Arınç, Habertürk'te katıldığı programda maaşı ile ilgili şunları söyledi:

"Maaşımın ne olduğunu bilmiyorum. Ben ya Bosna ya da Kosova'daydım. Telefon ettiler, 'Sayın Cumhurbaşkanımız Japonya'ya gitmeden önce istişare kurulu ile görüşmek istiyor' dediler. 'Ben Bosna'dayım' dedim. Sayın Cemil Çiçek'le konuştum. Sayın Cumhurbaşkanımız 'Ne tavsiye ediyorsunuz, haftada bir mi, ayda bir mi' diye sormuş. Ne maaş artışı, ne maaş Allah lillah için konuşulmadı dedi. 13 bin diyen de, 18 bin diyen de sosyal medya. Şunu karıştırdılar. Bazı bankaların yönetim kurulu üyeliklerine de bazı siyasi arkadaşlarımız atandı, haklarıdır, bir şey demiyorum.

Şimdi Bülent Arınç'a 13 bin dendi. Sonra altına yorum, 'Demek ki bu adamın özgül ağırlığı kalmamış, vah vah' dediler. Birileri de 'Yardım edelim' dedi. Daha sonra maaşı çıkardılar. Bunları yapanlar altından binlerce hakareti bize reva gördüler. Biz konuşurken Cumhurbaşkanımıza dedik ki, 'Bizim şu imkanlarımız var. Sizden artı olarak talebimiz yok'. Kendisi de 'Beraber çalışacağımıza göre size bir yer olabilir' dediler. Daha sonra huzur hakkı, temsil ödeneği gibi bir ödeme olabilir dendi. Ben Başbakan Yardımcısı iken bir emekli bir de milletvekili maaşım vardı. Ben ikinci maaşımın hemen hemen yarısını burs olarak dağıtıyordum, hanım da öyle yapıyordu. Buradan gelecek olan para ne kadarsa yarısını burs, yarısını da KHK'larla mağdur olan binlerce kişi var. Daire başkanı adam, dava açılmamış, takipsizlik kararı alınmış, ama görevine iade edilmemiş. Bir kısmının eşi evlere temizliğe gidiyor, yumurta satıyor. KHK'larla işlerinden atılmış, beraat kararı almış, koğuşturmaya yer olmadığı kararı alınmış insanlar var. Benim çevremde, ailemden insanlar var. Yoksa ceza alanlarla ilgili bir şey demiyorum.

Son toplantıda maaşına yüzde 40 zam yapan Bülent Arınç, bunu eleştirenlere edepsiz dedi. Yok böyle bir şey, Allah için yok böyle bir şey! Ben o zaman emeklinin, asgari ücretlinin yüzüne nasıl bakarım. Ağzımdan çıkanı kulağım duyuyor benim.

Reklamdan sonra devam ediyor 

'ALİ BABACAN'IN PARTİ KURMASI HIZLANIR'

Savcılar hukuku biliyorlarsa bence sayın Cumhurbaşkanımıza ve hükümete karşı yanlışın içindeler. Hukuken de yanlış, siyaseten de yanlış. Sayın Babacan 14 yıldır bakanlık yaptı. 2002'de benden önce. Ben Meclis Başkanıydım. Bir bakanın yargılanması konusunda Anayasa'da özel hükümler var bu bir. Bunu sayın savcının bilmesi lazım. İkincisi bu bakana herhangi bir suçlama varsa, sayın savcım şunu bilsin, Bakanlar Kurulu'nda ortak sorumluluk esastır. Bunu düşünsün, aklını başına alsın. Bakanlık yaptığına, görevinden dolayı suçlamalar olacaksa bütün Bakanlar Kurulu'nu ortaya koyacak uygulama yapması lazım. Eğer Babacan'ın yeni parti kurmak iddiasına karşı böyle bir tehdit öngörülorsa Babacan'ın parti kurmasını hızlandırırsınız. Sayın Akşener'e karşı seçimlerden önce de birtakım tehditler yöneltilmişti, ben onun yanlış olduğunu söyledim. Afyon'a gelseydi AK Parti kurucusu oluyordu. Eski bir arkadaşımızı başka bir partide görev yapıyor diye doğrusu suçlamak çok insani değil. Bu suçlamalar o kadar kabak tadı veriyor ki. Yargı reformu stratejisi çok önemlidir. Sayın Abdulhamit Gül başarılı bakanımız. Lekelenme hakkı dedi. Önce ciddi mi diye ona bakacaklar.

'BABACAN'LA GÖRÜŞTÜM'

Benim talebimle sayın Babacan'la bir görüşmem oldu. Her şeyi konuştuk. Ben Babacan'ı çok severim. Geçen bir haber çıktı, çok üzüldüm. Güya ben ikisiyle değerlendirme yapmışım, güya yemekteymişim. Allah korusun arkadaşlarımı çok sever ve takdir ederim. Ben onlardan farklı düşünüyorum. Cumhurbaşkanımızın bir şey deklare etmesi lazım. Başta söylediğim gibi Şeyh Edebali'nin vasiyetine uygun olarak tekrar arkadaşlarımla elele vereceğim, bu ülkeyi ileri götürmek için, şimdiye kadar hatalarımız olmuştur, elele verip, kucaklaşalım, tekrar Türkiye'yi 2023'lere ve hedeflere götürelim diyebilir. Bu olasılık en az yüzde 20'lik var. Kapılar kapanmadı, arkadaşlarımın iyi niyette olduklarına inanıyorum. Onlar gidişatın eksiklikleri, bu takdirde giderlerse daha kötü olacağına inanıyorlar. Sayın Davutoğlu'nun bildirisinde bunda yanlış yok diyebilirsiniz. Külliyen bir zihniyet değişimine ihtiyaç var. Bir ağlamaya ihtiyaç var. Biz ne çilelerden, zindanlardan geçtik kardeşim. Artık Yüksek İstişare Kurulu'yla ilgili hiçbir şey konuşmayacağım.Belki Cumhurbaşkanı İletişim Başkanlığı birtakım açıklama yapabilir."