle bir olduğu ve bunun büyük bir sarsıntı yarattığı tespiti yapılıyor.

Aynı üniformayı giyen mesai arkadaşlarının birbirine ateş etmesi ve birbirinin canına kıyması kolay bir şekilde atlatılacak veya unutulacak bir sarsıntı değil…

Bu noktada Önsel, Fetullahçılar hakkında önemli bir gözlem sunuyor:

“Bu durum, aslında aynı üniformayı giyse de bu yapıya dâhil olanların başka bir dünyası olduğunun, sizinle ne olursa olsun asla dost veya arkadaş olmadıklarının, yeri ve zamanı geldiğinde önceki yaşanmışlıklarınızın onlar için hiçbir mana ifade etmediğinin de bir göstergesidir.”

Gerçekten de hem ülke çapında hem de şahsi özel hayatlarımızda maruz kaldığımız bu ihanet çok büyüktür.

 “Aşil’in Topuğu” FETÖ’yü ve 15 Temmuz’da gerçekleşen ihaneti anlamamız ve bu yaşanmışlıkların tekrarlanmaması için gereken dersleri çıkarmamız adına çok önemli bilgiler sunuyor. 

[1] Mustafa Önsel, Aşil’in Topuğu – FETÖ’nün “O Gece”si, 6. Baskı, Alibi Yayıncılık, Ankara, 2016.