23 Yaş Altı Avrupa Atletizm Şampiyonası’nda milli takımımız 2 altın 3 gümüş ile madalya sıralamasında 6. oldu. 3 adım atlama ve 20 km yürüyüş yarışlarında hem erkeklerde hem kadınlarda madalya çıkardık. Türkiye, bugüne kadar yapılan 11 turnuvada sadece 21 madalya kazanmıştı. 20 Yaş Altı Avrupa Atletizm Şampiyonası’nda da 3 altın 4 gümüş 3 bronz ile madalya sıralamasında 5. olduk. Büyük Britanya 15, İtalya 11, Türkiye ve Hollanda 10’ar madalya kazandı. Önceki 27 turnuvada sadece 32 madalya kazanan Türkiye, bu turnuvada 10 madalya kazandı. Gençlerimiz pistte ve sahada estiler, gururumuz oldular.
Bu iki şampiyonayı da Avrupa Yayın Birliği (EBU) üyesi devlet televizyonlarının spor kanalları canlı yayımladı. Geceleri tekrarlarını yayımladılar. Altın gençlerimizin ismini Rai Sport’ta İtalyan, Teledeportes’te İspanyol spikerlerden duydum. Nazım’ın şiirleri gibi 30 dilde telaffuz edildi bu isimler, Türkçe edilmedi. Türkiye’nin EBU üyesi televizyon kanalı TRT; muhtemelen bu yarışların yayın hakkı da TRT’de idi. Bu yarışlar yapılırken TRT Elmas Lig yarışlarını yayımlıyordu. Elmas Lig’deki dereceler çok daha iyi, atletler çok daha ünlü; dolayısıyla muhtemelen Elmas Lig’in yayın gideri de daha fazla. Üstelik, Elmas Lig’i S Sport da Türkçe yayımlıyor. İki saat boyunca Ramil’in koşusunu beklemek yerine tamamı yerli onlarca gencimizin Avrupa’daki büyük başarısını yayımlamak daha doğru olmaz mıydı? Bu cennet vatanın gençlerinin başarısı, para ödülü peşinde koşan dünyaların elmasından çok daha değerlidir. Ve emin olun, Türk izleyici Elmas Lig’in adını bilmediği atletleri yerine ülkemizi onurlandıran gençlerimizi izlemeyi tercih eder.
Sporcularımızla gurur duyduk, medyamız yine üzdü. Sadece medya değil, seyircimiz de bizi üzüyor. İki şampiyonaya da ev sahipliği yapan İsveç’te tribünler doluydu. Türkiye’de atletizm yarışlarında tribünlerde ya aileler ya sporcular olur. Sporcu yetiştirerek spor ülkesi olunmuyor. Gazeteci ve seyirci de yetiştirmemiz gerekiyor. Aynı ayıbı 20 Yaş Altı Dünya Kadınlar Voleybol Şampiyonası finallerinde de hissettim. Bu şampiyonadan birkaç gün önce Türkiye’de aynı milli takımımız Ankara’da 19 Yaş Altı Balkan Şampiyonası’nda şampiyon oldu. Televizyonlarımızda canlı yayın yoktu, tribünde birkaç seyirci vardı. TVF bile şampiyonayı hemen bitirmenin telaşı içindeydi. Bu sene diğer ülkelerde organize edilen diğer yaş gruplarındaki ve erkeklerdeki Balkan voleybol şampiyonalarının hepsinde turnuva sonrası en iyi oyunculara ödüller verildi. TVF, bu ödülleri sitesinde haber yaptı; ancak organize ettiğimiz şampiyonada şampiyon oyuncularımıza ve misafirlerimize bu onuru yaşatmadık. 20 Yaş Altı Dünya Kadınlar Voleybol Şampiyonası finalleri Meksika’da yapıldı. Tüm maçlar Meksika kanallarından yayımlandı. Tüm maçlarda salonlar doldu.
Meksika’nın klasman maçları tıklım tıklımdı. Aynı saatlerde başka salonda oynanan yarı final ve final maçlarında da salon doluydu. Meksikalı spiker Karşıyakalı Yaren servis atmaya geldiğinde “Yine Yaren’in karakteristik servisini izleyeceğiz” diyordu. Türkiye’de kaç spiker bu turnuva sonrası Meksika’da ekol olabilecek bu özgün servis atışından haberdardır? Meksika takımı turnuvada başarısız oldu; ama Meksika medyası ve seyircisi, nasıl spor ülkesi olunduğunu gösterdi.
Meksika’da da 20 yaş altı kadın milli takımımızla gurur duyduk. Oynadığımız 5 maç tiebreak ile sonuçlandı. ABD’yi 30 yendik. Tiebreak ile sonuçlanan en dramatik maçımız yarı final maçıydı. 20 öne geçip 22 olan maçın son setinde 1412 öndeyken 2 maç sayısını değerlendiremedik ve Afrikalı oyuncularının iyi oyunuyla İtalya’ya seti 1816 verdik. Bu sette aleyhimize verilen hatalı çift vuruş kararı gelmese bugün Şampiyon bir milli takımdan bahsediyorduk. Bu takıma şampiyon gibi de davranılmalı, geleceğin şampiyonluklarını kaçırmamak için. Hem erkek hem kadın voleybolunda gerek A milli gerek alt yaş kadrolarında devşirdiği oyuncularla İtalya başarı arıyor. Ülkenin ruhunda sömürgecilik varsa, her yüzyılda onun izini görüyorsunuz. 20 yaş altı milli takımımızın kardeşleri, 16 yaş altı kız milli takımımız ise İtalya’da yenilgisiz Avrupa Şampiyonu oldular. Hem de finalde her seti 2520 gibi farkla alıp İtalya’yı yenerek!
İsrail’de, 20 yaş altı erkek basketbolcularımız da çeyrek final maçının son saniyesindeki son faul atışını kaçırmasa, İspanya’ya 7069 yenilmeyecek ve Şampiyonluğun en güçlü adayı olacaktı. Yıllardır Türkiye’de bizden biri olmuş Mustafa’nın mücadelesiyle kazandığı faul atışı da, önceki turda İtalya’yı 8280 yenerken Onuralp Bitim’in son saniyelerde gelen üçlüğü gibi unutulmaz olabilirdi. Ev sahibi İsrail’in hakem düdükleriyle şampiyon olduğu turnuvada Fransa, İspanya ve Türkiye en iyi basketbolu oynayan ülkelerdi. 18 yaş altı kadın milli takımımızın Nevriye Yılmaz’ın koçluğuyla A ligine çıkışından sonra, Serkan Erdoğan’ın koçluğuyla 20 yaş altı erkek milli takımımızla da umutlandım. Oyunculuğu bırakan değerli basketçilerimizin birer yol gösterici olarak genç takımlarımızın başına seçilmesi doğru bir tercihtir.
Gençlerimiz gümbür gümbür geliyor; Atletizmde, voleybolda, basketbolda; tüm spor dallarında. Medyamız da seyircimiz de buna ayak uydurmalı; artık futbol seyircisi değil spor seyircisi olmalıyız. Ne mutlu ki, Aydınlık başarılı gençlerimize ayak uydurdu. Son haftalarda Aydınlık’ın son sayfasında bir futbol sayfası değil, bir spor sayfası okuyoruz. Öncü öncülüğünü yine yapıyor.
Aydınlık