Sadece Türkiye değil, Almanya da sosyal medyanın denetlenebilirliğini tartışıyor. Alman Federal Konseyi cuma günü, 2017 yılında çıkan Sosyal Medya Düzenleme Yasası’nı geliştirerek, şirketleri denetleme kararı aldı. Gerekçede ‘devletin vatandaşlarını koruma ve kollama ilkesine’ atıfta bulunuluyor.

CAN ÇAKIR / ALMANYA

Bugünlerde sadece Türkiye’de değil, Almanya’da da sosyal medya tartışması yeniden alevlendi. Cuma günü Alman Federal Konseyi, 2017 yılında çıkan Sosyal Medya Düzenleme Yasası’nı geliştirme kararı aldı. Yasa tasarısının tartışıldığı 2017 yılında önerge çokça eleştiriye maruz kalmıştı. Halbuki yasa tam da siyasetin topluma karşı sorumluluklarını hatırlatıyordu. Nitekim gerekçede Alman Anayasası’nın 74. maddesinde yer alan devletin vatandaşlarını koruma ve kollama ilkesine atıfta bulunuluyor. Peki, yasanın kapsama alanı nedir?

Alman Anayasası’nın mimarlarından Carlo Schmid, siyaseti şöyle tanımlamıştır: “Siyaset, insanın devletle olan ilişkisinin tanımlanmasıdır. Fakat siyaset aynı zamanda anlayan akla sahip ve kendisine emanet olan insanın duyduğu endişeden doğan gücü doğru yönetmektir.” Siyasetin, insanın yararı için yönetilmesi ve uygulanması ilkesi, Almanya’da Sosyal Medya Düzenleme Yasası yürürlüğe girerken öne çıkmaktadır.

ÇIKIŞ NOKTASI ‘ÇEVRİMİÇİ ŞİDDET’

Tartışmalar ilk olarak 2015 yılında başladı. Alman toplumunda yükselen aşırı sağcı propaganda, nefret söylemleri ve ırkçılık ve Alternatif Parti’nin oylarındaki artış, basılı ve görsel yayının dışında alternatif medyaya yönelişi artırıyordu, fakat “çevrimiçi şiddet” yeni bir olgu değildi. Daha önce de gençlik içinde sosyal medya üzerinden yürüyen kavgalar, ayrışmalar devamlı olarak gündem oluşturuyordu. Bu şartlar altında 2015 yılında ilk kez Heiko Maas’ın başında olduğu Federal Hukuk İşleri ve Tüketiciyi Koruma Bakanlığı tarafından internet operatörleri ve sivil toplum örgütlerinin de davet edildiği bir komisyon toplandı. Amaç, gençleri korumanın yanı sıra aynı zamanda toplumu “yalan haberlerden” korumak olarak belirtildi. 2016 ABD seçimlerinin kampanyası ve Trump’ın halkı etkileyen sosyal medya propagandası da bu kararın alınmasında etkili oldu.

TEMEL VURGU: ANAYASAL EŞİTLİK

Almanya’nın sosyal medya yasası ilk olarak 1 Ekim 2017 tarihinde yürürlüğe girdi. Tasarı, Federal Parlamento’da 30 Haziran’da kabul edilmişti. İlgili oturumda ilk sözü, dönemin Hukuk İşleri ve Tüketici Hakları Bakanı, bugünün Dışişleri Bakanı Heiko Maas almıştı. Maas sunumunda üç eleştiriye cevap veriyordu:

■ İfade özgürlüğü eleştirisi: Maas yasanın birinci hedefinin ifade özgürlüğünü korumak için “sözel yumruklaşmanın” önüne geçmek olduğunu vurguluyor.

■ Eşitlik ilkesine aykırılık eleştirisi: Yasaların karşısında herkesin eşit olduğunu hatırlatan Maas, sosyal medya kuruluşlarının da buna uyması gerektiğini vurgulayarak, sosyal medyanın hukuk dışı platform olarak kullanılmasının önüne geçildiğini belirtiyor.

■ Mülkiyet sorumluk getirir: Facebook’un Almanya’da 30 milyon kullanıcısı olduğunu ifade eden Maas, şirketin 2017 yılının ilk çeyreğinde 3 Milyar Avroluk rekor gelir elde ettiğini ifade ediyor. Sosyal medya şirketlerinin bu yüzden sorumluluk göstermeleri gerektiğini vurgulayan Maas, bu doğrultuda 14 ay boyunca yürütülen görüşmelerde bir sonuca varamadıklarını, bu yüzden yasal düzenlemenin gerekliliğini ifade ediyor. Maas’ın konuşması boyunca kullandığı zemin ise önemli çünkü yasa tasarısının esası, Alman Anayasası’ndaki ilkelere dayanıyor.

50 MİLYON AVROLUK CEZA

Tasarıyla birlikte sunulan gerekçede, sosyal medya operatörleriyle yapılan görüşmelerin ardından her ne kadar düzelme olduğu görülse de bazı paylaşımlara karşı yeterince önlem alınmadığını ifade ediliyor. Kabul edilen yasa ile birlikte sosyal medya şirketlerine nefret söylemi içerikli paylaşımların 24 saat içinde kaldırılması zorunluluğu getiriliyor.

Yasa ile birlikte bir kontrol mekanizması yürürlüğe sokuluyor. Buna göre şirketler Almanya’da hukuki işler için bir temsilci bulundurmak zorunda. Ayrıca sosyal medya operatörleri gelen şikayetler ve nasıl ele alındığı hakkında 6 ayda bir iletilmek suretiyle rapor hazırlamak yükümlülüğüne alınıyor. Kullanıcıların bir paylaşımı şikayet etmeleri durumunda şirket yetkililerin hızlıca geri dönüş yaparak işletim başlatmaları, yapılanan uygulamanın gerekçelerinin de ayrıntılı olarak kullanıcıya aktarılması gerekiyor. Kaidelere uyulmaması durumunda da sosyal medya sorumlularına 5 milyon avroya kadar para cezası uygulanabiliyor. İşletici şirkete ise 50 milyon avro para cezası uygulanması mümkün. Bu arada dördüncü maddeye göre para cezaları, kanunun yurtdışında ihlal edilmesi durumunda da uygulanabiliyor. Kaidelere uyulma durumu ise Federal Hukuk Dairesince denetleniyor.

KAPSAMA ALANI GENİŞLETİLDİ

2017 yılında yürürlüğe giren sosyal medya yasası, gelen eleştirilere rağmen devrede olmakla birlikte geçen cuma günü daha da genişletildi. Yapılan değişiklikte şikayet prosedüründe kolaylık öngörülürken, soruşturma başlatılması halinde sosyal medya şirketlerinden ilgili paylaşımlara erişebilirlik daha da kolaylaşıyor. Başlıca değişiklik ise sosyal medya tanımlamasına video paylaşım siteleri ile sosyal medyaların video paylaşım bölümlerinin de eklenmiş olması. Yasa değişikliği buna göre ilgili sitenin Almanya içindeki kullanıcı sayısının 2 milyonu aşması durumunda yasanın uygulanmasını zorunlu görüyor. Kullanıcı sayısının iki milyonun altında olma durumunda ise ya işleticinin merkezinin Almanya’da olması ya da Federal Hukuk Dairesi’nin kararı olması öngörülüyor.

SORUŞTURMA AÇILABİLECEK

Yasanın kendisi soruşturma açılmasını öngörmüyordu. Fakat 18 Haziran’da parlamentoda kabul edilen bir tasarı ile birlikte ek ibareler getiriliyor. Buna göre suç unsuru içeren paylaşımlara ayrıca cinselliğe yönelik tehdit, çocuğa yönelik cinsel istismar içeren paylaşımlar, yasa dışı örgüt sembolü paylaşımı, suç ya da suçluyu öven paylaşımlar ile terör örgütü kurma girişimleri de ekleniyor. Almanya’yı özellikle Kassel Valisi Walter Lübcke ve Halle’deki bir sinagoga yönelik saldırılarda olduğu gibi önceki sene gerçekleşen ırkçı saldırılar etkiledi. Bu olaylarda saldırganların sosyal medya paylaşımları özellikle öne çıkıyor. Bu yüzden de yeni yasa ile birlikte gelen şikayetleri işleyen sosyal medya şirketleri ceza kanununu açıkça ihlal eden paylaşımları artık Federal Kriminal Dairesi’ne bildirmek zorunda. Yasa ile birlikte ayrıca açık suç içeren paylaşımların yapıldığı kullanıcı hesaplarına ait son giriş yapılan IP adresleri ve port numaralarına yönelik de bildirim zorunluluğu getiriliyor.

Yasanın esas amacı doğrudan sosyal medya paylaşımlarına müdahale etmek yerine, öncelik olarak sosyal medya şirketlerini yasalara uymaya zorlamak.  


Aydınlık