Alman Der Spiegel dergisi, Suriye’deki durumu incelediği kapak konusunda aslında değişen dünyayı ve yeni düzeni tarif ediyor. Eski dünya gücü ABD çekildi, Avrupa eli kolu bağlı izliyor, Türkiye, Rusya ve Esad bölgede kazandı.

ALİ MERCAN / FRANKFURT

Alman Der Spiegel dergisinin 18 Ekim tarihli sayısı Suriye’deki gelişmelere Avrupa’nın gözünden bakıyor. “Batı’nın teslimiyeti” başlığıyla yayımlanan dergide dokuz muhabirin kaleminden gelişmeler ışığında Batı’nın durumu ele alınıyor. Bir milyon satan ve 56 milyon kişi tarafından okunan Avrupa’nın en büyük haftalık dergisinin konuyu bu derece önemsemesi Amerikan yenilgisinin derinliğini gösteriyor.

Yazılarda Amerika’nın çekildiği, PKK/PYD’nin yenilgisi, TSK’nın ilerleyişi anlatılıyor, “Esad, Şam’da seviniyor” deniyor. Suriye’de kararların artık Rusya, Türkiye ve Suriye tarafından verildiği belirtiliyor. Dergi, Avrupa’nın çaresizce olayları seyretmesinden yakınıyor. Batı’nın teslim olmasının Avrupa için tehlike yarattığı savunuluyor gerekçe olarak da şu iddia dile getiriliyor: “Despotların zafer kazanması Suriye halkını ezecek, IŞİD’i güçlendirecek ve Avrupa için tehlike yaratacak.” Alman istihbaratı tehlikeli olabilecek IŞİD üyelerinin ülkeye sızabileceği endişesini paylaşıyor.

İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİ

Spiegel muhabirleri bölgede iktidar değişikliğini şöyle özetliyor: “ABD askeri birliklerini geri çekiyor. AB ise, Putin, Erdoğan ve Esad gibi despotların iç savaş süren ülkeyi nasıl paylaştıklarını çaresiz olarak seyrediyor. Silah bırakışmanın sonuçları nasıl olacak?

“Uluslararası politikada hiçbir manevra Trump’ın ki kadar hızla zincirleme bir etkiye yol açmamıştı. ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki askeri varlığının sürpriz bir şekilde sona ermesiyle bölgede kuvvet ilişkileri kökten değişti.

‘ZAFERLERİNİ KUTLUYORLAR’

“Suriye’de bir nöbet değişikliği gerçekleşiyor. Batı teslim alındı. Gerçi Avrupalılar ve Amerika Suriye’deki baskıları hep mahkum ettiler ancak durumu değiştirmek için fazla bir şey yapmadılar. Şimdi despotlar; Esad, Recep Tayyip Erdogan ve Vladimir Putin zaferlerini kutluyorlar, ortaya çıkan iktidar boşluğundan yararlanıyorlar. Sonuçları yakın doğunun çok uzaklarında bile hissediliyor ve bunun Avrupa için tehlikeli sonuçları olabilir.”

Dergi, PYDPKK elemanlarını ‘Kürtler’ olarak tanıtmaya özen gösteriyor. Bölgenin en büyük kaybedenlerinden birisi de ‘Kürtler’ deniyor: “ABD ve Avrupa için ‘Kürt’ savaşçılar IŞİD’e karşı mücadelede yakın müttefiktiler. Geçtiğimiz haftalarda Türk birlikleri Suriye’nin kuzeyinde YPG milislerine karşı harekete geçtiler. (Barış Pınarı Harekatı)” Dergiye göre, Washington ve Ankara arasında bir ateşkes kararlaştırıldı ve bu arada milisler geri çekilecekti, ama bu ateşkesin fazla sürmeyeceği ifade ediliyor.

MÜNBİÇ’TEKİ ÜSSÜN MANZARASI: BİRKAÇ ÇADIR, BİRKAÇ FIÇI

Spiegel muhabiri münbiç’teki izlenimlerini şöyle aktarıyor: “Amerika çekiliyor, Türk askerleri ilerliyor, Kürtler (PYD) kaçıyor, Rusya Türklerin ilerleyişini frenliyor. Diktatör Esad Şam’da seviniyor. Batı teslim alındı. Esad, Erdoğan ve Trump başarılarını kutluyorlar. Uzun zamandır ABD ve Avrupa’nın müttefiki olan PYD (PKK) en büyük kaybeden. Bu herkesçe kabul ediliyor. TSK birlikleri YPG’ye karşı ilerleyişini sürdürüyor. Bir dünya gücü bölgeyi terk ederken geride bıraktığı pek fazla bir şey yok: Çölde birkaç kum renginde çadır, kamuflaj fileleri, üç adet kırmızı beyaz telsiz direği, seyyar tuvalet, soğutucu çantalar, mazot fıçıları. Münbiç yakınlarındaki ABD askeri üssünün manzarası böyle görünüyor.

AMERİKA GİTTİ, ‘YENİ BEYLER’ HEMEN GELDİ

“Amerikalılar gitti. Yeni beyler fazla bekletmediler. Amerikalıların askeri üslerini terk ettikleri gün Ruslar hemen geldiler. Terk edilen askeri üsse ilk ayak basan Rus, Oleg Blochin oldu.

Trump’ın geri çekilme emrini vermesinin üzerinden 48 saat geçmeden sosyal medyada Oleg Blochin’in videoları dolaşmaya başladı. Blochin videoda, ‘Münbiç’ten herkese günaydın’ diye selam veriyordu: Şimdi bir Amerikan üssünde bulunuyorum, daha düne kadar onlar buradaydı. Bugün sabahtan itibaren biz buradayız.”

‘TÜRKİYE VE SURİYE ORDULARI ORTAK HAREKET EDİYORDU’

Bölgeye yedinci kez giden muhabir Christoph Reuter de, TSK’nın harekatında şunu gözlemiş: Türk Ordusuna bağlı birlikler ve Türk askeri güçleri bölgede ilerlerken Suriye’ninkiler de birlikte hareket ediyorlardı. Spiegel muhabir grubunun ortak sorusu şöyle: “Neden bölgede kuvvet ilişkileri böyle değişti ve neden Rusya Lideri Putin tam anlamıyla karar merciinde. Suriye sorunu nasıl devam edecek?”

BİR DÜNYA GÜCÜNÜN SONU

Spiegel “Batı, Putin, Erdoğan ve Esad karşısında yenilmiştir” diye durum tespiti yapıyor ve sürdürüyor: “Bu durumda YPG de kaybetmiştir. Ayrıca Türkiye’nin ‘NeoOsmanlıcılık’ hayalleri bitmiştir. Suriye’nin kuzeyini Türkiye’ye katma hayalleri çökmiştür. Bu yeni duruma göre öncelik Esad’ın devrilmesi değil değiştirilmesi, PYD (PKK)’nın temizlenmesi ve Suriye’nin toprak bütünlüğüdür. Esad gittikçe güçleniyor, Suriye’nin kuzeyinde egemenliğini kuruyor. Bir dünya gücünün sonu gelmiştir. Avrupa’ya ise izlemek düşmektedir. Bölgede güç dengeleri değişiyor. ABD gidiyor, Rusya, Türkiye, Suriye geliyor.”

Dergi Amerika’nın çöktüğünü tespit ederken yeni bir dünyanın kurulduğunu ilan etmiyor. Dergi çöken ve Suriye’den çekileni sadece ABD ile sınırlıyor. IŞİD’in güçleneceğini ve “Kürtlerin” acılarını dile getiriyor. Ama analizin bütününe baktığımızda kaybedenin bütün Batı ve liberal sistem olduğu itirafını görüyoruz. Avrupalı ekonomistler, dış politika düşünce kuruluşları da “Batı cephesinde yeni bir şey yok” diyen analizler yapıyorlar ve çıkışı Avrasya da görüyorlar.

AVRUPA’NIN IŞİD KORKUSU

Gelişmeler karşısında Avrupa’nın itiraz gerekçesinin başında IŞİD geliyor. Bölgede bitirilen IŞİD’in dengeler değiştikten sonra Avrupa için tehlike yaratacağını savunuyorlar. Alman pasaportu taşıyan çok sayıda IŞİD üyesi Suriye’de tutukluydu. Federal Hükümetin elindeki gizli bir listede IŞİD’lilerin isimleri var. Üstelik bunların üçte biri ‘çok tehlikeli’ olarak belirlenmişti. Anayasayı Koruma Örgütü Şefi Thomas Haldenwang şöyle uyarıyor: “Türkiye’nin askeri harekatı nedeniyle bunlar ve diğer IŞİD üyeleri serbest kalıp Avrupa’ya sızabilirler. Bu durum Almanya’daki güvenlik durumunu oldukça kötüleştirebilir.”