Rum basınında çıkan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Rum Milli Muhafız Ordusu'nun hava savunma sistemlerinin güçlendirileceğine dair haberler sonrası Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'dan tepki geldi. Bu tür adımların Doğu Akdeniz'de gerginlikleri artıracağını ifade eden Tatar, böyle girişimlerin barışa hizmet etmediğini söyledi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin füze savunma sistemi alma girişimlerine ilişkin KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar şunları söyledi, "Bu son derece yanlış. Şu anda Doğu Akdeniz'de olan gerginliği daha da arttırabilecek ve unutmamalılar ki Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin garantörüdür. Garantör olarak bunlara vereceği cevaplar vardır. Zaten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Doğu Akdeniz'de 'ne Türkiye'nin ne de Kuzey Kıbrıs Türk halkının haklarını asla yedirtmeyiz' diyerek gerekli mesajları her vesile ile vermektedir. Kıbrıs'ın konumuna baktığımızda Doğu Akdeniz'de gelişen konjonktürde gerek jeostratejik gerekse jeopolitik gelişmelere bağlı olarak Kıbrıs'ın ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin statüsü, değeri ve önemi her geçen gün artmaktadır. Dünya siyasetinde yaşananlar işi bu noktaya getirmiştir"
Peki GKRY'nin savunma sistemlerini güçlendirmesi ne anlam ifade ediyor? Bu adımlar Doğu Akdeniz'deki dengeleri nasıl etkiler? Türkiye ve KKTC'nin bu tür girişimlerine tavrı ne olmalı?
Türkiye imha edeceğini açıklayınca GKRY vazgeçmişti
Rum tarafının savunma sistemleriyle ilgili bu adımı sonrası Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz, Milliyet'e önemli değerlendirmelerde bulundu.
Oğuz şunları söyledi:
Dün KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rum Milli Muhafızları'nın yeni hava savunma sistemleri girişimleri olduğunu söyleyip bunu eleştirdi ve bölgede gerginliği artıracağı konusunda Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni (GKRY) uyardı.
Geçmişten itibaren hava savunma sistemleri alma çabalarına baktığınız zaman GKRY, 1990'lı yıllarda Rusya ile S300 uzun menzilli hava savunma sistemi almak için görüşmeler yaptı. Bu görüşmeler sonrasında anlaşma sağlanınca Türkiye buna itiraz etti. Uzun menzilli hava savunma sisteminin bölgedeki dengeleri bozacağını söyledi. Bölgede, Atina ve Moskova'nın da dahil olduğu, uzun süren büyük gerginlikler yaşandı. Türkiye gerekirse bir önleyici vuruş yapabileceğini ve bu sistemleri imha edebileceğini ısrarla beyan edince GKRY vazgeçti. Yunanistan ile bir anlaşma yapan GKRY o gün itibarıyla yaklaşık 450500 milyon Avro bedelli S300 PMU1 hava savunma sistemini Yunanistan'a verdi. Yunanistan da daha sonra Girit Adası'na yerleştirdi. Buna karşılık Yunanistan ise GKRY'ye kısa ve orta menzilli Rus TOR ve BUK hava savunma sistemlerini verdi. Bu transfer ile kriz atlatıldı.
"Türkiye yok etme alternatifini dillendirebilir"
Medyaya sızdırılan açıklamalardan GKRY'nin bir süredir İsrail ile Iron Dome sistemi almak üzere görüştüğünü okuyoruz. Bunun haricinde başka görüşmeler de yaptıklarını duyuyoruz ama bunların içeriğine dair herhangi bir bilgi yok. Iron Dome, 70 km.'ye kadar hedefleri tespit edip angaje olabilmekte. Iron Dome veya kısa/orta menzilli sistemlere Türkiye müdahil olmayabilir. Ama uzun menzilli bir hava savunma sistemi almak isterlerse, Türkiye içlerine kadar tehdit edebileceği için, bu noktada Türkiye yine GKRY'ye karşı çıkabilir. Operasyon yapıp sistemi yok etme alternatifini dillendirebilir. Ancak hangi seçenek olursa olsun GKRY'nin bu hamlesi iyi niyetli değildir. Dolayısıyla bir seviyede gerginliğe sebep olacaktır.
"Yeni krizden başka getirisi olmayacak"
Diğer yandan ne alırlarsa alsınlar teknik olarak GKRY'yi korumayacaktır. Bir gereklilik durumunda, Türkiye bırakın havadan yok etmeyi karadan karaya atılacak füzelerle dahi tüm bu sistemleri ilk iş olarak yok edilebilir. Türkiye'nin envanterindeki 300 km.'ye kadar menzil ve 1 m.'ye kadar hassas vuruş kabiliyetine sahip füzeler bunun için fazlasıyla yeterlidir. Dolayısıyla GKRY'nin bu adımının, ortamı germekten ve uluslararası yeni bir krize yol açmaktan başka bir getirisi olmayacaktır.
"GKRY, Batı'yı yanına istediği şekilde çekemedi"
Güvenlik stratejisi açısından mantıklı bir adım olmadığına göre, akla, hedeflenenin Türkiye'yi agresif gösterme politikasının bir parçası olabileceği gelmektedir. Türkiye, son zamanlarda hem kendi hem de garantör sıfatıyla KKTC'nin hak ve çıkarlarını korumak maksadıyla GKRY'nin ada çevresinde, belirlenen sınırlar dışında, tek taraflı, provokatif hidrokarbon arama adımlarını sınırlandırmak zorunda kaldı. Bu süreçte Batı'yı yanına istediği şekilde çekemeyen GKRY bu krizi bir ek kaldıraç olarak kullanmak isteyebilir. Buna ilave diğer bir sebep de GKRY'nin Türkiye'nin askeri, siyasi ve diplomatik reflekslerini sürekli ölçerek en ufak bir zafiyet belirlediği anda daha önceden yapılan planları devreye alma beklentisi olabilir.
Philenews gazetesi de geçtiğimiz haftalarda Rum Yönetimi'nin "Iron Dome" isimli hava savunma sisteminin alınması konusunda İsrail ile ileri düzeyde görüşmeler içerisinde olduğunu yazmıştı.