ABD’nin önemli TV yapım ve yayın kuruluşlarından Netflix, bu kez de Arap dünyasında topa tutuldu. Türkiye’yi hedef alan filmleri ve dizileri ile geçen yıllarda tepki çeken Netflix, ilk Arapça filmini, Ashab Wala A’azz (Yabancı Dostlar) adı ile başta Lübnan ve Mısır olmak üzere, birçok Arap ülkesinde yayınladı. Lübnan'da çekilen ve aslında İtalyanların çok satan bir filmi olan Perfect Strangers’ten (Mükemmel Yabancılar) uyarlanan film, ilk günden itibaren gösterildiği her Arap ülkesinde büyük tepkilere yol açtı.

Aslındaki senaryoya uygun olarak çekilen Arapça filmde, yedi arkadaşın buluştuğu bir yemekteki anormal davranışlar ele alınıyor. Hikâyeye göre, gruptaki bireyler, telefonlarını paylaşıp herkese gelen mesajları, görüntüleri ve telefonları ortak olarak izlemeye karar veriyor. Böylece bu kişiler arasındaki eşlerini aldatmalar, gelen fotoğraflar, cinsel içerikli konuşmalar herkesin katıldığı bir oyun olarak ele alınıyor.

Gelen telefonların birinde, Lübnanlı bir baba yemekteki kızı ile sohbet ediyor ve kızına isterse erkek arkadaşı ile cinsel birleşme yapabilme izni veriyor. Bir diğer konuşmada ise evli bir Mısırlı kadın, kocası dışındaki bir erkek ile olan cinsel ilişkisine hazırlanmasını anlatıyor. Bir diğer misafir ise, ilk defa homoseksüel olduğunu oradaki arkadaşlarına itiraf ediyor.

ARAP MEDYASINDA TARTIŞMA YARATTI

Buna benzer hikayelerle devam eden film, başta Mısır ve Lübnan olmak üzere hemen her Batı Asya ülkesinde büyük tepkilere yol açtı. Netflix’in bu ilk Arapça filmi, TV haberlerinde, sohbet programlarında şiddetle eleştirildi. Yapılan eleştirilerin en önemlisi ve en yaygını, bu tür konuların ve davranış biçimlerinin Arap kültürüne ve toplum yapısına uygun olmadığı oldu. Arap toplumunun buna benzer yabancı filmleri seyrettiğini, ama ilk defa hem de Arapça olarak ve Arap oyuncuların yer aldığı bir filmde bu konuların ele alınmasının zararlarından bahsedildi. Özellikle de evli bireylerin eşlerini aldatmaları ve homoseksüel ilişkilerin normalleştirilmesi en büyük tepkiyi topladı.

BAZI ÇEVRELER FİLMİ SAVUNDU

Öte yandan bu ülkelerdeki bazı çevreler ise, bu tür filmlerin aslında kapalı kapılar ardındaki gerçek hayatı yansıttığını ve yayınlanmasının gayet normal olduğunu ifade ederek savundu.

Arapça konuşan ülkelerde Netflix’i savunan kesimler, bu film ile sanatta özgürlük ile dinsel ve toplumsal sansürün karşı karşıya geldiğini iddia etti. 

Aynı çevreler, bu film sayesinde tabular, homoseksüellik, sansür gibi konuların tartışılmasının bu toplumlar için iyi olduğunu ve gerekliliğini de iddia ederek filmi savundu.

MISIR’DA İKİ AYRI TUTUM

Mısırlı hukukçu Mustafa Bakry, katıldığı bir TV tartışmasında, “Bu ne bir sanat ne de yaratıcılık ürünüdür. Bizler Netflix’İ Mısır’dan dışarı atmalıyız.” diyerek durumun âcilliğine ve tehlikesine işaret etti. 

Mısırlı film eleştirmeni Khaled Mahmoud ise filmi savunarak “1960 ve 70’lerde Mısır sineması oldukça cesaretli ve maceracıydı. Ama toplum değişti ve şimdi böyle sansürcü bir zamana geldik. Bizim işimiz sanatın sanat olmasını sağlamak, yoksa sanatı ahlak gözlüğü ile eleştiremeyiz.” ifadelerini kullandı.