Abdülkadir Selvi'nin bugünkü yazısından ilgili bölüm şöyle:
Türkiye ile Rusya arasında İdlib konusunda yaşanan yüksek gerilim dönemde Ankara'yı yol yapan Amerikalılar, iki ülke arasında kışkırtmalara imza atmıştı.
ErdoğanPutin mutabakatından sonra M4 karayolunda dün ilk TürkRus ortak devriyesi gerçekleşti. Bu bizim Ruslarla Suriye’deki ilk ortak devriyemiz değil. Barış Pınarı bölgesinde 34 ortak devriye icra edildi. Zeytin Dalı’nda ise bağımsız ama koordineli olarak 187 devriye yapıldı.
27 Şubat gecesi 34 askerimizin şehit olmasıyla birlikte TürkRus ilişkilerinde son dönemlerin en ciddi krizlerinden biri yaşanmıştı.
Erdoğan ile Putin bir kez daha krize teslim olmak yerine krizden çözüm çıkarmayı başardılar. Ortak devriye başladı, Türkiye’nin 12 gözlem noktası korundu. İdlib’de ateşkes ilan edildi ve ortak devriye başladı.
Ancak bu her şeyin çözüldüğü anlamına gelmiyor. Henüz sürecin başındayız. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın işaret ettiği gibi, “Ateşkes ilan edildi ancak herkesin kafasında bir soru var.” O soru ne? Ateşkesin ne zaman bozulacağı…
Ateşkesi Ruslar mı bozacak, İran mı, yoksa ABD mi sabote edecek? Hulusi Akar’ın dediği gibi, “bir an önce ateşkesin kalıcı hale getirilmesi” gerekiyor.
İdlib’deki kriz sürecinde Türkiye’ye destek açıklamaları yapmak için sıraya giren ABD’li yetkililer ise Türkiye ile Rusya’nın karşı karşıya geldiği 27 Şubat sürecinde seslerini çıkarmadılar. Bir kez daha anlaşıldı ki, ABD ateşin altına odun atmaktan başka bir çaba içinde değil. Türkiye, NATO ve ABD’den gereken desteği bulabilseydi, 5 Mart’taki ErdoğanPutin zirvesi başka bir zeminde gerçekleşebilirdi. Allah’tan ki Amerikalıların gazına gelmemişiz…
İdlib’de sadece yeni bir statüko oluşturuldu ama onun ne kadar süreceği belli değil. O nedenle yapılan tahkimatlar korundu. Türkiye kararlı. Çünkü Rusya destekli rejimin öncelikle İdlib’le Zeytin Dalı bölgesi arasındaki irtibatı koparıp, İdlib’i Doğu Guta’da, Halep’te olduğu gibi hayalet şehir haline getirme peşinde olduğunu biliniyor. İdlib’in ardından sıranın Afrin’e, Cerablus’a ve Barış Pınarı bölgesine geleceğinden eminiz.
O nedenle Erdoğan, Türkiye ile Rusya arasında varılan 5 Mart mutabakatının açıklandığı toplantıda, “Türkiye bu süreçte rejimin yapabileceği her türlü saldırıya tüm gücüyle ve tüm sahada cevap verme hakkını saklı tutacaktır” deme gereği duydu.