Geçtiğimiz hafta sonunun en önemli gelişmesi son dakikada gelen ve yazının yazıldığı ana kadar kabul edilip edilmediği belli olmayan Berat Albayrak’ın istifa mesajıydı. Nasıl sonuçlar bilinmez ama ben sizleri iki gün öncesine götürmek istiyorum.
Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal’ın, piyasalar kapalıyken, hem de gecenin bir yarısında görevden alınmasına. Son derece nezaketsiz bir tavır olsa da, dolar kurunun zaten değerlenmesinin engellenemediği süreçte bilerek yapılmış bir zamanlama olduğu açık gözüküyor. Belki de Albayrak da ilintili, onu şimdilik bilmiyoruz.
Uysal’ın görevden alınmasına dönelim. Yerine gelen isim ise Naci Ağbal... Aslında ekonomiyi takip edenlerin çok yakından tanıdığı bir kişi. Yaptıkları tartışılsa bile bilgi seviyesi olarak yeterli olduğu konusunda herkesin hemfikir olduğu bir isim.
Meselenin sıcaklığı içerisinde herkes Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınıp, yerine bir başka ismin atanmasını tartıştı. Hatta bunun doların değerinden faiz kararına kadar nasıl sonuçlar doğuracağının üzerinde durdu.
Merkez Bankası Başkanı’nın ne gerekçeyle görevden alındığı net olarak bilinmezken, bunun yeni bir keyfiyet göstergesi olduğu da ele alınan konulardan biriydi. Peki ya asıl tartışmamız gereken konu bu değilse...
Yani Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal’ın görevden alınması değil de, Naci Ağbal’ın göreve getirilmesi üzerinden bir resim okumamız gerekiyorsa... Bunun yanıtını bulmak için Naci Ağbal’ı tekrar hatırlamakta fayda var.
Kamu yönetimi mezunu, Maliye Müfettişi olarak görev yapmış, yüksek lisansını yurtdışında iş idaresi ile tamamlamış, Müsteşar seviyesinde hizmet vermiş; daha sonra Maliye Bakanlığı’nı yürütmüş ve son olarak da Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı olarak hizmet vermeye devam ederken, Merkez Bankası Başkanı olarak atanmış bir kişi.
Her ne kadar Maliye Bakanı olduğu dönemde dolar / TL karşısında yüzde 100 değer kaybederek 3’lü seviyelerden 6,87 seviyesine kadar çıkmış olsa da ortada ilginç bir durum var demektir.
Çünkü görev yaptığı dönemde sistem Maliye Bakanı’na, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ya da Başbakan Yardımcısı’ndan çok daha belirleyici yetkiler tanımıyordu. Şimdi ise durum farklı.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, neredeyse ekonomi politikasının tamamını yürütüyor. Peki geçmişine baktığınızda başarılı ya da başarısız, bu özgeçmişe sahip bir isim, Merkez Bankası Başkanı mı olur; Hazine ve Maliye Bakanı mı?
Buraya bir detay daha ekleyelim. Bakan Albayrak’ın her konuşmasında atıfta bulunduğu ‘çok kötü yönetildi’ dediği dönemin Bakanı’nın Merkez Bankası’nın başına getirilmesi çelişki değil mi? Yani bilgi seviyesi olarak mevcut Bakan’dan daha iyi olan bir isim onun altında mı çalışacak? Normalde olur; ama bu iktidarın tarzı değil.
O zaman gerçek soru şu. Bakan Albayrak’ın yeterli başarıyı gösteremediği konusunda ülkenin geneli neredeyse hemfikir. Acaba Bakan Albayrak’ı görevden almak yerine, Naci Ağbal gölge bakan olarak mı oraya atandı? Yani aslında yeni Bakan Ağbal mı? Yoksa Albayrak meselesi de bununla mı ilgili? Bence düşünmeye değer.