ABD’nin küresel kabadayılık devrinin sonuna geliyoruz. Ekonomik açıdan bakarsak, ABD’nin silahla haraç toplama sistemi çıkmazdadır. Dolar Saltanatı yıkılmaktadır. Truman’ların, Johnson’ların,Nixon’ların, Reagan’ların, Clinton’ların, Bush’ların ve Obama’ların dünyaya sopa salladığı dönem zora girmiştir.
KAZANAN KAYBEDİYOR
Biden, arkada kalan dönemin temsilcisidir ve o nedenle seçimi kazansa da zorlukları büyüktür.
Trump, seçimi kaybetmiştir, ancak ABD’nin yeni döneminin habercisi olarak görülebilir. Ancak yalnızca haberci!
Yeni dönem, ABD’ye daha köktenci kararları zorluyor. Kongrenin çevresinde toplanan 1,5 milyon insan, “ABD’nin geleceğinde biz de varız” diyor. Bu kitle, Trump’ın çağrısıyla toplanmıştır, ancak Trump’ın kontrol edemeyeceği sınıfsal karaktere ve taleplere sahiptir. Nitekim eylemleriyle Trump’ın koyduğu sınırların ötesine geçmiştir.
YENİ SEÇENEK
Biden ve Trump seçenekleri dışında yeni bir seçenek filizlenmektedir.
Bu yeni seçeneğin program ve stratejisinde halkın ekonomik zorluklarına çözüm arayışları olacaktır.
İkincisi yeni seçeneğin dış siyasetini ABD’nin küreselci mafyası değil, “patriot” yani vatansever diye anılan eğilim belirleyecektir.
TARİHSEL MİRAS
Bu seçeneğin sarılacağı tarihsel kökler de bellidir. Kitlesel hareketin öncü kesimi, 1776 tarihine göndermelerde bulunuyor.
4 Temmuz 1776, bilindiği gibi ABD’nin George Washington önderliğinde İngiliz sömürgeciliğine karşı bağımsızlığını ilan ettiği tarihtir.
Jefferson, ABD’nin İnsan Hakları Bildirisini kaleme alan üçüncü başkandır.
18611865 tarihleri arasındaki iç savaşın kahramanı olan Abraham Lincoln, ABD’yi federasyonda birleştirdi ve köleciliği yenilgiye uğrattı.
Franklin Roosevelt, Büyük Krizden sonra 19331945 yılları arasındaki başkanlık döneminde, New Deal programıyla işsizlik ve yoksullukla mücadelede geniş kitlelerin desteğini kazandı ve İkinci Dünya Savaşı’ndaki Sovyet dostu siyasetiyle barış isteyen insanlığın belleğinde yer tuttu.
TARİHSEL YOL AĞZI
Yol ağzındaki ABD, tarihsel miras açısından da yol ağzındadır.
Emperyalist saldırganlığın tarihi ile ABD’nin demokratik devrim tarihi karşı karşıyadır.
Başlangıçta saflaşma bu kadar açık olmasa da, taşlar yerine oturacaktır. Çünkü her sınıfsal mücadele, aynı zamanda tarihsel kökler arasında mücadeledir. Hiçbir siyasal akım yoktan varolmaz. Her siyasal akım, kaçınılmaz olarak tarihe yaslanır.
ABD’nin kuruluş tarihi yanında demokrasi tarihinin de başlangıcı olan 1776, demokratik bir gelecek kurmak isteyenler için biricik mirastır.
ABD’deki yeni seçeneğin kendisini Washington, Jefferson, Lincoln, Roosevelt gibi demokratik geleneğin büyük isimlerine bağlaması beklenen gelişmedir. 18171825 yıllarının Başkanı Monroe de, ABD’nin kabuğuna çekilmesini temsil eden ünlü doktriniyle ABD’nin yükselen değerleri içinde yer almaya aday gözüküyor.
YARIN: ABD YOL AĞZINDA4