İSMET ÖZÇELİK

Alman Biyolog Kurt Gerhard Heinz Türkiye’nin sağlık turizminden yılda 100 milyar dolar kazanabileceğini söyledi. Heinz, koronavirüs ve Alzheimerın ilacının Akdeniz ve Karadeniz bölgesinde yetişen doğal bitkilerde olduğunu belirtti. İbni Sina’nın dünyanın gelmiş geçmiş en önemli tıp adamlarından biri olduğunu kaydeden Heinz, Geleneksel İslami Tıp Enstitüsü kurulması gerektiğini, kendisinin en büyük hayalinin bu olduğunu bildirdi.

Kurt Gerhard Heinz, Türkiye’yi ve Türkleri çok seviyor. “Babamın dedesinin abisinin mezarı Çanakkale’de. Eşi de Türk’tü. Bana Gazipaşa’da ‘Sen bizden daha Türk’sün’ diyorlar. Türkiye’yi seviyorum. Sevmeseydim burada olmazdım” dedi. Ülkesinde önemli görevlerde bulunmuş. Almanya’nın önde gelen biyologlarından biri. 67 yaşında. Dünyanın birçok yerinde çalışmalar yapmış. Özellikle de doğal ilaçlar üzerine araştırmalarda bulunmuş. 7 yıl önce Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde bir köye yerleşmiş. Çalışmalarını orada sürdürüyor.

Geçmişte korona ile AİDS virüsü üzerine yoğunlaşmış. AİDS virüsüne karşı güçlü bir ilaç geliştirmiş. Kovid19’a karşı ilaç ürettiğini müjdeliyor. Şu anda Tarım ve Gıda Bakanlığından “takviye gıda” ruhsatı almış. İlaç olarak kullanılması ve Türkiye’de üretimi için girişimlerde bulunmuş.

Yaşadığı Gazipaşa’da görüştük. Görüşme süresince telefonuna sürekli mesajlar geliyordu. Dikkatimi çektiğini hissedince, “Her mesaj dünyanın çeşitli ülkelerinden bir ilaç siparişi” bilgisini verdi. İlacı konusunda çok iddialı. İşte anlattıkları:

HİKAYEM 1994’TE BAŞLADI

Benim hikayem 1994 yılında başlıyor. Koronavirüsle ilgili araştırmalar yapıyordum. Bu arada AİDS virüsü ile ilgili de çalışma içindeydim. 19992013 arasında virüse karşı güçlü bir ilaç geliştirdik. Helmholz. Bu ilaç birçok virüse karşı etkiliydi.

2014 yılında bir antibiyotikle beraber Türkiye’ye getirdik. Dirençli mikroplara karşı. Bu arada, dirençli mikroplardan ölenlerin sayısı koronavirüsten ölenlerin sayısından çok yüksek. Koronavirüsten ölenlerin yaklaşık yüzde 30’u dirençli mikroplardan ölüyor.

TÜRKİYE’YE HEDİYEM

Kovid19’a karşı ürettiğim ilacın yüzde 90’ı Türkiye’deki bitkilerden, yüzde 10’u dışarıdan. Yüzde 10’unun Türkiye’de olmamasının nedeni de o bitkinin Türkiye’de üretilmiyor olması. Türkiye’deki bitkilerin büyük çoğunluğu Antalya ve Mersin bölgesinde yetişenler. Ancak bu bitkiler rastgele olmuyor. Özel bir şekilde yetiştirilmesi ve işlemden geçirilmesi gerekir ki gerekli maddeler üretilebilsin.

Bu ilaçlarla ilgili 150 bilim adamı 9 yıl boyunca araştırma yaptık. Ben Türkiye’ye bu ilaçları üretmek için geldim. Şu anda kendi olanaklarımla ayda 8 bin şişe üretebiliyorum. Bu ilaç Türkiye’ye hediyem. Ürettiğimiz ilaç her tür virüse, mikroplara, bakterilere ve Alzheimere karşı etkili. Mikroplar ürettiğim ilaçlara karşı direnemiyor. Virüsler de bizim ürettiğimiz ilaçlara karşı mutasyona uğramıyor.

KOVİD19 AKCİĞER HASTALIĞI DEĞİL

2019 yılında Çin’de koronavirüs dalgası ortaya çıktı. 16 Ocak 2020 günü virüsün genetik yapısı elime ulaştı. 23 Ocak 2020 günü dünyada ilk olarak koronavirüsün insanlara nasıl etki yaptığını anlattım. Akciğer hastalığı olmadığını, herhangi bir organ hastalığı olduğunu söyledim. Buna beyinin de dahil olduğunu belirttim. Bazı üniversite yetkilileriyle görüştüm. Onlar koronavirüsün akciğer hastalığı olduğunu sanıyorlardı. Ben onlara virüsün bağırsaklara, beyine kadar girdiğini söylediğimde bana güldüler. Ben onlara kanalizasyonlarda test edilebileceğini belirttim.

TÜRKİYE DÜNYADAN 8 AY ÖNDE OLURDU

Koronavirüsün vücutta iltihaplanma yaptığı şimdi konuşuluyor. Ben daha hastalığın ilk günlerinde söylemiştim. Hastalığın virüsünün nasıl etkili olduğunu bildiğim için hastalığın gidişatını açıklayabildim. Eğer uyarılarımı dinletebilseydim Türkiye dünyadan 8 ay ileride olabilirdi. Benim eşim yoğun bakım hemşiresi. Birlikte tedavi protokolü geliştirdik. Sağlık bakanlığına da ilettik. Uygulansaydı ölüm oranı en az yüzde 50 daha az olurdu.

Akciğer koronavirüs nedeniyle zarar görmüş. Bu akciğere hortum sokuyoruz. Dokular hasar görüyor. Etrafında bakteriler olduğu için iltihaplanmalar oluyor. Entübe olanların yüzde 3050’si ölüyor. Ürettiğim ilacı çoğu yoğun bakımda 2 bin kişiye dağıttım. 1 kişi bile ölmedi. 14 gün içinde iyileştiler.

DAĞITILAN İLAÇLAR

Ölenlerin bir kısmı entübeden. Bir kısmı yanlış ilaçtan. Avrupa’da yasak olan ilaç, Türkiye’de kapıdan dağıtılıyor. Bir ilaç firması 22 milyon üretti. Çok riskli ve yan etkileri yüksek.

DÜNYADA VİRÜSÜ GERÇEKTEN TANIYAN 6 KİŞİ VAR

Dünyada bu virüsü gerçekten tanıyan 6 kişi var ve biz irtibat halindeyiz. Vücutta ne yaptığını, nasıl tepki gösterdiğini, hangi yöne doğru mutasyon yaptığını biliyoruz. O mutasyonların da ne yaptığını biliyoruz. Yüksek etkili program geliştirdik. Virüsün yayılımını azaltmak için program geliştirdik. Pandeminin yönetimi aslında basit. Her şey doğru yapılmış olsaydı sorun dünya çapında çözülürdü. Alman araştırma laboratuvarlarıyla beraber bir aşı geliştirdik. O aşı da bulaşmayı önlüyor. Türkiye’de bir laboratuvarda hızla üretebiliriz. O aşının hiçbir yan etkisi yok. Herkesi tamamen korur.


AVRUPALILAR İLAÇLARA GÜVENMİYOR

Avrupa’da yaşayanların yüzde 40’ı ilaçlara güvenmiyor. Avrupa’da yılda 23 milyon virüs vakası tedavi edilemiyor. Türkiye’nin çok zengin bitki potansiyeli var. Türkiye’nin doğal ilaçları iyi kullanılabilse çok büyük imkanlar yaratılabilir. Hastaların tedavi süresinde kalışları, doğal ilaçların satışları, Türkiye sağlık turizminden yılda 100 milyar dolar kazanabilir. Koronavirüsün tedavisi Türkiye’deki bitkilerde var. Bu bitkilerden üretilen ilaç Alzheimerı da durduruyor. Akdeniz ve Karadeniz bölgesinin bitki örtüsünde var. Türk Hükümetinin devreye girmesi lazım. Tabi bu arada, Türkiye’de hızla bir şeylerin de değişmesi gerekiyor. Belçika’da da araştırmalarımız var. Araştırmalarımızı Belçika kralının şahsi doktorunun başında olduğu bir ekiple yürütüyoruz. Belçika çalışmalarımızı daha çok sahipleniyor. Gıda takviyesi olarak onaylandı. İlaç değil.

İBNİ SİNA VE İSLAMİ TIP

40. doğum günümde Abu Dabi’deydim. Abu Dabi yetkilileri bana İbni Sina’nın kendi yazdığı kitabı hediye ettiler. Dünyada tek olan içinde reçetelerinin olduğu kitabı. O kitabın içi bir hazineydi. Çok önemli şeyler vardı. Bitkisel tıp hakkında çok çok önemli şeyler. Bana çok yararlı oldu.

İslami tıp çok değerli. Biz onu çöpe atıyoruz. İbni Sina dünyanın gelmiş geçmiş en önemli tıp adamlarından biri. Çok sevdiğim biri bana yıllar önce “Senin içinde bir tane İbni Sina var” demişti.

Bitkisel tıbbın çok önemli bir potansiyeli var. Benim ürettiğim ilacı bir fabrikada üretmeye kalksan İstanbul büyüklüğünde bir fabrika yapman gerekiyor. Oysa ki bitkiler bunu kendi yapıyor.

HAYALİM

Gelecekle ilgili benim bir vizyonum, hayalim var. Geleneksel İslami Tıp için bir enstitü kurmak. O bilgileri geliştirmeyi amaçlıyorum. Şu anda 67 yaşındayım. Ne kadar yaşayacağımı bilemem. Ama bilgilerimi gelecek nesillere aktarmak istiyorum.

Aydınlık