Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, dünkü yazısında 15 Temmuz’un kilit isimlerinden Adil Öksüz’ün Türkiye’den Almanya’ya kaçtığını ve orada bulunan Mustafa Özcan’ın kontrolü altına girdiğini iddia etti. Öksüz’ün Özcan’ın kontrolünde esir hayatı yaşadığını iddia eden Uğur, “Adil Öksüz’ün kameraya çekilmiş tüm darbe itirafları şu anda Mustafa Özcan’ın elinde” dedi. İşte o yazıdan bazı bölümler:
Sizlere bir istihbarat teşkilatının 20 kişilik ekip kursa altından kalkamayacağı çalışmayı tek başına yürüten, üstelik de bunu karşılıksız ve vatan sevgisiyle yapan Ümit Akdemir’den aldığım en son, çok çarpıcı bilgileri aktarınca, o delilin ne olduğunu anlayacaksınız.
Başlıktaki gibi konu ADİL ÖKSÜZ.
Nerede yaşıyor? Almanya’da bir evde, âdeta hapis hayatı yaşıyor. Alman istihbarat teşkilatı BND’nin bilgisi dâhilinde kuşkusuz ama tamamen Mustafa Özcan’ın kontrolü altında. Onun esiri gibi, kımıldayamıyor bile
ADİL ÖKSÜZ’ÜN DARBE İTİRAFLARI MUSTAFA ÖZCAN’IN ELİNDE
Ve sıkı durun, Adil Öksüz’ün kameraya çekilmiş tüm darbe itirafları şu anda Mustafa Özcan’ın elinde.
Bu ne demek biliyor musunuz?
Fetullah Gülen ile büyük bir kapışma içinde olan Mustafa Özcan, gerektiğinde uluslararası platformda kullanmak üzere Adil Öksüz’ün darbeyi Fetullah’ın emri ve talimatları doğrultusunda yaptıklarını uzun uzun anlattığı videoyu servis edilebilir. İşte o zaman, zaten Fetullah’ı sepetlemek için bahaneye bakan Trump, Erdoğan’la ilişkilerini daha da iyi seviyeye getirmek için gereğini yapar.
Trump ile Erdoğan’ın arasını bozmak isteyenler işte bundan da korkuyorlar.
Fetullah Gülen 15 Temmuz darbe girişiminin kararını yanındaki heyet, Hususilerin başındaki adam olan Adil Öksüz ve sayıları 47 arasında değişen eski ve cari CIA ajanı ile birlikte planladı. Bunun kararı ta EkimKasım 2015’e dayanıyor. Ama Mustafa Özcan’a haber verilmesi sadece bir ay evvel oldu.
Malum, darbe girişimi başarısız olunca Türkiye’de büyük tartışmalara sebep olan bir Adil Öksüz olayı vardı. Fetullah’ın aslında Mustafa Özcan’dan da önemli olan adamı, darbenin planlayıcısı ve Hususilerin, yani Derin FETÖ’nün başındaki adam don paça yakalandığı hâlde serbest bırakılarak kaçması sağlanmış, bu skandal Türkiye’de aylarca tartışılmıştı ve hâlâ tartışılıyor. Çünkü onu serbest bırakan hâkim de yırttı bu arada.
Önce biraz geçmiş.
Özcan ile Fetullah arasındaki mücadele aslında eski. Ta Fetullah Gülen’in Amerika’ya gitmesine kadar dayanıyor. Ama Özcan o zamana kadar zaten büyük bir güç devşirmiş olduğu için, kendisine güvenen Fetullah’ın da yolunu açmasıyla örgütün maddi kaynaklarını, Hususileri, Mahrem İmamları ve bölge abilerini, ablalarını kontrol altına almayı başardı.
İşte, bu yüzden Adil Öksüz Avrupa’ya kaçar kaçmaz Mustafa Özcan’ın eline düştü. Mustafa Özcan onu tehdit ederek konuşturdu ve kameraya çekti.
ADİL ÖKSÜZ’ÜN KAMERA KAYDI
Ümit Akdemir’in hayli uğraştıktan sonra elde ettiği bilgiye göre Adil Öksüz o videoda mealen şunları söylüyor:
“2015 KasımAralık aylarında müdahale hazırlıklarının yapılmasının emrini bir planla birlikte Hocaefendi (Fetullah Gülen) verdi. Askerlerle birlikte uzun uzun çalıştık ve planı tamamladık. İlk karar mayıs sonunda hareket edilmesiydi. Kararı ilettiğim askerlerden bazıları ‘Hocaefendi’nin haberi var mıdır’ diye endişeye kapıldılar. Ben bu durumu iletince Hocaefendi endişelerini gidermek için benimle yakındaki konuşmasında Haki Cübbe giyerek konuşma yapacağı bilgisini iletti. Bunu askerlere söyledikten bir hafta sonra Hocaefendi dediğini yaptı. Ama bu esnada basında Hususilerin darbe çalışması yaptığı ve yeşil cübbeyle darbe mesajları verildiği yazılınca askerler daha da çok endişelendi ve girişimin 6 ay daha ertelenmesi için beni Hocaefendiye gönderdiler. Hocaefendi çok ısrar etti. Hatta ‘Akılsızlar sizin tamamınızı YAŞ’ta atacaklar’ diye benden bunu anlatmamı istedi. Aslında Darbe yazılarından Hocaefendi de endişeliydi. Yeni bir plan sundular dar çerçevede çıkılsın, diğer askerler sonradan dâhil edilsin diye.”
İşte bu kaseti Mustafa Özcan, FETÖ’nün üst düzey eleman ve gazetecilerine tek tek çağırıp izletiyor. Kısaca elindeki koz çok ama çok büyük.
FETULLAH, ÖZCAN’IN HAMLELERİNİ NASIL KARŞILIYOR?
Peki, tüm bunlar olurken Fetullah Gülen, rakibi Mustafa Özcan’ın hamlelerine nasıl karşılık veriyor? Daha evvel yazdığımız gibi Fetullah Gülen önce kendisini öldürme imasında bulunup örgütü korkutmaya çalışmıştı. O olmasa örgüt çil yavrusu gibi dağılabilirdi ve bu da kimsenin işine gelmiyordu. Ama Mustafa Özcan’ın muhtıraları, darbeyi kendisine haber vermediğini, istişarede bulunmadığını, şeffaflık olmadığını söylemesi Fetullah’ı savunmaya itiyor. O da kamptaki (Pensilvanya’daki) bir elemanıyla Avrupa’dan arayan bir örgüt elemanını telefonla konuşturtup, konuşmanın kaydını kendisini eleştiren FETÖ’cü gazetecilere gönderiyor.
Bu konuşmada Avrupa’daki örgüt elemanı kamptakini arayarak soruyor:
“Gerçekten Hocaefendi bilgileri sakladı mı?”
Diğeri cevaplıyor:
“Ben 24 saat buradayım ve Hocaefendi’nin dakikasından haberimiz var. En ufak bir şüphem olsa karşısına ben dikilirim.”
FETULLAHÇI VE ÖZCANCILAR KAPIŞTI
Öte yandan her iki tarafın elemanları da karşılıklı sert eleştiriler yazıp söylemeye başladılar açık açık.
Mustafa Özcan takımından Abdullah Aymaz bir yazı yayınladı:
“Adil Öksüz bizim arkadaşımız, abimiz. Tutmuşlar adamın MİT elemanı olduğu yalanını ortaya atıyorlar. Kendisi her zaman Hocaefendi’nin yanındaydı, ben görüyordum.”
Yine Özcan takımından Harun Tokak kendi grubuna da eleştiri yönelterek, daha önce yazdığımız “İstişare ve şeffaflık” muhtırasıyla ilgili şöyle diyor:
“Toplandık yeni kararlar aldık. Biz bu kararlar Hocaefendi’nin yüzüne okunsun diye altı kişi heyet oluşturduk. O heyet yerine neden sadece bir kişi gitti. Zaten Hocaefendi bu süreci başlatırken, 1725 Aralık öncesi ben itiraz ettim. Erdoğan ile görüşüp sulh yolunu bulacaktım. Bizim hatalarımız varsa düzeltebilirdik. Ama tüm kararları nasıl istişare etmeden aldığını kendi üzerimde gördüm. Çünkü sulh oluşturma gayretimi işitince beni yurt dışına sürdü.”
Fetullah’ın taraftarlarından Halit Esendir ise Özcan ekibinin gönderdiği muhtırayı sert biçimde eleştiriyor:
“Hocaefendi’nin yüzüne okunan o muhtıra Hocaefendi’ye terbiyesizliktir. Diyorlar ki o muhtıra okunurken susmuş. Hocaefendi’nin susmasının sebebini iyi anlayamamışlar demek ki. Hocaefendi susar ama gereğini de acı biçimde yapacaktır, az sabredelim.”
veryansıntv