Pandemi ve düşen gaz fiyatları nedeniyle Doğu Akdeniz’de bir süredir askıya alınan sondaj çalışmaları, son günlerde yeniden hızlandı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’nin tek taraflı ilan ettiği sözde parsellerde yürütülen çalışmalar, Türkiye ile birlikte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin de sert tepkisiyle karşılaştı. KKTC’nin ada üzerindeki eşit haklarını hiçe sayan bu faaliyetlere ilişkin, TÜRKDEGS Başkanı Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı Aydınlık’a değerlendirmelerde bulundu.
“GKRY’nin Katar Petrolleri ve Exxon Mobil ile yapacağı sözde 5 numaralı parseldeki sondaj çalışmaları ile diğer parsellerde yapacağı sismik ve sondaj faaliyetlere karşın yapılabilecekler konusunda, (bugüne kadar ısrarla söylediğim Münhasır Ekonomik Bölge ilanına ilave olarak) 3 somut önerim vardır.” diyen Amiral Yaycı, önerilerini şöyle sıraladı:
ORTAK KULLANIM ANLAŞMASI İMZALANMALI
“TCKKTC Deniz Yetki Alanları Ortak Kullanım Anlaşması, Türkiye ve KKTC deniz yetki alanlarını kapsayacak şekilde derhal imzalamalıdır. Kısaca izah edecek olursak; Türkiye KKTC ile bir ‘Deniz Yetki Alanı Ortak Kullanım Anlaşması’ imzalayarak kendi deniz alanlarının KKTC ile ortak kullanımda olduğunu ifade eder ve böylece Türkiye’nin kazancı KKTC’nin kazancı olur. Aynı zaman da bugüne kadar sürekli söylediğimiz üzere, ‘KKTC’nin Kıbrıs adasının etrafındaki tüm deniz alanlarında hakkı vardır.’ söylemi doğrultusunda Türkiye’nin bu ortak kullanım anlaşmasına istinaden GKRY’nin sözde parselleri üzerindeki faaliyetleri uluslararası hukuk bağlamında meşruiyet kazanır. Bu durumda özetle üç sonuç ortaya çıkar:
- a. Türkiye kazanınca KKTC de kazanır.
- b. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki Mavi Vatan’ı Kuzey Kıbrıs’ın da Mavi Vatan’ı olur. Böylece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs adasının güneyindeki ve batısındaki deniz alanlarına da sahip olur ve müthiş büyük bir alandan ve kaynaklarından istifade eder.
- c. Türkiye’nin sözde GKRY parselleri üzerindeki faaliyetleri uluslararası hukuk bağlamında meşruiyet kazanır.
KKTC’YE GEMİ KİRALAYALIM
“İkinci önerim Türkiye Cumhuriyeti’nin sahibi bulunduğu sismik araştırma ve sondaj gemileri filosundan bazı unsurların KKTC’ye kiralanması ve başka bir yöntem ile söz konusu deniz yetki alanlarında KKTC, kendi bayrağı ile sondaj imkân ve kabiliyetine sahip kılınmalıdır. Böylece KKTC’nin devlet varlığı ve etkisi güçlendirildiği gibi, KKTC bayraklı sismik ve sondaj gemilerinin faaliyeti uluslararası alanda stratejik bir hamle oluşturacak;
- a. Türkiye yerine doğrudan muhatap bir anda KKTC olacak,
- b. KKTC’nin hak ve menfaatlerini koruma somut gayret ve kararlılığı bambaşka bir diplomatik alan oluşturacak,
- c. KKTC’nin fiilen tanınmasının yolu açılacak,
- ç. Sondaj ve sismik araştırma faaliyetleri YunanRum ikilisinin yanı sıra onların etkisindeki AB nezdinde ve onların iddiaları çerçevesinde defacto meşruiyet kazanacak, onları büyük şaşkınlığa uğratacaktır.
5. PARSELE GİRELİM
“Akabinde ABD ve Katar'ın sözlü beyanları ile yetinilmeyerek 5’nci parselde (Türkiye Cumhuriyeti kıta sahanlığı ile örtüşen ve örtüşmeyen bölümünde) derhal arama (sismik ve tercihen sondaj) faaliyetine başlanarak fiilen sahada bayrak gösterilmeli ve adanın tümünde KKTC’nin hakkı olduğu söylemimiz fiiliyata dökülmelidir. Bunların hepsinin çok önemli ve çok boyutlu diplomatik ve hukuki stratejik hamle olacağına inanıyorum. Yapılmalarının önünde de hiçbir makul engel yoktur.”