Amerikan askerlerinin Suriye'den çekilmesine ilişkin tasarı mart ayında Temsilciler Meclisi'nde 103 'evet'e karşılık 321 'hayır'la reddedilse de ülkede bu yöndeki görüşler giderek artıyor.
NATO müttefiki Türkiye'ye karşı terör örgütü PKK/YPG'yi desteklemenin yol açtığı sakıncalar ABD'de artık yüksek sesle dile getiriliyor. Suriye konusunda en yetkin isimler arasında bulunan ve Foreign Affairs, Middle East Policy, Foreign Policy gibi yayın organlarında uzun dönem yazmış dış politika uzmanı Joshua Landis, Amerikan askerlerinin Suriye'deki görev süresinin dolduğunu düşünüyor.
Uzmanlardan analizler yayınlayan Responsible Statecraft adlı siteye yazdığı makalede Joshua Landis, Türkiye ile Suriye rejimi arasındaki normalleşme sürecinin teşvik edilmesi gerektiğinden bahsetti; Amerikan askerlerinin de 'SDG' ismiyle anılan PKK/YPG unsurlarını Şam rejimiyle uzlaştırıp bu ülkeden ayrılması gerektiğini yazdı.
Joshua Landis
Landis'e göre "ABD, PKK/YPG'yi destekliyor" argümanını ortadan kaldırıp AnkaraWashington ilişkilerini rayına oturtmak gerekiyor.
"ABD, Suriye ile Arap ve Türk normalleşmesini teşvik etmeli" başlığıyla yazdığı makalede Joshua Landis şu ifadeleri kullandı:
Esed rejimine yönelik yaptırımların başarısız olduğunu ve daha gerçekçi bir politikanın gerçek faydalar sağlayabileceğini ve bunun artan riskleri azaltabileceğini kabul etmenin zamanı geldi.
Ortadoğu ülkelerinin çoğu artık Suriye ile konuşuyor. Diplomatik ve bölgesel ilişkileri onarmak şimdilerde moda... 20 yıldır süren savaşlar, devrilen rejimler bölgeyi perişan etti. Normalleşme çabaları, rejim vahşeti ve IŞİD/DEAŞ'ın yağmasını deneyimlemiş olan 16 milyon Suriyeli için memnuniyetle karşılanıyor. Bugün yoksulluk ve mahrumiyet dolu bir hayatla karşı karşıyalar. İhtiyaç duydukları son şey, onları bir 10 yıl daha umutsuzluk ve çaresizliğe itecek yaptırımların devam etmesidir.
Araplar ve Türkiye'nin Suriye ile diplomatik yakınlaşmasını durdurmaya çalışmak yerine ABD devreye girmeli. Bu işe artık Suudi Arabistan da katıldığına göre Arapların çabaları ivme kazanmış durumdadır. Suudiler Şam'dan bir dizi talepte bulundu: Esed rejiminin Captagon uyuşturucu ticaretini durdurması, İran'ın Suriye'deki rolünü azaltması ve garantiler vererek Suriyeli mültecilerin dönüşünü sağlaması... Bunların hepsi ABD'nin de paylaştığı hedefler.
Normalleşmeyi durdurmaya çalışan kaybeder. Çin yakın zamanda bir Suudİran yakınlaşmasına aracılık ederek diplomatik güç olarak ortaya çıktı. AnkaraŞam barış görüşmelerinde ise başat faktör Rusya.
Vladimir Putin, Recep Tayyip Erdoğan ve İbrahim Reisi
Suriye'ye komşu ülkelerin hiçbiri ABD askerlerinin orada kalmasını istemiyor; ne Irak ne Türkiye ne Suriye hükümeti... Hepsi de ABD işgalinin maliyetini artırmaya hazırlandıklarını iddia ediyor. Geçtiğimiz ay İran destekli Suriyeli gruplar bir Amerikan üssüne saldırdı. ABD askerleri de misilleme yaptı; bu çatışmaların artması muhtemeldir.
ABD, IŞİD/DEAŞ'a karşı savaşmak için Suriye'de kalmak gerektiğini söylüyor ancak Suriye rejiminin bu görevin sorumluluğunu üstleneceği gün yaklaşıyor.
ABD güçleri Suriye petrol kuyularının çoğunu ele geçirdiği ve petrolü yerel işbirlikçileri olan SDG'ye (PKK/YPG) ödeme yapmakta kullandığı için Suriye ordusu kaynak sıkıntısı çekiyor. Washington, Suriye hükümetinin petrolünü bloke ederek rejimin IŞİD/DEAŞ'la mücadelesini de zayıflatıyor. Fiilen üçe bölünmüş ülkede terör örgütünün hayatta kalması ise kolaylaşıyor.
Öte yandan Amerika, IŞİD/DEAŞ'ın yok edilmesini Suriye'deki SDG'ye (PKK/YPG) borçlu. Ancak ABD askerleri sonsuza kadar Suriye'de kalamaz ve ayrıldıklarında, oradaki yarı bağımsız devletin hayatta kalması pek olası değildir. Hava kuvvetleri ve yasal statüsü olmadığı için düşman komşuları tarafından istila edilecekler.
Bu ortamda bölgenin Afganistan'da olduğu gibi panik ve kaos içinde çökmesini izlemektense Şam ile Kürtler arasında bir anlaşmayı teşvik etmek daha iyi olabilir.
Şam ve SDG (PKK/YPG) arasında her ikisinin de çıkarlarını destekleyen bir anlaşma var: SDG özerkliği ve Suriye egemenliği. SDG'nin Türkiye'den korunmaya ve ürünlerini Suriye rejimine satmaya ihtiyaçları var. Şam'ın da onların suyuna ve petrolüne ihtiyacı var. Geçmişte birlikte çalıştılar, gelecekte de çalışabilirler.
Böyle bir anlaşma, Türkiye'yi Washington'a karşı en büyük şikayetinden SDG'yi (PKK/YPG) destekleyerek Kürt ayrılıkçılığını desteklemekten mahrum bırakmak ve böylece iki NATO müttefiki arasındaki güveni yeniden tesis etmek ABD'nin çıkarına olacaktır.
Bazı politika yapıcılar, ABD'nin kuzeydoğu Suriye'deki kontrolünü sürdürmesinin yararlı olduğu konusunda ısrar ediyor çünkü bu, İran'ın Suriye ve Hizbullah'a silah göndermesini engelleyerek ve Suriye'nin bir bataklık olarak kalmasını sağlayarak İsrail'e yardım ediyor, aynı zamanda İran'a zarar veriyor. Ancak İsrail kendini savunabilecek kapasitede olduğunu fazlasıyla kanıtlamıştır.
Gelinen noktada, Suriye'deki Amerikan birlikleri İran'ın varlığını zayıflatmak veya Suriye'ye uçakla silah transferini durdurmak için çok az şey yaptı. Ayrıca geçtiğimiz hafta da kanıtlandı ki, oradaki ABD birlikleri saldırıya karşı savunmasız.
Washington'un Suriye'yi bölme stratejisi, SDG ile Suriyeli kardeşleri arasındaki düşmanlığın artmasına neden olacaktır.
Türkiye, Suriye kuzeyindeki teröristleri sık sık SİHA'larla hedef alıyor.