CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Hayatımın en büyük projelerinden biri" diyerek açıkladığı Atatürk Havalimanı'nı Amerikan şirketine devretme planı gündemdeki yerini koruyor.
Kılıçdaroğlu'nun 'yurtdışındaki başarılı Türk girişimciler' olarak duyurduğu Eren Özmen ve Fatih Özmen, sahibi oldukları Sierra Nevada şirketinin tüm imkanlarını Amerikan istihbaratı için seferber etmesiyle tanınıyor.
Şirketin CIA ve Pentagon'la geliştirdiği ilişki ağı o kadar derin ki Sierra Nevada uzun yıllardır Amerikan devletinden yüzlerce milyon dolarlık işi 'ihalesiz' alıyor. ABD Özel Kuvvet askerlerinin Afrika, Suriye ve Irak'taki işgaline de destek veren Özmen çiftinin Amerikan basınının ifadesiyle 'karanlık geçmişine' tekrar bakmak gerekiyor.
ErenFatih Özmen
Buna ilişkin çarpıcı bir derlemeye imza atan Aydınlık gazetesinden Tevfik Kadan'ın haberine göre ErenFatih Özmen, bilimsel başarılarıyla değil rüşvet, lobicilik ve iş bitirme konularında oldukça mahir durumda.
PARLAK BİR KARİYERLERİ YOK
Sierra Nevada Corporation (SNC), 1963 yılında ABD'nin Nevada eyaletinde kuruldu. 1980'li yıllarda Reno Üniversitesi'nde okuyan, ardından da Sierra Nevada Corporation'da çalışmaya başlayan Fatih Özmen ve Eren Özmen çifti, 1994 yılında şirketi satın aldı.
Başta 15 kişilik dar bir kadroya sahip olan şirket, yıllar içinde 19 şirketi bünyesine kattı, 3 bin çalışanlı dev bir şirkete dönüştü. Bu büyük gelişme ise yalnızca Özmen çiftinin yetenekleri ile sağlanmadı. Aslında parlak bir eğitim hayatları da yoktu. Biri elektrik mühendisliği, diğeri gazetecilik mezunuydu. Fakat geçen yıllarda yüksek Amerikan çıkarları sadakatle savunuldu, güçlü siyasi bağlantılar kuruldu, Afrika'da, Irak'ta, Afganistan'da, Libya'da görevler alındı, lobilere büyük paralar aktarıldı. Böylece 'karanlık dünya'nın ganimetleri Özmen çiftine akıtıldı.
Jim Gibbons
2000'li yıllarda Vali Jim Gibbons ve eşi Dawn'la olan yakın bağları nedeniyle kamuoyunun tepkisini çektiklerinde, kendilerini Afganistan ve Irak'taki işgallere yaptıkları 'hayat kurtarıcı' katkılarıyla savunan da yine onlardı.
RÜŞVET USTALARINA KILIÇDAROĞLU HAYRAN
'Karanlık dünya', Amerika'da kullanılan bir endüstriyel tabir. Kongre tarafından ihalesiz olarak, kamuoyuna açıklama yapılmaksızın dağıtılan askeri projeler için kullanılıyor. Bu şirketlere verilen bütçe de gizli tutuluyor. İşte Sierra Nevada, 11 Eylül saldırıları sonrası siyasi bağlantıları sayesinde bu 'karanlık dünya'nın önemli figürlerinden biri oldu. 2007 yılında Las Vegas Sun gazetesinde şirketi inceleyen Jeff German, şu bilgileri veriyordu:
“Sierra Nevada, 2000 mali yılından bu yana 602,5 milyon dolar tutarında federal sözleşme aldı. Bunun 474,1 milyon doları Hava Kuvvetleri tarafından verilirken, 36,8 milyon doları da ABD Ordusu'ndan geldi.”
LOBİLERE PARA AKITIYORLAR
Jeff German, Özmen'lerle ilgili yaptığı haberinde, şu ilginç değerlendirmeleri de aktarmıştı:
Ülkenin siyasi açıdan güçlü kişileriyle yakınlaşırken, kamuoyunda nispeten görünmez oldular.
Şirket kendisini hala Sparks'ta demirlemiş küçük bir işletme olarak tanımlasa da, şu anda 13 eyalette ofisleri var ve büyümeye devam etmek için Washington'daki lobi çalışmalarına sürekli para akıtıyorlar.
Bir şirketin siyasi bağlantılarının, kazançlı hükümet sözleşmeleri yapmasına yardımcı olduğu zamanlar oldu. Sierra Nevada bu konuda iyi puan almış görünüyor.
Sierra Nevada, 2000 yılından bu yana federal sözleşmeler almasına yardımcı olmaları için lobicilere 1,4 milyon dolar ödedi. Şirketin lobicilik ücretleri 2000 yılında 10 bin dolar iken 2005 yılında 446 bin dolara yükseldi. Geçen yıl federal lobicilik için 442 bin dolar harcadılar.
Kayıtlara göre Sierra Nevada, ülkenin başka yerlerinde kendisine yardımcı olabilecek seçilmiş yetkililere kampanya katkıları sağlamakta ustalaştı.
AFRİKA'DA CASUSLUK FAALİYETLERİ
2012 yılında ABD merkezli bir araştırma kuruluşu olan CorpWatch'ta yayımlanan bir rapor, Özmen'lerin şirketinin makyajını döktü. Özmen çiftine ait Sierra Nevada ile iki Amerikalı subayın kurduğu R4 adlı şirketin Afrika'daki casusluk faaliyetlerine mercek tutan CorpWatch, şu bilgileri paylaştı:
“Bugün bu iki şirket, ABD Özel Operasyonlar Komutanlığı adına casusluk yapmak üzere Afrika'daki gizli savaşın ön saflarında yer alıyor. Kıtanın dört bir yanındaki gizli görevlerin desteklenmesine yardımcı oluyorlar ve Stuttgart kentinden yönetilen ABD'nin Afrika Komutanlığı ile yakın çalışıyorlar.
Özmen'lerin şirketi ve R4, Uganda'nın Entebbe kentinde yürütülen Tusker Sand Operasyonu için çalışıyor. Özel pilotların kullanıldığı benzer bir görev olan Creek Sand Operasyonu da Burkina Faso'dan yürütülüyor. Bunun için tam hareketli video kaydeden, kızılötesi ısı modellerini izleyen ve radyo ve cep telefonu sinyallerini takip eden gizli sensörlerle donatılmış küçük İsviçre turboprop uçakları olan Pilatus PC12'leri uçuruyorlar. Uçaklar, Afrikalı orman pilotlarının tercih ettiği izole pistlerde yakıt ikmali yapıyor ve etkili uçuş menzillerini binlerce mil uzatıyor."
Pilatus PC12 tipi uçaklar Amerikan paralı asker şirketi BlackWater'ın Afrika operasyonlarında da kullanıldı.
“Özmen'ler için büyümenin yolu, Nevada'nın eski valisi Jim Gibbons ve 2000 yılında Türkiye'de tatile götürdükleri eşi Dawn Gibbons ile yakın arkadaşlıklarından geçiyor. Gibbons o dönemde ABD Kongre üyesiydi ve 2004 yılında 2 milyon dolarlık ihalesiz bir federal sözleşme almalarına yardımcı oldu. O yıl, Özmen'lerin şirketi 42 milyon dolarlık bir Pentagon ihalesi de kazandı. Bugün Sierra Nevada dünyanın dört bir yanındaki insansız hava araçları savaşının kilit yüklenicilerinden biri. Ayrıca CIA'nın Pakistan ve Yemen'de gökyüzünden 'teröristleri' öldürmek için kullandığı Predator insansız hava araçları için de iniş takımları üretiyorlar."
CIA'NIN PARAVAN ŞİRKETİ
CorpWatch, özel şirketlerin ABD devleti tarafından deniz aşırı operasyonlarda nasıl kullanıldıklarına dair örnekleri de sıralıyor:
“Pentagon ve CIA uzun zamandır gizli savaşlar için özel müteahhitleri kullanıyor. Air America ve Air Asia, Başkan Lyndon Johnson için Kamboçya ve Laos'u bombalamakta kullanılan paravan şirketlerdi. Northrop Grumman gibi daha büyük ve daha köklü şirketler ise Başkan Bill Clinton döneminde Kolombiya'da casusluk yapmak için kullanıldı. Dolayısıyla, bir sonraki Demokrat Başkan Barack Obama'nın, bu kez Afrika'da gizli savaşlar için Sierra Nevada ve R4 gibi gizli özel yüklenicilerle aynı stratejiyi benimsemesi uygun görünüyor.”
IRAK'TA İŞKENCE İDDİASI
ABD'nin deniz aşırı operasyonlarında görev alan Sierra Nevada hakkında çeşitli işkence iddiaları da bulunuyor. İddiaya göre Irak'ta Sierra Nevada için çalışan güvenlik yüklenicileri, tutuklulara işkenceler yaptılar, kötü muamelede bulundular ve açıkça insan haklarını ihlal ettiler. 2007 yılında Irak'ta şirket için çalışan üç yüklenicinin de Nisur Meydanı'nda 14 Iraklı sivilin vurularak öldürülmesi olayına karıştığı ileri sürülüyor. Ancak uluslararası tepkiye yol açan bu olayda, Sierra Nevada'nın rolü tam olarak belirlenmiş değil. ABD basınında konuyla ilgili çok gizli bir incelemenin de yapıldığı belirtiliyor.
SIERRA NEVADA: AMERİKAN ÇIKARLARINA BAĞLIYIZ
Sierra Nevada'yla ilgili çeşitli yolsuzluk ve usûlsüzlük davaları da dönem dönem yargıya taşındı. Örneğin ABD Savcısı Phillip A. Talbert, 2017'de Sierra Nevada'nın belirli maliyetleri bilerek yanlış sınıflandırarak yasaları ihlal ettiğini ve bunun sonucunda çeşitli hükümet sözleşmelerindeki giderlerini şişirerek devleti zarara uğrattığını iddia etti.
Şirket ise 14,9 milyon dolar ödeyerek dava açılmadan uzlaşmaya gitti. Yine 2022'de şirket, fazla fatura nedeniyle haklarındaki iki iddiayı örtmek için de ABD Adalet Bakanlığıyla uzlaşmaya gitti ve bu kez 10 milyon dolar ödedi. Şirket haklarındaki iddialara karşı yaptıkları açıklamalarda, 'ulusal çıkarlara sadakatlarini ve vatansever olduklarını' vurguluyor. Bir örneği şöyle:
“Sierra Nevada, kendini işine adamış profesyonel çalışanlarıyla, ulusal güvenliğimize yaptığı katkılarla ve eyaletimizin halkını temsil eden gerçekten büyük siyasi delegasyonuyla gurur duymaya devam etmektedir.”
UZMANLIK ALANI: KEŞİF, GÖZLEM, İSTİHBARAT
Sierra Nevada'nın sahada doğrudan Türkiye karşıtı yürüttüğü faaliyetler de var. Şirketin uçakları, sık sık Irak'ta, Suriye'nin kuzeyinde ve Libya'da uçuşlar yapıyor. Bu uçakların ABD Özel Kuvvetlerini taşıdığı ve çeşitli casusluk faaliyetleri yürüttüğü belirtiliyor.
2020 yılında da ABD Özel Kuvvetler Komutanlığından 700 milyon dolarlık ihale aldılar. AC130J ve MC130J Radyo Frekansı Karşı Tedbirleri (RFCM) programının tedarikçisi olarak seçildiler. Zaten şirketin ana çalışma alanlarından biri bu: Keşif, gözetleme, istihbarat. Bunun yanında ABD predatörleri ile helikopterlerinin güvenli inişi de Sierra Nevada'ya emanet.
Şirket ayrıca Amerikan Ordusu için yüksek teknolojili gözetleme balonları, mobil hava trafik kontrol kuleleri, insansız havadan yakıt ikmal sistemleri ve uçakların uçak gemilerine daha güvenli şekilde inmesine yardımcı olabilecek küresel konumlandırma sistemleri üzerine de çalışıyor. Şirket, faaliyet alanlarını şöyle sıralıyor: Uzay sistemleri, haberleşme, seyrüsefer, gözetim/hava trafik yönetimi, istihbarat, gözetleme ve keşif, entegre görev sistemleri, bilgi ve sensör çözümleri, elektronik harp/menzil sistemleri.
YERLİLİK ONLARA GÖRE DEĞİL: YÜZDE 70 OLMAZ!
Sierra Nevada, Türk kamuoyuna ilk kez 7 Haziran’daki seçimlerden 10 gün önce, 27 Mayıs 2015’te dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun katıldığı bir lansmanla duyurulan 'milli yolcu uçağı' projesi ile gündeme gelmişti.
Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM), işi üstleneceği duyurulan Sierra Nevada'ya üretilecek uçağın tüm parçalarının en yüzde 70’ini Türkiye’de imâl etme şartı getirmek isteyince, proje ortada kaldı. Eren Özmen, o dönem Hürriyet'e verdiği demeçte şunları söylemişti:
“Yüzde 70 yerli üretim şartı ilk aşamada çok güç. Burada kritik olan mesele, yaptığınızda işi dünya standartlarında yapabilmeniz. Yoksa Türkiye’ye sıkışırsınız. Türkiye şuna karar vermeli: Sadece kendi uçağını mı üretmek istiyor yoksa global bir uçak mı üretmek istiyor. Çünkü bu endüstride yüzde 100 yerli diye bir kavram yok. Rekabet cok fazla ve uzmanlaşma alanlarını çok dikkatli seçmek lazım. Motoru dışarda yaptırıyorsunuz, bazı parçaları dışarıdan alıyorsunuz. Global bir pazarı hedefliyorsanız böyle yapmanız gerekir. Marka, fiyat ve rekabet çok önemli. Boeing bile her şeyi yerli üretmiyor. Tam tersine, yeni uçakları 787’ye dünyanın her yerinden malzeme geliyor. Seattle’daki üretim tesisleri montaj hattı gibi.”