AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) ile Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantıları devam ederken parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.
Ömer Çelik'in konuşmasının tamamı şu şekilde:
Laiklik prensibinin vazgeçilmez olduğunu söylemiştik. Sadece düzenleme değil toplumsal barış olarak da anayasadaki yerini koruyacaktır. İki şeye karşıyız. Herhangi şekilde laiklik prensibine aykırı açıklamalar aynı şekilde laiklik adı altında demokrasiyi boğan laiklikçilik anlayışı üretildi. Bu da laikliğin istismarı.
''YALAN SİYASETİ ÜRETİYORLAR''
AK Parti döneminde hiç fabrika kurulmadığına dair yalan siyaseti üretiyorlar. Cumhurbaşkanımız Erdoğan, yaptığı her açılışta bu yalan siyasetini çürütüyor.
''OSB'Sİ OLMAYAN ŞEHİR KALMADI''
Organize sanayi bölgelerimizin (OSB) sayısı 325'e ulaştı. OSB'si olmayan şehir kalmadı.
YEŞİL KALKINMA DEVRİMİ
Pandemi dönemi bir kez daha gösterdi ki; bu çılgın şekilde ortaya konan yarışlar, insani boyutlar gözetilmediği zaman, bizi yok edecek duruma gelebiliyor. Bu sebeple Yeşil Kalkınma Devrimi'ni sıkı bir şekilde takip ediyoruz. Bu yaklaşım her zaman merkezde olmalıdır. Orman varlığını artırmaya yönelik çalışmalar, sıfır atık çalışmaları başta olmak üzere bu çalışmaların himaye edilmesi önemlidir.
Cumhurbaşkanımız Paris İklim Anlaşması'nı Meclis'e sunma kararını BM'de gündeme getirmişti. Buradaki yeşil mutabakat dünyamızı ve ülkemizi çok yakından ilgilendiriyor. Pandemide bir kez daha görüldü ki; insan doğayı yok ediyor. Yeşil Kalkınma Devrimi denen süreçle ilgili çalışmalarımızı çok sıkı bir şekilde sürdüreceğiz. Yeşil Kalkınma Devrimi partiler üstüdür.
İDLİB'TEKİ SON DURUM
İdlib'te ve Suriye'nin diğer bölgelerinde barışın kalıcı olmasına önem veriyoruz. İdlib'te çıkacak bir gerginlik yeni bri göç dalgasına neden olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın Soçi'de Putin ile yaptığı görüşme bu açıdan önemlidir. Suriye'de kalıcı barışın sağlanması bizim için esastır. Bu siyasi çözüm, zemininin korunması için İdlib dahil diğer bölgelerde istikrarın sağlanması önemlidir.
Özellikle Fırat'ın doğusunda terör örgütlerinin hareketleri ve onlara destek veren ülkeler her zaman gündemimizdedir. İdlib'te ateşkes ihlalleri ve sivillere yönelik saldırıları da yakından takip ediyoruz.
''İSLAMOFOBİ VE İSLAM DÜŞMANLIĞI KONUSUNDA YAPILANLARI TAKİP EDİYORUZ''
Dünyanın çeşitli yerlerindeki nefret suçları, İslamofobi ile ilgili bakış açıları her zaman gündemimizdedir. MYK ve MKYK toplantılarında bunları ele alıyoruz. İslamofobi ve İslam düşmanlığı konusunda yapılan faaliyetleri yakından takip ediyoruz. Son olarak GalatasarayMarsilya; Bozkurtların nefret suçu işlediğine dair Fransa'da bir milletvekili iddiada bulundu. Marsilya tribünleri içerisindeki bir grubun Türkiye'ye ve Azerbaycan'a karşı nefret suçu içeren pankartlar açtığı görüldü. Galatsaray taraftarı sadece dozunda cevap vermiştir.
''YİNE FRANSA'DA İÇİŞLERİ BAKANI 6 CAMİNİN KAPATILDIĞIYLA ÖVÜNÜYOR''
Yine maalesef Fransa'da İçişleri Bakanı kaç tane camii kapattığıyla övünüyor. 6 caminin kapatıldığını söylüyor. Ama kullandığı söylem başından itibaren yanlış.
İnsanlar asimile olmayacaklarını düşündükleri zaman entegrasyon sürecine girerler. İnsanları kendi kimliklerinden soyutlamak isterseniz, entegrasyona direnirler. Asimilasyon olmadığı sürece entegresyon her zaman güçlü şekilde desteklenmelidir. Burada demokrasilerin güçlü olması gerekiyor. Bunun İçişleri Bakanı'ndan gelmesi maalesef üzücüdür.
''MACRON'UN SÖZLERİ CİDDİYE ALINMAYACAK AÇIKLAMALAR''
Macron'un sözleri ciddiye alınmayacak açıklamalardır.
DAEŞ gibi terör örgütleriyle fiziki mücadelenin yanısıra ideolojik mücadele de önemlidir. Bu zihniyet neden güçleniyor diye baktığımızda DAEŞ'e en çok mühimmat sağlayan şeyin İslam düşmanı uygulamalar olduğunu görüyoruz. Bilimsel çalışmalarda da ortaya çıkmıştır, insan psikoloji açısından da böyledir. Göçmenlere otoriter ideoloji ile şekil vermeye, dini ya da etnik değerlerini ayara tabi tuttuğunuz her yaklaşım ters teper. Asimilasyon entegrasyon sürecinin en önemli engelidir. Biz entegrasyonu güçlü bir şekilde destekliyoruz. Asimilasyon olmadığı sürece entegrasyon desteklenmelidir. Bir demokrasi tek başına dünyada nefes alamıyor.
Bu tip yaklaşımlar aslında demokratik süreçleri zehirleyen, toplumların demokratik düzenine zarar veren hadiselerdir. Ülkemizle ilgili iftira sözkonusu olduğunda yakından takip ettiğimi ifade etmiştim.
Macron Osmanlı İmparatorluğu'na atıf yaparak Türkiye'yi suçluyor. Türkiye'nin Cezayir'i siyasal hafızasını manipüle ettiğini söylüyor. Cezayir ulusuna, devletine kiralık hafıza kullanıyor demek bir saygısızlıktır. Fransa'da önce Cezayir'de bir devlet var mıydı deniyor. Bu da saygısızlıktır. Cezayir'in devletleşme, milletleşme sürecini Fransız sömürgeciliğine bağlamak son derece yanlış bir yaklaşımdır.
''MAVİ VATAN TARTIŞILAMAZ''
Yunanistan ve Rum kesiminin Ege, Doğu Akdeniz'de maksimalist davranışlarından vaz geçmesi lazımdır. Ege'yi kendi gölü gören bir siyasetin varacağı hiçbir yer yoktur. En son bir Rum gemisinin ihlali karşısında Deniz kuvvetlerimiz anında müdahale ederek geri göndermiştir. Mavi vatan kırmızı çizgimizdir, ana vatanın ayrılmaz parçasıdır. Birisi çıkıp da mavi vatan kavramı saldırganlık içeriyor diyorsa, bunu da TBMM üyesi sıfatıyla söylüyorsa bunun tamamen karşısında olduğumuzu söyleriz. Mavi vatan için her türlü mücadeleyi verir, her türlü bedeli öderiz.
''DARA DÜŞERSENİZ İLK KOŞACAK YİNE TÜRKİYE'DİR''
Burada tartışılması gereken Yunanistan'ın silahsız olması gereken adaların silahlandırmış olması ve silahlandırmaya devam etmesidir. Anlamaları gereken şey, o bahsettiğiniz ülkeler zor zamanınızda yanınızda olmayacak ama Türkiye bir komşu olarak her zaman zor zamanınızda yanınızda oldu, dara düşerseniz ilk koşacak yine Türkiye'dir.
YUNANİSTAN'A NET UYARI: ''SAHADA GÖRÜRSÜNÜZ''
Burada masada çözülebilecek pek çok mesele vardır. Hem Dışişleri Bakanlığımızın diplomatik yeteneği, hem Milli Savunma Bakanlığımızın birikimi vardır. Siz masada çalışma başlarken sahada fiili durum yaratırsanız, aşırı saldırgan tutum ortaya koyarsanız, o zaman sahada kuvvetlerimizin orada var olduğunu her zaman görmüş olursunuz. Yunanistan'ın aklı selimle hareket etmesi, sorunların diplomasiyle çözülmesi konusundaki yaklaşımımıza saygı göstermesini çok daha iyi olduğunu düşünüyoruz.'