Almanya’da 802 doktor ve akademisyen, son yıllarda özellikle televizyon üzerinden çocuklara dayatılan cinsiyet değiştirme propagandasına karşı mektup yayınladı. Bilim insanları cinsiyet değiştirme propagandasının bilimsellikten uzak olduğunu ve siyasi bir amacı taşıdığını vurguladı. ÖZGÜR ALTINBAŞ

Son yıllarda artan cinsiyet değiştirme propagandası Almanya’da çoğunluğu bilim insanı 802 kişi bir araya getirdi. Bilimsellikten uzan cinsiyet tanımlarının siyasi bir propagandaya yönelik olduğunu belirten bilim insanları mektup yayınlayarak kamu yayıncılarına bu propagandayı derhal durdurma çağrısı yaptı. Yapılan yayınlarda bir ideolojinin olduğunu ve bilime aykırı propagandanın yapıldığı belirten bilim adamları, biyolojik gerçekleri araştırma ve bilime göre, gerçeklere dayalı bir sunumunu talep ettiklerini belirttiler.
“İtiraz: Kamu hizmeti yayıncılarının yanlış haberciliğini durdurun!” başlıklı mektupta çoğunluğu bilim insanı 802 kişi, bilime aykırı bir şekilde ideolojik olarak çocuklara cinsiyet değiştirme propagandasının yapıldığını açıklayarak buna karşı çıktı.
“Biz bilim adamları ve doktorlar, kamu hizmeti yayıncılarını biyolojik gerçekleri ve bilimsel bulguları doğru bir şekilde sunmaya çağırıyoruz.” ifadesinin kullanıldığı mektupta, televizyonlarda çıkan "Sendung mit der Maus" ve "Quarks" gibi çocuk programlarında bu propagandanın yapıldığı vurgulandı.

‘SİYASİ TALEPLERİN UYGULANMASINA YÖNELİK’

Mektupta sık sık bu durumun bilimsellikten uzak olarak bir ideolojik dayatma ile olduğu vurgulanıyor. Uzun süredir kamu hizmeti yayıncılarının bilimsel gerçekleri reddederek transseksüel ideoloji tasvirlerini nasıl benimsendiğini gözlemlediklerini belirten bilim insanları, “Başlangıç ​​noktası her zaman yalnızca bir erkek ve bir kadın cinsiyeti değil, çeşitli cinsiyetler veya erkek ve kadın arasında ara aşamalar olduğu şeklindeki yanlış iddialardır. Eşsiz üremeyi mümkün kılan net cinsiyet kavramı, psikolojik ve her şeyden önce sosyolojik iddialarla karıştırılmakta ve bunun sonucunda kavramsal belirsizlik ortaya çıkmaktadır. Terimlerin karışıklığı ve buna bağlı anlam kayması, nihai olarak siyasi taleplerin uygulanmasına yöneliktir.” ifadelerine yer veriyor.

TEDAVİ GÖREN GENÇLER 25 KAT ARTTI

İmzacı bilim insanları, cinsiyet değiştirme konusunun, kamu yayıncılığı aracılığıyla çocuklara ve gençlere ulaştırılırken, on yıldan kısa bir sürede cinsiyet disforisi (ruh hali bozukluğu) nedeniyle tedavi gören çocuk ve gençlerin sayısının yirmi beş kat arttığını belirtiyor. Bu propagandanın bir “yutturmaca” olduğunu belirten imzacılar, “Televizyon programlarında, radyo haberlerinde ve kamu yayıncılığının sosyal medya kanallarında bu trans yutturmaca körüklenmekte ve ‘doğru bedene giden yol’ çok kolay bir adım olarak nitelendirilmektedir.” tespitini yapıyor. Bunun sonucunda bir tehlikeye de işaret eden bilim insanları, “Göğüsleri ve rahimleri ameliyatla alınan kızlar ve birincil ve ikincil cinsiyet özelliklerinin gelişmesini geçici olarak engelleyen ergenlik engelleyicilerin kullanımı gibi uygulamaların olası, kısmen geri döndürülemez fiziksel ve psikolojik sonuçlarının olduğunu” vurguluyor.

‘YEŞİLLER VE FDP TARAFINDAN PLANLANIYOR’

Bilim insanları bu propagandanın meclisteki Yeşiller Partisi ve FPD (Özgür Demokratik Parti) tarafından yapıldığını belirtiyor. Mektupta bu konuyla ilgili, “Raporlama daha ziyade, trans gruplarının, kişinin biyolojik cinsiyetini toplumsal olarak bu cinsiyet olarak tanımlayarak değiştirebileceğine dair iddialarını dile getirmeyi amaçlıyor. Burada, Yeşiller ve FDP tarafından planlanan ve gelecekte herkesin bir söz edimi yoluyla cinsiyet girişini değiştirebileceği ve on dört yaşında çocukların cinsiyetini değiştirebileceği transseksüel yasası reformu için hazırlıklar yapılıyor.” ifadelerine yer veriliyor.

Eleştirilen Sendung mit der Maus çizgi filmi

‘KADIN HAREKETİNİN BAŞARILARINI TEHDİT EDİYOR’

Yapılan bu dayatmanın kadın hareketinin başarılarının önüne geçebileceğini tespit eden bilim insanları, “Biz bilim insanları olarak, kadınların ve erkeklerin yalnızca sosyal yapılar veya hissedilen kimlikler olduğu fikrine şiddetle karşı çıkıyoruz. Kadın hareketinin başarılarının tehdit edildiğini görüyoruz çünkü bundan böyle her erkek kendini kadın ilan edebilir ve onun korunan bölgelerine girebilir.” Bilim insanları bu tespiti yaparken aynı zamanda kadınları teşvik etmeye yönelik tedbirler ve şiddetten korunmalarının da zayıfladığını belirtiyor.

‘KAMU YAYINCILARI BİLİMİ GÖRMEZDEN GELİYOR’

Mektupta, kamu hizmeti yayıncılarını eleştiren bilim insanları “Kamu yayıncıları bilimi nasıl büyük ölçüde görmezden geldiğini, yanlış iddiaları yaydığını ve Devlet Medya Anlaşması'nı sürekli olarak ihlal ettiğini gösteriyoruz.” ifadelerini kullanarak bunu maddeler halinde özetliyor:
Habercilik, tanınmış gazetecilik ilkelerine uymuyor, ne bağımsız ne de gerçeklere dayalı.
İddialar, yayılmadan önce doğruluk ve köken açısından dikkatli bir şekilde kontrol edilmiyor.
Yayınlarda nesnellik ve tarafsızlık ilkeleri sürekli ihlal edilmekte, trans haberciliğinde fikir ayrılığı veya dengeli bir sunum bulunmamaktadır. Bunun yerine, trans derneklerinden gelen resimler ve bildiriler Instagram'da kontrol edilmeden alınıyor ve çocuklara tavsiye ediliyor.
Gençlik programları ve sosyal medya kanallarında, medya devlet anlaşmasının insan onuruna saygı ve ahlaki ve dini inançların korunmasına ilkeleri devamlı ihlal ediliyor.
Utanç sınırları yıkılıyor. Pornografik tasvirler, çocuklar ve gençler için yaş doğrulaması yapılmadan sunuluyor.


ALMAN MECLİSİNE LGBTİ+ BAYRAĞI ASILACAK

Almanya'da gökkuşağı renklerinden oluşan LGBTi+ onur bayrağının yılda iki kere Berlin'deki parlamento binasına asılacağı belirtildi. Federal Meclis'in basın bürosundan yapılan açıklamada, bayrağın Uluslararası Homofobi Karşıtlığı günü olan 17 Mayıs'ta ve her yıl Berlin'de düzenlenen Christopher Street Day'de (CSD) meclise asılması konusunda mutabık kaldığı belirtildi. 
Açıklamada Federal Meclis Başkanı Bärbel Bas'ın, karardan duyduğu sevinci ifade ettiği belirtilirken, bayrağın bu günlerde meclis binasının kulelerinden birinde dalgalanacak olmasının çoğulculuk ve çeşitliliğin görünürlüğünü artıracağı savunuldu.