Biden yönetimi önceki gün yayımladığı Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde gelecek on yıla dair planlarını açıkladı. Belgede 71 kez Rusya’nın ismi geçerken Çin’in ise 46 kez ismi geçiyor. ABD’nin, geleceği kaygılı bir şekilde ele aldığı raporda, Rusya ve Çin’in bölge ülkeleriyle ittifakına ve askeri anlamda güçlenmesine dikkat çekiliyor. Çin’in birinci hedef olarak görüldüğü raporda ekonomik, teknolojik ve askeri anlamda “HintPasifik”te gelişmiş bir etki alanı yaratma gücüne sahip olduğu belirtildi. Raporda iki ülke için şu ifadelere yer verildi: "Tehlikeli bir Rusya'ya baskı yapmayı sürdürürken, uluslararası düzeni yeniden şekillendirme niyeti ve kabiliyetini artıran tek rakip olan Çin Halk Cumhuriyeti ile etkin şekilde rekabet edeceğiz."

ABD'nin ulusal güvenlik çıkarlarına dayanan stratejide, Amerikan halkının güvenliğinin korunması, ekonomik fırsatların genişletilmesi ve demokrasinin savunulması gibi başlıklar da öne çıkıyor.

STRATEJİNİN 3 MADDESİ

Raporda strateji 3 genel madde ile özetleniyor:

1. Amerikan gücünün ve etkisinin altında yatan kaynaklara ve araçlara yatırım yapmak

2. Küresel stratejik ortamı şekillendirmek ve ortak zorlukları çözmek için ortak etkiyi geliştirmek için mümkün olan en güçlü uluslar koalisyonunu inşa etmek.

3. Anavatana yönelik terör tehdidini bozma kabiliyetini korurken, ordumuzu büyük güçlerle stratejik rekabet çağına uygun olacak şekilde modernize etmek ve güçlendirmek.

‘DÜNYA DÖNÜM NOKTASINDA’

Raporda dünyanın artık bir dönüm noktasında olduğu belirtilirken, gelecekteki on yılda belirleyici olacak çabalar sıralandı. O çabalar ise şu şekilde ifade edildi: “Çin ile rekabetimizin şartlarını belirlemede, Rusya'nın oluşturduğu akut tehdidi yönetmede ve özellikle iklim değişikliği, salgın hastalıklar ve ekonomik türbülans gibi ortak zorluklarla başa çıkma çabaları.”

‘ACELE HAREKET ETMELİYİZ’

Raporda Çin ve Rusya ile mücadelede aciliyet vurgusu yapılması dikkat çekiyor. Fırsatların kaçabileceğinin altı çizilerek, “Aciliyet ve yaratıcılıkla hareket etmezsek, uluslararası düzenin geleceğini şekillendirme ve ortak zorluklarla mücadele etme fırsatıyla ilgili penceremiz kapanacaktır. Bu eylemler, yurtiçinde ve yurtdışında yenilenen yatırımlar yaparak stratejimizi hayata geçirecek araçları geliştirmekle başlamalıdır.” ifadelerine yer veriliyor.

‘DEMOKRASİLER VE OTOKRASİLER ARASINDAKİ REKABET’

Raporda daha önce de vurgu yapılan “demokrasiler ve otokrasiler” olarak iki kutup yer alıyor. “Dünya çapında demokrasiyi güçlendirmek için çalışacağız” ifadelerinin yer aldığı raporda, “Özellikle demokrasilerin başarılı olduğunu göstermek için adımlar atacağız.” deniyor.

ABD’nin karşılaştığı en acil stratejik zorluğun, “otoriter yönetimi revizyonist bir dış politikayla birleştiren güçlerden geldiği” belirtiliyor. Kast edilen güçlerin başında ise Çin ve Rusya var. Bu güçler ise “liberal olmayan bir uluslararası model ihraç etmekle” itham ediliyor.

‘ÇİN VE RUSYA GİDEREK DAHA UYUMLU HALE GELİYOR’

Çin ve Rusya’nın giderek birbirleriyle daha uyumlu hale geldiğinin belirtildiği raporda, iki ülkenin de kısıtlanması gerektiği vurgulanıyor. Çin ve Rusya’ya ayrı ayrı başlıkların açıldığı raporda, iki ülkeyle mücadelenin bir arada yapılmasına dikkat çekiliyor. Rusya ile mücadelede askeri seçenekler öne çıkarılırken, Çin ile mücadelede ise bir yandan işbirliği bir yandan da rekabet edilmesi gerektiği belirtiliyor.

‘ÇİN’İN PASİFİK’TE GÜCÜ ARTIYOR’

Çin’in “HintPasifik”te artan gücüne dikkat çekilen raporda. Çin ordusunun hızla modernleştiği ve bölgede gücünün arttığı belirtiliyor. Tüm bu gelişmelerle Çin’in “bölgedeki ve dünyadaki ABD ittifaklarını aşındırmaya çalıştığı” vurgulanıyor. Çin’in küresel çaptaki gücüne de atıfta bulunan raporda, “Çin aynı zamanda küresel ekonominin merkezinde yer alır ve özellikle iklim değişikliği ve küresel halk sağlığı gibi ortak zorluklar üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.” ifadeleri yer alıyor.