FETÖ kumpası Ergenekon Davası'nda, "Ergenekon örgütünü kurma, yönetme" suçundan tüm sanıklar beraat etti. Alparslan Arslan'a ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken, sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'a müebbet hapis cezası verildi.
Karara dikkat çeken tepkiler geldi. Sosyal medyada FETÖ’cüler karara tepki gösterirken, Akit Gazetesi'nin de karara itiraz etmesi dikkat çekmişti.
Akit’in “FETÖ sulandırdı Ergenekon kapatıldı” başlıklı haberine bir destek de eski AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar’dan geldi.
Akit’in kupürünü paylaşan Tayyar, “Mahkeme, arkasında güçlü bir siyasi irade olmadığı için suçlu/suçsuz ayrımı yapmadan kolay yolu seçti, topyekun temizliğe giderek Ergenekon defterini kapattı. Balık hafızalı bizim kimi yılışıklar da bu rüzgara kapılırken, en doğru haberi Akit yaptı, özeti budur” mesajını ekledi.
Şamil Tayyar, FETÖ kumpasını sonlandıran karara şöyle karşı çıktı:
“27 Mayıs’tan 28 Şubat’a kök salan cuntacı zihniyet, AK Partinin iktidar yolculuğunda yeniden hortlayınca Ergenekon süreci başladı.
Erdoğan’a siyaset yasağından kapatma davası ve Cumhurbaşkanı seçtirmeme rezaletine varıncaya kadar yola döşenen mayınlar mücadeleyi sertleştirdi.
Askeri vesayetin sivil siyaseti boğma girişimi FETÖ’ye tarihi fırsat sundu, kendi özel hesabını gördü ve davayı bağlamından kopardı.
8 Şubat 2009’da Ergenekon torba dava olmasın diye uyardım; Zaman, şahsımı Ergenekon’la mücadelenin önündeki en büyük tehlike diye gösterdi.
Yanlış operasyonlar ve haksız tutuklamalara Kuddusi Okkır ve Türkan Saylan örneğinde olduğu gibi o günlerde karşı çıkmakla birlikte, bazı operasyonlar hayati önemdeydi.
1/7/2008’de Tolon/Eruygur operasyonu olmasaydı AK Parti kapatılır, Erdoğan/Gül tutuklanırdı.
AK Parti kapatma davasının arkasındaki en büyük askeri güç, İlker Başbuğ’du. AYM Başkanvekili Paksüt’le görüşmeleri ortadadır.
Gül’e Çankaya yolunu kapatmak için sahnelenen 367 rezaletinin müsebbipleri hafızalarda canlıdır.
Saymakla bitmez, bunun gibi onlarca örnek vardır.
Danıştay cinayetinin ise 1 aklı evvelin rastgele eylemi olarak gösterilmesi faciadır.
O dönem Ertuğrul Özkök’ün Türkiye’nin 11 Eylül’ü olarak gösterdiği bu eylem, ara rejim heveslilerinin ajandalarına düşen nottu.
Hevesleri kursaklarında kaldı ama korunmayı başardılar.
Ayrıca hatırlatmakta fayda var; Ergenekon adını ilk kez tarihe mal eden Erol Mütercimler ve Can Dündar’dır.
Mütercimler 1997’de ilk kez Ergenekon derin yapılanmasından söz ederken, Dündar kitaplaştırıyor, Aydınlık Gazetesi haberleştiriyordu.
Kazdıkları kuyuya düştüler.
Ergenekon kararı, FETÖ’nün oyununu bozarak masumlara haklarını iade etti ama cuntacıları gizledi.
Masumların sevincine ortağım ama cuntacılarla birlikte FETÖ’nün sevincine ortak olamam.
İleride bu karar, FETÖ davalarını temizleme gerekçesi haline gelebilir, hatırlatırım.
Mahkeme, suçlu/suçsuz ayrımı yaparak masumlara haklarını iade ettikten sonra cuntacıları ve arkasındaki gizli eli deşifre etseydi daha adil karar almış, sivil siyasetin önünü açmış olurdu.
Son notum, FETÖ’yle mücadele ettiğim yıllarda sahiplenenlere gelsin.”