Başkanlık sistemiyle ilgili kitap yazan siyaset bilimci, AK Parti Hatay Milletvekili Doç. Dr. Hüseyin Yayman, AK Parti’nin değişmediğini, toplumsal ve politik koşullar değiştiğini ifade etti.

Milletvekili Yayman, "15 Temmuz FETÖ’cü hain darbe girişimi bizim için demokrasinin ne kadar önemli olduğunu, laikliğin ne kadar önemli olduğunu, din yaftası altında bazı şarlatanların dini kullanarak demokrasiye ve milletimize kastetmek istediğini gösterdi” ifadelerini kullandı.

Milletvekili Hüseyin Yayman yeni döneme ilişkin Hürriyet’ten İpek Özbey'e özel açıklamalarda bulundu.

İşte Yayman'ın röportajından öne çıkan başlıklar:

AK PARTİ DEĞİŞTİ Mİ?

AK Parti programını değiştirmedi. Toplumsal ve siyasal koşullar değişti. Türkiye’nin öncelikleri değişti. AK Parti de bir parça kendi gündeminin dışına çıktı, şimdi Cumhurbaşkanlığı sisteminde yeniden otobanda olacak. Yeni dönemde üç önceliğimiz var. Öncelikli gündemimiz refahı büyütmek. Kişi başına geliri 20 bin dolara çıkardığımızda sorunlarımız kendiliğinden küçülecek. Türkiye büyürse sorunları küçülecek. O zaman demokrasimiz de daha az tehdit altında olacak. İkincisi, reformlarımızın kurumsallaşması ve AB meselesi. Daha önce Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi bunun adı ister Kopenhag kriteri, ister Ankara kriteri olsun, Türkiye’nin yeni toplumsal sözleşmesinin kriterlerinden biri de budur.

Gündelik hayattan şehircilik meselesine, dindevlet ilişkisinden bireydevlet ilişkisine parti programımızda yazan hedeflerimize ulaşmamız lazım. Bizim bu hedefleri gerçekleştirebilecek kurmay zekâmız var.

15 TEMMUZ LAİKLİĞİN ÖNEMİNİ GÖSTERDİ

Muhalif kesimin taleplerini de gündeminize alacak mısınız?

Başkanlık sistemi tam da bunun için var aslında. Başkanlık sisteminde seçim bittikten sonra başkan sadece kendi partisinin başkanı değil, Türkiye’nin başkanı. Yüzde 51 oy cari sorunlarını çözmek için büyük bir imkân sağlıyor. Çünkü parlamenter sistemde kendi tabanınızın baskısı altında kalıyordunuz. Başkanlık sisteminde ise taban sadece kendi seçmenimiz değil, bütün Türkiye.

Söyledikleriniz yine ‘barışma dönemi’nin sinyallerini veriyor.

Tabii ki. Aslında barışmak için küs olmak gerekir. Sitem, sevgiden ve bir umuttan kaynaklanır. Başkan beş yıllığına seçiliyor. Tarihe not düşme, tarihe geçme yaklaşımı daha çok öne çıkacaktır. Hal böyle olunca başkan diğer toplum kesimlerinin de taleplerini dikkate alacak ve dinleyecektir.

Batı’yla yakınlaşma da bu dönemin bir argümanı mı?

Avrupa değerlerinin korunması konusunda Batı’nın kendine Batıcı olduğunu düşünüyorum. 15 Temmuz’da gösterdikleri ikiyüzlü tavır düşünüldüğünde manzara daha da netleşiyor. Avrupa’nın çifte standardına rağmen Türkiye’nin yönü Batı’dır. Zaten biz yerli ve milli kavramını ortaya attığımızda kapıları, pencereleri kapatalım demiyoruz; yerli olmak evrensel değerlerden uzaklaşmak anlamına gelmiyor.

PEKİ, BU NASIL OLACAK?

Şekilci bir Batı hayranlığına karşı kendi değerlerimizle Batı’yla birlik olalım istiyoruz. Onurlu bir birliktelik. 15 Temmuz FETÖ’cü hain darbe girişimi bizim için demokrasinin ne kadar önemli olduğunu, laikliğin ne kadar önemli olduğunu, din yaftası altında bazı şarlatanların dini kullanarak demokrasiye ve milletimize kastetmek istediğini gösterdi.

AK PARTİ İKTİDARDAKİ MUHALEFETTİR

Önümüzde yerel seçimler var. AK Parti’nin yürüteceği stratejiyi anlatır mısınız?

Buna partimizin ilgili kurulları karar verecek. Ben sadece kişisel görüşlerimi ifade edebilirim. Biz “Yerel yönetimler demokrasinin okuludur” sözünü hayata geçirmiş bir partiyiz. 1994’te SHP’den yerel yönetimleri devraldık, sonra ülke çapında iktidara yürüdük. SHP önce yerel iktidarı, sonra ulusal iktidarı kaybetti. Bu seçimlerde de bakın, göreceksiniz, AK Parti büyük şehirler dahil her yerde kazanacaktır. Çünkü AK Parti ‘umut’tur.

NASIL BU KADAR İDDİALISINIZ?

Çünkü AK Parti organik bir siyasi harekettir. Başarısının en büyük nedenlerinden biri lideri, diğeri partimizin milletle olan bağıdır. AK Parti, iktidardaki muhalefettir. İktidardayken de kritik yapabiliyor. Partimiz millete rağmen siyaset yapan bir parti değil, milletle beraber siyaset yapan bir harekettir. AK Parti canlı bir organizma gibidir. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan ise Atatürk’le beraber Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli liderlerden biridir. Tarih bunu gösterecektir. Cumhurbaşkanımızın her lidere nasip olmayacak büyük bir toplumsal desteği var. 18 yıllık iktidarın sonunda yüzde 52’lik bir oranla Cumhurbaşkanı seçilmek dünyada az görülen bir liderlikle mümkün. Büyük dönüşümleri büyük liderler yapmıştır. De Gaulle gibi, Helmut Kohl gibi, Margaret Thatcher gibi... Ülkemizdeki bu büyük dönüşümü de ancak Tayyip Erdoğan gibi büyük bir lider başarabilirdi.