AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Ekonomi İşleri Başkanı ve İstanbul Milletvekili Nurettin Canikli, Kur Korumalı TL Vadeli Mevduatı Sistemi’ne dair sosyal medya hesabı üzerinden açıklamalarda bulundu.
Canikli, "Faiz ödemesi garanti bir ödemedir. Sigorta ödemesi ise şarta bağlı bir ödemedir. Sigortaya konu edilen şart gerçekleşmez ise ödeme de yapılmaz. ‘Eğer’ ile başlayan bir cümle kuruluyorsa burada faiz yoktur." ifadelerini kullandı.
Kur Korumalı TL Vadeli Mevduatı Sistemi’ndeki koruma kalkanının faiz değil, sigorta esaslı bir güvenlik mekanizması olduğunu ifade ettiklerini belirten Canikli, "Ancak bu konudaki tartışmalar bitmedi. Bir kesim bilimsel ve rasyonel bir analize dayandırmadan koruma kalkanının örtülü faiz olduğunda ısrar ediyor. Konunun biraz detaylandırılması, anlaşılmasını kolaylaştıracaktır." dedi.
Canikli'nin açıklamalarının tamamı şu şekilde:
Faiz ödemesi garanti bir ödemedir. Sigorta ödemesi ise şarta bağlı bir ödemedir. Sigortaya konu edilen şart gerçekleşmez ise ödeme de yapılmaz. ‘Eğer’ ile başlayan bir cümle kuruluyorsa burada faiz yoktur.
Sigorta muhtemel bir hasarın (zararın) karşılanması için dizayn edilir. Bir hasar yoksa sigorta amaçlı ödeme de söz konusu değildir.
Faiz ile sigorta amaçlı ödeme arasındaki temel fark şudur: Faiz ödemesi garanti bir ödemedir.
Sigorta ödemesi ise şarta bağlı bir ödemedir. Sigortaya konu edilen şart gerçekleşmez ise ödeme de yapılmaz. ‘Eğer’ ile başlayan bir cümle kuruluyorsa burada faiz yoktur.
Sigorta muhtemel bir hasarın (zararın) karşılanması için dizayn edilir. Bir hasar yoksa sigorta amaçlı ödeme de söz konusu değildir.
Eğer otomobilinizi herhangi bir hasara karşı sigortalatmış iseniz, sigorta ödemesi alabilmeniz otomobilinizin hasar görmesine bağlıdır. Hasar yoksa ödeme de yoktur. Faizde ise vade sonunda size garantili bir ödeme yapılır.
Şunu sorabilirsiniz: Otomobilin ya da fiziki malların hasar görmesini anlayabiliyoruz, peki, bu Sistem’de hasar nasıl oluşuyor? Bu Sistem’de oluşabilecek hasar ‘finansal hasar’dır.
Yani kurdaki artışın, elde edeceğiniz faiz tutarından büyük olması nedeniyle, vade başında TL’ye çevirip vadeli TL mevduat hesabına yatırdığınız dövizinizin ana para tutarının azalmasıdır.
1.000 Dolarınızı 12’lik Parite ile 12.000 TL’ye dönüştürdünüz ve 3 ay vade ve % 16’lık faiz oranı ile Sistem’e dahil ettiniz. Eğer Dolar kuru 3 ay sonra 13’e yükselirse, vade bitiminde 12.000 TL anapara ve 480 TL tutarındaki faiz ile ancak 960 Dolar alabilirsiniz.
Halbuki dönem başında 1.000 Dolarınız vardı. Bu örnekte oluşan ‘Finansal Hasar’ aradaki fark tutarı kadar, yani, 40 Dolar olmaktadır. Devlet, dövizin, belirlenmiş kurallar çerçevesinde TL’ye çevrilerek Sistem’e dahil edilmesi halinde işte bu hasarı karşılamaktadır.
Yani, açıkça bir sigorta işlemi ile karşı karşıya bulunmaktayız.
Şu soru da sorulabilir: Peki, bir sigorta işleminde bulunması gereken ‘prim’ nerededir?
Devlet, egemenliğinin sembollerinden birisi olan ulusal para birimi TL’ye değer kazandırmak istemektedir. Döviz olarak tutulan tasarrufların TL’ye dönüşümünü sağlayacak her işlem, TL’nin değer kazanmasına katkı sağlayacağı için Devlet açısından çok kıymetli bir primdir.
Devlet de elde ettiği bu son derece kıymetli prim karşılığında, dönüşümü gerçekleştiren mevduat sahibine döviz cinsinden ana para koruması sağlamaktadır.
Sözün özü, Sistem’in sağladığı koruma kalkanı ‘örtülü bir faiz’ değil, açık bir ‘sigorta’ işlemidir.
Tıpkı swap gibi, tıpkı opsiyon ve diğer vadeli işlemler gibi bir korunma ve güvenlik mekanizmasıdır.